Vazgeçmek tradutor Português
959 parallel translation
Tam ortağım Kaptan Blood vazgeçmek ve demir atmak üzereydim ki bu güzel İngiliz ödülü limanıma yaklaştı ve dedi ki :
Quando ia desistir e esperar pelo meu sócio, o Capitão Blood, este belo prémio inglês aparece-me à frente e diz :
Birakalim konussun. Vazgeçmek yok.
Mantê-lo a falar sem parar.
Böyle bir seye soyunursaniz, ya beni öldürmek zorunda birakirim sizi, ya da vazgeçmek.
Se tentarem alguma coisa, arranjarei maneira... de terem de matar-me ou de desistirem.
Bundan vazgeçmek demek mükemmel ilişkimizden de vazgeçmek demek.
Se desistimos de uma, estaremos a perder... já muito da nossa maravilhosa relação.
Yoksa gitmekten vazgeçmek mi istiyorsun?
Queres mendigar?
Ama bu hayattan vazgeçmek.
Isso é desistir da vida.
İmkansızlığından dolayı neredeyse vazgeçmek üzereydim ki bir öğleden sonra, mevzu aklımın ucundan bile geçmezken kader yardım eli uzattı.
Estava quase resignado a que fosse impossível, quando, uma tarde, o destino deu uma ajuda. Terão de servir.
Bu, sorumsuzca hareket etme özgürlüğü hariç, herhangi bir özgürlükten vazgeçmek anlamına gelmez.
Isto não significa abdicar de qualquer liberdade, excepto da liberdade de agir irresponsavelmente.
Bir milimetre topraktan bile vazgeçmek yok.
Não ceda um milímetro de chão. "
Baksana Jim... Bay Pritchett ile uzun bir sohbet yaptık, suçlamadan vazgeçmek istiyor.
Olha, Jim, tive uma conversa com o Sr. Pritchett e ele vai desistir da acusação.
Onbeş. Vazgeçmek yedi, onarmak dört.
15-7 + 4 dá 12.
- Neden vazgeçmek istemedin?
- Não quiseste parar o quê?
Elbette, bundan vazgeçmek isteyebilir çünkü o yaşlı bir adam, o zaman söylesin, bende anlarım.
Claro, se for no chão é porque é um velho, então diga, que eu entenderei.
İşe yaramaz. Tüm plandan vazgeçmek istiyorum.
Não vale a pena, quero cancelar o plano.
Gerçekten istediğin bir adamı, sevmekten vazgeçmek kolay değildir.
Não é fácil deixar de amar um homem se é a ele que quer.
Nikahtan vazgeçmek zorundasın.
Tenho que trocar-me para o casamento.
- Vazgeçmek yok! - Satamayız ki.
Então não nos podemos ir abaixo.
Vazgeçmek çok zordur.
Os vícios são difíceis de largar.
Belki de aklından, insanın yaşlanmak ve gençliğinden kalma parklar ve atlıkarıncalardan asla vazgeçmek zorunda olmamasına dair maceraperest bir dilek geçecek.
E talvez na sua mente passará um pequeno desejo errante... de que um homem não deveria crescer, nunca ser maior para os parques e os carroséis de sua juventude.
Ama büyükanne vazgeçmek nedir bilmez.
Mas a avó não aceitava. Ela não acredita em desistir.
Vazgeçmek mi?
Desistir?
Vazgeçmek ve zemini tuzlayıp... savaş meydanını temizlemek en iyisi, eskiler öyle yaparmış.
É melhor deixar cair tudo e espalhar sal, como faziam os antigos para purificar os campos de batalha.
Örneğin Salina Prensi için, yakında varacağımız Donnafugata'daki yazlığından vazgeçmek bir facia olur.
Por exemplo, para o Principe de Salina seria uma tragédia desistir da sua temporada em Donnafugata.
Ondan vazgeçmek ülkenin yok olmasına razı olmak demektir.
Separarmo-nos dela seria a destruiçäo do nosso país.
Ama vazgeçmek çok ama çok zordu.
Mas... é muito difícil fazê-lo,
- Vazgeçmek mi istiyorsun?
- Queres desistir?
Ama Charles vazgeçmek istedi.
Mas fique sabendo que o Charles quis desistir.
Vazgeçmek Maggie'yi öldürür.
A Maggie morre se tiver de desistir.
Üzgünüm dostum, artık vazgeçmek için çok geç.
Lamento rapazes, já não podemos recuar.
Şimdi serbest kaldım. Beni yakalamak için,... ve şerefli vatandaş rolünden vazgeçmek zorunda.
Agora, comigo livre, ele teve que desaparecer... e desistir do papel de cidadão modelo honrado.
Bunlardan vazgeçmek yazık olacak.
Seria uma pena ter que abandonar tudo isto.
Şerif seçilince vazgeçmek zorunda kaldım.
Tive de desistir, quando fui eleito xerife.
- Vazgeçmek mi?
- Render?
Hayallerden vazgeçmek, delilik bu olabilir.
Renunciar a sonhos, seja loucura talvez.
- Hı hıı. Böyle güzel bir daireden vazgeçmek utanç kaynağı.
- Que pena desistir de um lugar assim.
Ama ikimiz de vazgeçmek zorundaydık, değil mi?
Tivemos que desistir de muitas coisas, não é? !
Sebepsiz geç kalmak vazgeçmek demektir.
Atrasar-se sem justificar é o mesmo que desistir.
Yeni bir hayat aramak için hayatından vazgeçmek ; yeni arkadaşlar uğruna... sevdiğin arkadaşlarına veda etmek anlamsız bir şey.
Deixar uma vida para achar uma vida nova. Dizer adeus aos amigos que amam você para arrumar amigos novos.
Alışkanlıklardan vazgeçmek kolay değildi. Fakat sonunda, katliam neredeyse sona eriyordu.
Os hábitos antigos são difíceis de quebrar, mas finalmente o derramamento de sangue estava quase no fim.
Açıklık adına kaçamaklardan vazgeçmek.
É renunciar aos subterfúgios. À vantagem da lucidez.
- Vazgeçmek mi?
- Render-me?
Hâlâ vazgeçmek için zamanınız var. Bu, şerefinizden bir şey eksiltmeyecektir. - Bu durumda, yatağıma gidip yatmayı düşünebilirim.
Podemos cancelá-lo por mútuo consentimento, sem perda de honra.
Şimdi şan şöhret adına vazgeçmek mi istiyorsun?
E agora queres desistir num ataque súbito de gIòria?
Eğer sen vazgeçmek istersen.. .. kahretsin, ben de seninle vazgeçerim.
Se quiseres deitar tudo a perder, raios, eu deito tudo a perder contigo.
Vazgeçmek zorunda olan sadece ben olmayacağım.
Se alguém tiver de se despedir, não serei eu certamente.
Vazgeçmek ve yere yatmakta da bir fayda yok.
De nada adianta esconder-nos ou desistir.
Fakat eğer ölecek olursam bundan vazgeçmek gerekecek.
Mas... se algo me acontecer, não persigam esse sonho.
Bundan vazgeçmek, ona karşı saygısızlık olacaktır.
Desistir seria desrespeitá-Lo.
Vazgeçmek mi? Olmamış gibi davranmak mı?
Você não pode se salvar.
Bir köfte için namusundan vazgeçmek üzereydin.
Estavas disposta a comprometer a tua virtude por uma almôndega.
Vazgeçmek zorunda kaldı.
Teve de desistir.