English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ V ] / Veranda

Veranda tradutor Português

126 parallel translation
Eğer gerçekten kalmak istiyorsanız veranda da oturabiliriz.
Se queres mesmo ficar, podemos sentar-nos no alpendre um pouco.
Swing yapan bir veranda gördüm ve elmas bir yüzüğü dinledim,
Já vi uma varanda ondular Já ouvi um diamante cantar
- Veranda da yürümek istermisin?
Gostava de sair e passear lá fora?
Oradan sancak tarafına geçtik. Veranda güvertesini izleyerek kütüphanenin içinden geçtik ve şimdi, üst güvertenin iskele tarafındayız.
Estávamos no "Sun Deck", depois tomámos a ponte das embarcações a "trabordo", depois passámos pelo "Veranda Deck", depois atravessámos a biblioteca, e agora... estamos a "bebordo".
Veranda yapmayı düşünüyordum.
E quero construir uma varanda.
- Veranda da delikler var.
- Também têm buracos no alpendre.
Belle Ada'sına geldiğimde şöminede güzel bir alev vardı damda da, duvarlarda ve veranda da.
Quando voltei a Belle Isle, havia um lume acolhedor na lareira e no telhado, nas paredes e na varanda.
Konuklar Muhteşem Siwash Nehri manzarasına karşı... bu veranda da dinlenebilir ya da havuz da serinleyebilir.
Os hóspedes podem relaxar em nossa varanda e mergulhar em nossa piscina, tudo com a vista maravilhosa de Siwash Ridge.
Lanet veranda da duruyor! Lanet verandayı tamir ediyor!
Ele fica na merda do alpendre e está a arranjá-lo!
Veranda çok daha büyüktü sanki.
Lembro-me do alpendre ser maior.
Yada veranda da bir kase mısır gevreği mi yemeliyim?
Ou tenho de comer de uma tigela no alpendre?
Veranda salıncağı ve her şey mi?
- Com uma cadeira na varanda!
Program ekibi köpeği, yürüyüşe çıkarır ; köpek de bunun her zamanki yürüşlerden biri olduğunu düşünür, ama geri döndüklerinde köpek kulübesinin önüne güzel bir veranda yapılıp Fransız tarzı kapılar falan takılmış.
- Oh, tu sabes. Eles levam o cão a passear, ele pensa que é uma volta normal, mas quando voltam... o canil tem um pátio e portas francesas.
Veranda da "halothane" bulduk.
Encontrámos halotano no pátio.
Güzel veranda.
Boa varanda.
Gözümde canlandırabiliyorum- -... babam veranda ki asmaları buduyor annem favori koltuğunda kitap okuyor.
Posso imagina-los agora. Meu pai na Baía de arpônicos... podando seus vinhedos,... minha mãe lendo em sua cadeira favorita.
Evet, veranda, klima sistemi için 1 metre.
Sim para o pátio, o ar condicionado e para fazer o tecto um pouco mais baixo.
"Kızlarla bir gece ayarla." "Veranda için ampul al."
"Ligar as luzes da entrada."
Yatak odası mı, veranda mı?
O quarto ou a varanda?
Veranda mı parçalanıyor, yoksa sen mi bir ton oldun?
Achas que o alpendre está a cair ou és tu que pesas muito?
Veranda gayet sağlam.
O alpendre está bom.
- Çünkü veranda her an çökebilir.
Este alpendre pode ceder a qualquer instante.
- Saçmalama. Dur. Veranda sağlam.
Kirk, isso é estúpido.
- Veranda mı?
- Alpendre?
Burası veranda.
Isto é o alpendre.
Arkamda zorunu veranda, havuz ve okyanus manzaralı.
Atrás de mim, o tradicional promontório com piscina e vista sobre o mar.
Gidelim. Binanın çevresini, restore edebileceğiniz bir veranda sarıyor.
Um alpendre solarengo recuperável envolve toda a estrutura principal.
Kendi veranda salıncağınız.
Um baloiço de alpendre.
Bütün evi çevreleyen kocaman bir veranda istiyorum.
- Sim. Quero um grande alpendre que dê a volta à casa.
Burada veranda olduğunu bilmiyordum.
Não sabia que tinham aqui um pátio.
Şu veranda maymunu Armstrong buraya gelsin de burada denesin.
Deixe aquele cretino do Armstrong vir aqui tentar isso.
Veranda, huh?
Na varanda?
Veranda ışığı bozuktu ve çok karanlıktı. Ben de cipin ışığını açık bıraktım.
A luz do alpendre está fundida, estava escuro, deixei-as acesas para ver.
Richard Gere pis veranda ampulünü değiştirirken hayatını tehdit eden bir hastalığın pençesine düşüyor. - Devamı falan yoktu.
É uma saga de partir o coração... em que o Richard Gere apanha uma doença fatal... ao mudar uma lâmpada suja do alpendre.
Bu arada Jess hiç veranda ampulünü değiştirmedi.
- Sim, foi ele o último a mudá-la. O Jess nunca mudou a lâmpada do alpendre.
Veranda ışığı yanmıyor diye arka kapıdan girmiştim.
- Estão? Pois. Tive de entrar pelas traseiras, porque a luz do alpendre estava fundida.
Veranda için iki bin mi?
Dois mil por um alpendre?
İlk veranda işinde bedavaya çalışırsın.
Na primeira vez que entrares num alpendre, não vês dinheiro nenhum.
Bu arada, yine de veranda için ödeme almayacaksın.
- De nada. Mas mesmo assim, não ganhas nada com o alpendre.
Marilyn, veranda lambasını sen mi söndürdün?
Marilyn, apagaste a luz do alpendre?
Herkes birlikte mi tükürüyor... Veranda da burada mı ben de verandadayım?
Todos eles... a cuspir aqui na varanda... comigo na varanda?
Lifin ucunu veranda zeminine yapıştırır.
Ela prende a ponta no chão da varanda.
Hoşçakal eski veranda.
Adeus, velho alpendre.
Sizin ön veranda yanıyor!
A tua varanda está em chamas!
Fark ettim de veranda biraz bakımsız kalmış.
Notei que o carro está um bocado batido.
Bana göre bu binada iki çeşit çocuklar var veranda çocukları ve köşe çocukları.
Parece-me que há dois tipos de miúdos neste edifício : os miúdos das portas, e os das esquinas.
- Bilirsiniz, veranda çocukları ailesi söylediğinde evlerinin önündeki merdivenlerde otururlar.
- Miúdos das portas, os que ficam à porta de casa quando os pais mandam.
Peki, bu veranda çocukları hiçbir aksamanın olmayacağı sınıflarda olsalar?
E se os miúdos das portas estivessem em aulas sem perturbações?
Veranda yaşlı eşcinsel adamların takıldığı yer haline geldi.
O meu alpendre tornou-se um tipo de ponto de encontro para homossexuais mais velhos.
Veranda ışığın açık mı?
A lâmpada da varanda está acesa?
Veranda kapısında peydahlanan ve doyurulmayı talep eden şu kedi için. - Tabii.
É para o estúpido do gato que aparece no quintal para ver se come.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]