Verecegiz tradutor Português
3,346 parallel translation
Ne mi vereceğiz?
Dar-te por ele?
Leo'nun güç gösterisinde bulunmasına izin mi vereceğiz?
Vamos deixar o Leo comandar assim?
- İsim mi vereceğiz?
Sim.
Bir devriye ekibi yollayacağız ve onu bulursak size haber vereceğiz.
Vamos patrulhar agora e informamo-la quando a encontrarmos.
Öylece gitmesine izin mi vereceğiz?
E aí? Nós deixamo-lo para lá?
Ona biraz zaman vereceğiz.
Vamos dar-lhe algum tempo.
- Onlara bir şey vereceğiz. Gerçek ama değersiz bir şey.
- Já dizemos alguma coisa...
- Peki nasıl cevap vereceğiz?
- Como vamos responder?
Onlara parayı bölüşme şansı vereceğiz.
Vamos dar-lhes a chance de dividir o dinheiro.
Adliye sarayına gideceğiz sonrasında da kokteyl vereceğiz.
Vamos ao fórum e depois damos uma festinha.
Yoksa Mordred'ın ölmesine izin mi vereceğiz?
Ou deixar o Mordred morrer?
Siz iki yıl boyunca halkın içinde olacaksınız. Yoksul çocuklara ders verecek, evler inşa edecek ve çevre temizliğine destek olacaksınız. Biz de karşılığında size üniversite için para vereceğiz.
Você vai à comunidade durante 2 anos, ensina as crianças do centro, constrói casas, ajuda com a limpeza ambiental, trabalha por quase nada, e em troca, pagamos a sua Universidade.
Bir buçuk saat sonra çocuklara üniversiteye gitme fırsatı vereceğiz ve bu ülkeyi daha iyi bir ülke yapacağız.
Estamos a uma hora e meia de dar às crianças uma hipótese para ir à Universidade, de mudar esta Nação para melhor.
Sen ve ben, Grievous'a küçük bir ayrılık hediyesi vereceğiz.
Mas tu e eu vamos dar ao Grievous uma pequena festa prenda de despedida.
Anders suçlu bulunursa cezasını biz vereceğiz.
E se o Anders for considerado culpado, nós vamos puni-lo.
Sanırım ona müebbet hapis cezası vereceğiz.
Acho que temos de condená-lo a prisão perpétua.
Uzun süreli iş göremezlik vereceğiz.
Estamos a coloca-lo para a reforma.
Uyumana yardımcı olması için sana ilaç vereceğiz.
Agora vou dar qualquer coisa para ajudá-la a dormir.
Kör kütük sarhoş olduktan sonra, tanımadığımız adamları tuvalete götürüp kabinleri bir arzu tapınağına dönüştürerek bizimkilere ders mi vereceğiz?
Vamos ensinar uma lição aos nossos amigos ao ficar podres de bêbedas, atraindo homens estranhos para a casa de banho, tornando as cabines num templo das sensações?
Hayır ama bir saat içinde buraya gelmezsen vereceğiz.
Não, mas ficará se não estás aqui dentro de uma hora.
Onlara ikinci bir şans vereceğiz.
Dando-lhes uma segunda oportunidade.
Onun için kendi canımızı vereceğiz.
Dando nossa vida por ela.
Onları salıvereceğiz ve şu zirveye çıkacağız.
Vamos libertá-los e vamos subir este pico.
Ama bu gece, 1959'daki gibi parti vereceğiz.
Mas esta noite, vamos festejar como se fosse 1959.
Bu zamansız inanca bunlarla cevap vereceğiz. Evet, vereceğiz.
Nós responderemos com esta crença eterna que resume o espírito de um povo...
O küçük seksi yavrunun bu çocuğun hayatından çıkmasına izin mi vereceğiz?
Nós vamos deixar aquela coisinha deliciosa... sair sem mais nem menos da vida deste rapaz?
Buna şimdi son vereceğiz.
Vamos encerrar isto agora.
Ne istiyorsa yapmasına izin vereceğiz.
Deixa-o fazer o que for preciso.
İkimiz de mavi çizgiden gidip zaman makinesini alıp, Şükran Günü'ne son vereceğiz.
Vamos seguir a linha azul encontramos a máquina do tempo e acabamos com a Ação de Graças.
Güç bizde, cesaret bizde ve ihtiyacı olanlara hak ettiklerini vereceğiz!
Nós temos a força, temos a coragem, para dar aos necessitados aquilo que merecem!
Elbette en son gelişmeleri haber vereceğiz. Buradan öğrenebildiklerimiz şimdilik bu kadar. Şimdi kaza alanında bulunan John Smith'e dönelim.
Claro que vos vamos trazer as últimas notícias... do desenrolar desta história, à medida que soubermos, mas agora, vamos falar ao vivo com o John Smith que está próximo do local afectado.
Kalan Jaeger'ları son savaş istasyonu Hong Kong'a götürmeniz için yetki vereceğiz.
Autorizaremos que leve os Jaegers que restam para a última base de combate : Hong Kong.
Kameramızın alanına girdikleri anda görüntüleri canlı vereceğiz.
Assim que os tivermos ao nosso alcance, teremos imagens em directo.
Artık bu işe bir son vereceğiz.
Vamos acabar com isto, de uma vez por todas.
Tekrar yanıt vereceğiz.
Mais em breve.
Anneni defnettikten sonra, atı da ona vereceğiz.
Damos-lhe o cavalo logo depois de sepultarmos a vossa mãe.
Hepsini benzeteceğiz... dünyanın içini açıp yeni bir şeyin filizlenmesine izin vereceğiz.
Vamos lixá-los a todos... abrir e expor o mundo e deixá-lo florescer, tornando-se algo novo.
Bilgi vereceğiz.
Daremos notícias. - Certo.
- Ona istediğini vereceğiz. - Babasını arıyor.
Para livrá-lo da maldição, temos que dar o que ele quer.
Size başka bir araç vereceğiz.
Temos outro carro para si.
Protokol gereği, rapor noktamıza ulaşır ulaşmaz Filo komutanlığına haber vereceğiz.
Como ditames de protocolo, vamos mandar um recado para a Frota Assim que chegarmos ao nosso ponto dos relatórios.
Affedersiniz, kimin sığınağa girip kimin dışarıda kalıp öleceğine biz mi karar vereceğiz?
Desculpe, está a dizer que é suposto nós escolhermos quem vai para o refúgio e quem fica lá fora e morre?
Sana her zamanki serumdan vereceğiz.
Vamos dar-lhe uma coisinha de nada, mesmo assim.
Kaydınız memur McNally tarafından yapılmış, onu haber vereceğiz.
Já foste registada pelo agente McNally. Vou informá-lo.
İlk karşılaştığımız günden beri bir kanserdi bu yüzden onu Marshall'a vereceğiz ve bitecek.
É-o desde o dia em que o conhecemos, por isso, vamos entregá-lo a esse Marshall e acabou-se.
Gitmenize nasıl izin vereceğiz bilmiyorum.
Não sei como nos vamos despedir de vocês.
Gerçekten sana bir imaj vereceğiz.
- A sério.
Yeni bileşimden 200 miligram vereceğiz şimdi.
Iremos administrar 200 miligramas da nova substância.
Sandy Bigelow Patterson kimliklerimizi gösterip havayoluna malzeme mi vereceğiz?
Vamos deixar que a linha aérea se divirta com isso?
- Ne zaman mola vereceğiz?
- Quando vamos parar?
Kalacağınız her gün için size bir dolar ve gösterilerimizde sergileyeceğiniz performans için de her gece üç dolar vereceğiz.
Dávamos-lhe um dólar por cada dia de serviço' E três dólares por noite para tocar nas nossas apresentações.