Venus tradutor Português
790 parallel translation
İzle şunu Venus.
Venus, olha só para isto.
- Merhaba Venus.
- Olá, Venus.
Haydi gel Venus.
Anda, Venus.
- Şimdi hazırız, değil mi Venus?
- Já estamos preparados, Venus?
Sonra Hercules'in Cleo'ya "Venus çok şey biliyor" dediğini duydum.
Depois, ouço o Hercules a dizer à Cleo : "A Venus sabe demasiado."
Venus mü?
A Venus?
Çık dışarı Venus!
Sai, Venus!
Venus ve Phroso bana çok iyi davrandılar.
A Venus e o Phroso têm sido muito gentis comigo.
Venüs...
Venus de.
- Saçma. Venüs de olsa, Adonis ile Merkür'ün her ikisi de olsa umurumda değil.
Pouco me importa se ele é Venus, Adonis e Mercurio juntos.
Sizde Venus de Milo estetiği var.
Tem uma estética de Vénus de Milo.
# Jeanne ve Victoria Venus ve Mona Lisa vardı oralarda #
De Joana a Vitória, de Vénus em Gioconda
Şimdi ona sor, ona sor, " Marlboro, en son ne zaman seviştin, şimdi... fenerinde mi veya Tahiti'deki Venüs Burnunda mı diye? Veya dışarıdaki su birikintisinin içinde.
Marlboro, quando foi a última vez que fizeste amor no farol de Point Venus, no Taiti?
Bugünün Venüs'ü. Yarının düşünürü.
A Vénus de hoje e o Pensador de amanhã.
Şu da Venüs.
E aquele é Vénus.
Venüs'e doğru doğuya gidiyoruz.
Estamos a ir para Vénus. Vamos para leste.
- Evet.'Milo Venüsü'ndeki gibi.
- Sim, como em "Vénus de".
"Fakat, Mars ya da Venüs'ün en olası gezegen olduğu konusunda, hemfikir görünüyorlar."
No entanto, parecem concordar, que tanto Vénus ou Marte são as hipóteses mais prováveis.
Şapkamı, Milo'lu Venüs'ten daha alımlı olan vestiyerdeki kıza bıraktım.
" Dei o chapéu a uma moça com os atributos da Vénus de milo e mais
Albay Calder Venüs'e yapılan keşif gezisinden yeni döndü.
O Coronel Calder acabou de regressar de uma expedição a Vénus.
Venüs.
A Vénus.
Venüs gezegeni.
O planeta Vénus.
- Venüs gezegeni mi?
- O planeta Vénus?
Bu meselenin çok önemli olduğunu bildirmişlerdi... ama Venüs gezegeni?
Informaram-me que este assunto estava ligado a algo grandioso, mas o planeta Vénus?
Venüs atmosferi insanların nefes alması ve uzun süre yaşayabilmesi için uygun değil. Hem de her koşulda çalışan solunum cihazlarımıza rağmen.
Em Vénus, nenhum ser humano é capaz de respirar e sobreviver muito tempo, mesmo que use o que consideramos um equipamento respiratório resistente.
Venüs'te tesadüfen bu yaratıkların elektrik şokuna karşı... zayıf olduklarını ve kontrollü voltajın onları bayılttığını keşfettik.
Em Vénus, descobrimos por acidente que estes animais... são susceptíveis ao choque eléctrico e que a voltagem controlada os paralisa.
"Venüs gezegenine inmiştir."
"aterrou no planeta Vénus."
- Venüs mü?
- Vénus?
"... Venüs gezegenine inmiştir. Gemi denize düştüğünde...
"... aterrou no planeta Vénus e regressava à Terra quando a nave...
O canavar Venüs'ten gelmektedir.
Veio de Vénus.
Bu, insanlar için zehirli olan Venüs atmosferinde... yaşayabilmemiz için yapılan bilimsel bir çalışmanın önemli bir deneğidir.
É objectivo essencial do estudo científico... saber se se pode sobreviver à atmosfera de Vénus, venenosa para os humanos.
Yoksa bu Venüs'te normal mi?
Ou isso é normal em Vénus?
General Mclntosh bu yaratığın Venüs'te... nasıl sağ kaldığını öğrenmemizin önemini anlattı.
O General Mclntosh falou-nos na importância... de saber como este animal sobrevive em Vénus.
Yaratığın solunum sisteminde, Venüs'teki tüm zehirli gazları... bloke eden bir tür lifli filtre elemanı olduğunu keşfettik.
Descobrimos que o aparelho respiratório inclui uma espécie de... filtros fibrosos que bloqueiam os vapores venenosos de Vénus.
Venüs'ü hep merak etmişimdir.
Sempre tive curiosidade em conhecer Vénus.
Adı ne? Venüs sinekkapanı.
Armadilha de Vénus.
Venüs saç ya da manikürünü yaptırıyor.
Vénus faz um novo penteado ou uma manicura.
Gerçek bir Venüs'e benzemişsin.
Resultou ser uma verdadeira Vénus.
Venüs'ün bu iki kızı gladyatörleri kışkırttılar... onları ölümüne dövüşmeye zorladılar, ve ne oluyor demeye kalmadan... kendimi bir devrimin ortasında buldum.
Essas duas filhas de Vénus tinham que ludibriar os gladiadores... obrigá-los a lutar até à morte, e antes que eu desse por isso... tinha uma revolta nas mãos!
Sen Venüs'ün soyundan gelmeyi seçmiştin, değil mi?
Foi de Vénus que escolheste ser descendente, não foi?
Mars, Venüs ve Merkür.
Marte, Vénus e Mercúrio.
- Venüs hapları, Harry.
- A droga de Vénus, Harry.
Venüs hapları mı?
Droga de Vénus?
Bu sorunun cevabı, son keşif uydusunun venüse fırlatılması nedeniyle, yine uzay konusunda odaklanıyor.
Até agora, uma possível resposta poderia estar relacionada com o satélite enviado a Vénus.
Venüse fırlatılan uydu konulu toplantıya katıldınız mı acaba?
O senhor vem de uma reunião sobre a destruição da nave em Vénus?
Tybalt'ın ölümüne çok fazla ağlıyor. Az konuşabildim sevgiden. Venüs gözyaşı dökülen evde gülümsemez de.
Chora incessantemente a morte de Tebaldo, e por isso pouco lhe falei de amor, pois Vénus não sorri numa casa de lágrimas.
Uzun vadede, Mars ve Venüs yeterli olmayacak.
Não nos vamos contentar por muito tempo com Marte e Vénus.
- Jüpiter ve Venüs Pluto ile iyi bir görünüşte yer alıyor.
Júpiter e Vénus estão em bom aspecto com Plutão.
Venüs Projesi'ni duydunuz mu?
Já ouviram falar do projecto Vénus?
Adım Fon, gezegenim Venüs.
Chamo-me Fon e o meu planeta é Vénus.
Milo Venüsü'nün ete bürünmüş hali. Siyah Kadife değilse.
Vénus de Milo de carne e osso, se é que é de carne e não de Guinness e champanhe.