Varsa tradutor Português
25,852 parallel translation
Bizimle ilgili her şey yoluna girecek ama yapmak istediğin bir şey varsa radyoyu aç.
- Não, acho que ficamos bem, mas se queres fazer alguma coisa, liga o rádio.
- Sabah duasında bana katılmak isteyen varsa...
Alguém se quer juntar a mim para uma oração matinal? Não é obrigatório.
DHS'den daha berbat bir şey varsa o da FEMA.
A única coisa mais lixada que a Segurança Interna é a FEMA.
Biliyorsun, yardımcı olabileceğim bir konu varsa...
Se houver alguma coisa que eu possa fazer para ajudar...
Yapmış olduğum ve yapacak olduğum ne hata varsa özür dilerim.
Peço desculpa por tudo o que fiz de errado e por tudo o que farei de errado a seguir.
Herhangi birini öldürecek bir kişiliği yoktur, eğer bir şüpheniz varsa yani bu konuda.
Ele não mataria ninguém, se é o que estão a pensar.
Eğer CIA'in içinde karanlık bir grup varsa, mutlaka o biliyordur.
Se alguém conhece o lado negro da CIA, é ele.
Eğer Mason'un bodrumda fırını varsa, Neden Caleb'in cesedini orada yakmadı? Ohh!
Se o Mason tinha um incinerador na cave, porque não colocou o corpo do Caleb lá dentro?
Şimdi sormak zorundayım bu ikilinin evlenmesine bir itirazı olan varsa ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza dek sussun.
Agora sou obrigado a perguntar se alguém tem algo contra estes dois se casarem, diga agora ou cale-se para sempre.
Sende ne güç varsa hepsini kral verdi.
Qualquer força que tenhas é um empréstimo do rei.
Sarah senin günah listende değil. Öyle bir şey varsa tabii.
A Sarah não é um pecado teu, se isso existir mesmo.
Eğer bir bağlantı varsa, çözeceğiz.
Se existir uma ligação, iremos encontrá-la.
Hiçbir şey imkansız değildir,... eğer azmin, cesaretin ve iyi bir planın varsa hiçbiri değildir.
Nada é impossível. Não quando temos a vontade, a coragem e um bom plano.
Nerede bela ve düşük şans varsa dostum.
Onde quer que haja problemas e longas disputas, meu amigo.
Burk, Kara, Tex... Çevreyi güvene almanızı istiyorum, hareket sensörleri,... ipe dizilen ziller, elinizde ne varsa.
Burk, Kara, Tex... quero que definam um perímetro, sensores de movimento, sinos numa corda, aquilo que tivermos.
Acil tıbbi yardıma ihtiyacınız varsa lütfen elinizi kaldırın ve sizin yanınıza gelelim.
Se precisarem de assistência médica urgente, levantem a mão e irei ter convosco.
Şey, bununla başa çıkabilecek biri varsa, o da sensin.
Bom, se alguém consegue aguentar isso, és tu.
Bebekte şeytan tırnağı bile varsa bilmek istiyorum.
Quero saber se o bebé tem uma unha encravada.
Fakat iki tane gerçek anne varsa ne olacak?
Mas o que acontece quando ambas são verdadeiras mães?
Mal lazım mı? Eğer nakit varsa harika mallarım var.
Porque tenho material mesmo muito bom... se vocês tiverem dinheiro.
Ki bu yüzden, Eddie de onu temize çıkaracak bir şey varsa gitmem gerek.
E é por isso, que se Eddie tem algo que a possa ilibar, eu tenho que ir.
- Seni hedef alan biri varsa...
- Se alguém te tem como alvo...
Zamanın varsa bir de yıkat!
Uma lavagem se der tempo!
Ne kadar zamana ihtiyacı varsa alacak demek.
Isso quer dizer que ela terá todo o tempo que precisar.
Eğer hayvanlarda da bende de aynı genden varsa neden DNA'mızdan alamıyorsun?
Se os animais têm o "gene fantasma" e eu também, porque é que não o retiras do nosso ADN?
Abe, eğer Jackson'ın babasının yaşadığına dair bir şans bile varsa söylemeliyiz.
Abe, se houver uma hipótese remota do pai do Jackson poder estar vivo, temos que lhe dizer.
Ne kadar vakte ihtiyacın varsa.
Demora o tempo necessário.
İsyan ile SwapMeet'i tamamen en baştaki haline döndürüyor kötü olanı atıp iyi olan ne varsa onları koruyor.
Isso reconfigura totalmente a Mutiny e a SwapMeet, enquanto regressam às suas raízes, excisando o mau e mantendo tudo o que é bom.
Hatta ben de senden alabilirim koltuklar, huzur vazosu ve ne kadar ıvır zıvır varsa. Hiçbir zaman sana yarar sağlamasın istemedim.
Até poderei comprar-ta, a mobília, a jarra Serenity e tudo o mais.
Elde ettiğim ne varsa senin.
Tudo o que eu tinha é teu.
Ve ben de Violet'in bir sorunu varsa bilirim.
Eu saberia se a Violet estivesse com problemas.
Abe benim en iyi arkadaşım, o yüzden eğer beni öldürmemen için seni durduracak biri varsa o da Abe'dir.
O Abe é o meu melhor amigo. Então... se há alguém que te vai impedir de me matar, é ele.
Sadece elimde hayvan varsa panzehir yapabilirim.
Só posso fabricar antídoto para o veneno se tiver o animal.
Eğer bitki varsa, tohumu da vardır, değil mi?
Onde há uma planta, há uma semente, certo?
Bizden iyi durumda kim varsa onlar yani.
Basicamente qualquer um melhor do que nós.
Beni kurtarmak için her nekadar arzun varsa şuan ona ihtiyacım var
Se tiveres alguma vontade de me salvar, eu preciso disso agora.
Eğer onu geri getirebilecek biri varsa o da Bonnie.
Se alguém o pode trazer de volta, é a Bonnie.
Hazır fırında makarnanız varsa bütün bir futbol takımını doyurmak o kadar zor bir iş değil.
Sabem, alimentar toda uma equipa não é muito trabalho quando temos macarrão e queijo para o jantar.
Hata yapmayı makul görebilecek biri varsa terapistlerdir.
Se alguém entende de erros, é um terapeuta.
Benim işime çomak sokan biri varsa kim olduğunu bulmam gerek.
Por isso se houver alguém ali fora a roubar o meu serviço, tenho que descobrir quem é.
Eğer bu işin arkasında o varsa...
Se ela estiver por trás disto...
Daria kocasıyla yatıyordu, eğer öldüreceği biri varsa o olacağı kesin.
Bom, a Daria andava a dormir com o marido dela, por isso se alguém lhe guardaria rancor, seria ela.
O yolu bulabilecek biri varsa, sensin.
Se alguém o consegue encontrar... És tu.
Başka sorunuz varsa avukatlarıma sorabilirsiniz.
Se tiverem mais perguntas, perguntem ao meu advogado.
- Her şeyden çok önemsediği bir şey varsa o da onurudur. - Yalancı mı?
"Mentiroso"?
... ihtiyaç duyduğun ne varsa o olacağız.
Sim.
Yani, bu olaylar birinin Emma'ya takıntılı olduğunu ve onu takip ettiğini gösteriyor. Evet. Yani, söylemediğiniz başka bir şey varsa herhangi bir şey...
Por isso, se houver algo que não nos tenhas contado...
Kazandığım ne varsa onun. "
Tudo o que eu ganhei, é dele. "
- Eğer bir tanrı varsa tabi.
Não há problema.
Varsa Siberya Ginseng çayı alayım.
De ginseng siberiano se tiverem.
Philip, eğer torbacının tekine borcun varsa...
Fique com 30 % do dinheiro.