English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ V ] / Vermez

Vermez tradutor Português

3,686 parallel translation
Donanma kazanmana izin vermez.
A Marinha não o vai deixar vencer.
Her büyü sende yaptığım kadar mükemmel bir sonuç vermez.
Nem todos os feitiços resultam tão bem como aquele que te fiz.
Bak, patronların onun yaşamasına izin vermez. Çok şey biliyor.
Olha, os teus patrões não vão deixá-la viver.
Karaoke söyler, bol bol boş vakti vardır, dış görünüşe pek önem vermez...
Ela canta karaoke, tem muito tempo livre, a aparência não lhe é assim tão importante...
Bize zarar vermez.
Ficamos bem.
Mesela bugün üniversiteye kabul edildim ama annem asla gitmeme izin vermez.
Bem, por exemplo, entrei na faculdade hoje, mas a minha mãe não me vai deixar ir.
Strategos buna asla izin vermez.
Os estrategos nunca o permitiriam.
Hâkim buna izin vermez.
- O juiz nunca permitirá isso.
- Annen ona asla onay vermez.
A tua mãe nunca dará a sua aprovação.
- Bana da etti. Hayır dedim çünkü sen benim en iyi arkadaşımsın ve en iyi arkadaşlar aralarına erkeklerin girmesine izin vermez.
- Ele convidou-me para sair também mas eu disse que não, porque és a minha melhor amiga e melhores amigas não deixam os rapazes entre elas.
Danny'i sana karşı kullanıyor çünkü hayatını yaşamana izin vermez.
Vai usar o Danny contra ti, porque está perturbada de mais para te deixar partir.
Kimse Tellegio için 10 milyon vermez.
Ninguém vai arranjar os $ 10 milhões para o Tellegio. Acabou-se.
Şikago yollarından çekilmen için sana para vermez.
Chicago não paga para afastar pessoas.
- Vermez.
- Não o faria.
Eminim kralımız bu gecelik sana başka bir görev vermez.
De certeza que o Pai de Todos não lhe dará outra tarefa hoje.
İçerken veya herhangi bir şey yaparken yakalanırsam babam okul parasını vermez.
Se eu for apanhado a beber ou algo do género...
Çıkmamıza izin vermez.
Ela não vai deixar-nos sair.
Babam tek başıma Tokyo'da yaşamama izin vermez.
O pai não me vai deixar viver aqui sozinha.
Burası babamın en sevdiği yazlığıdır, kimsenin burada kalmasına izin vermez.
É casa de verão favorita do meu pai e ele nunca deixa ninguém ficar.
Böyle bir şeye fırsat vermez.
Ele não será intimidado.
Buna izin vermez.
Ele não deixaria.
Fakat yine de o bu "onlar" a kulak vermez.
Mas, mesmo assim, ele não dá ouvidos ao que dizem.
Ama onu canlı olarak ele geçirmeme kesinlikle izin vermez.
Ainda que ele nunca me deixe trazê-lo vivo.
Ve böyle bir görev suistimalinin üstünü örtmeye vicdanım el vermez.
E eu, em sã consciência, não posso permitir que tal abuso da sua posição passe despercebido.
Sana hayatta o kadar para vermez.
Ele nunca te irá dar esse dinheiro.
Joffrey gitmeme izin vermez. Beni tutmak için çok sebebi var.
- O Joffrey não me deixará partir, tem demasiadas razões para me manter aqui.
Ama tanrılar ne sana, ne bana, ne de başkasına kuzgunun bokunu bile vermez.
Mas os deuses não poupariam uma caganita de corvo... para ti, para mim ou para qualquer outro.
Lanet olsun, bu size kişisel bilgilere erişim hakkı vermez.
Merda, isso não lhe dá o direito de acceder a informações pessoais.
Bu emre itaat etmezsen Reis sana asla kol bileziği vermez.
Se não obedeceres a esta ordem, o Earl nunca te dará uma braçadeira!
Hammerschmidt onay vermez buna.
O Hammerschmidt não vai deixar passar.
Christian bana zarar vermez.
Escuta, ele não vai me magoar.
Fakat Kurtadam ordusu, asla liderlerinin tek başına suikaste gitmesine izin vermez.
Mas o exército de lobisomens nunca deixaria o seu lider embarcar num assassinato a solo.
O benim ablam. Bana asla zarar vermez.
É minha irmã, jamais me magoaria.
Booth ve Herold'ı, müttefik bir kaçakçıyla irtibata sokacaktır. Kaçakçı onları Potomac üzerinden Virginia'ya sokacaktır. Ama Cox, Lincoln'ün suikastçisinin evinde kalmasına izin vermez.
Colocará Booth e Herold em contacto com um contrabandista Confederado, que os irá fazer atravessar o Potomac para a Virgínia, mas Cox não irá permitir que o assassino de Lincoln fique em sua casa.
Doğru. Benim maaşım böyle Robin Hood gibi davranmama izin vermez.
O meu ordenado não me permite armar em Robin dos Bosques.
Parayı almazlar. Eğer alsalar bile federal hükümet buna izin vermez. Ama meth bağımlıları için yaptıkları hayırsever işlerle tanınan ve 28 milyon dolarlık bir çek yazabilecek kapasitedeki iki zengin yardımsever verirse?
Não aceitarão o meu dinheiro. o governo federal não os deixaria ficar com ele. passar um cheque de 28 milhões de dólares para ajudar vítimas do abuso de metanfetaminas?
Buna asla izin vermez.
- Ele nunca deixaria.
Senin burada kalıp kendine zarar vermene vicdanım el vermez.
E de boa fé, não posso deixar-te ficar aqui e ver-te sofrer.
Baban asla o kıza isteyerek zarar vermezdi... Vermez miydi?
O teu pai jamais magoaria aquela miúda intencionalmente.
- Hiçbir şeyi umursamıyoruz artık. - Hayır, yönetim izin vermez.
Aqui podemos amar-te e não pensar em mais nada.
Babam bize asla zarar vermez.
- O meu pai nunca nos faria mal.
Onlar da izin vermez.
Também não vão autorizar.
Destiny gerçek büyüyü, para karşılığı vermez.
A Destiny não vende magia de verdade por dinheiro.
Askeriye özgürlük vermez Leeds, emirler verir.
Militares não dão possibilidades. Dão ordens.
Steve, Gil Amelio ve kurul buna izin vermez.
Não sei, Steve. O conselho não permitirá isto.
Bak, ikimizde biliyoruz ki Sonya Travis'in başına bir şey gelmesine izin vermez..
Olha, sabemos que a Sonya não deixava nada acontecer ao Travis.
Dünyadaki en önemli kural şudur, kimse bedavaya bir şey vermez.
A regra mais importante no mundo é que ninguem te dá merda nenhuma.
O ropörtaj vermez, Billy... - Hadi ama. - Gerile.
Ele não dá entrevistas, Billy.
Doğrusu, ölüm emriyle aranıyorsan bu sana daha önce sahip olduğundan fazla mantık vermez, ve bazen saklanacak en iyi yer en basit olanıdır
- Ser sentenciado à morte deixa de dar sentido à vida de um homem. Às vezes, o melhor sítio para te esconderes é à vista de todos onde ninguém te procura.
Bu insanlar bana zarar vermez.
Eles não me magoarão.
Tanrı burada şiddete izin vermez.
- Deus não permite violência aqui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]