Vim tradutor Português
25,306 parallel translation
Virginia St.John adlı bir hastanızı görmek istiyorum.
Vim visitar uma paciente, Virginia St.
Buraya arakdaşlarımızı öldürmemen için konuşmaya geldim yardıma değil.
Eu vim tentar convencer-te a não matar os nossos amigos, não dar-te uma mãozinha.
Garsonluk için gelmedim.
Não vim para trabalhar como empregada de mesa.
Aşçı başı. Evraklarımı bırakmaya geldim.
Só vim deixar os meus documentos de trabalho.
Buraya sizden bir iyilik istemeye geldim ama niyetimin iyi olduğu anlaşılmıyor.
Bom... Vim aqui para pedir um favor de boa fé a vocês, mas como vocês estão... claramente menos do que gentilmente dispostos, talvez escutem melhor o meu próprio grilo Jimmy.
- Ben seninle konuşmaya geldim.
Na verdade vim para falar consigo.
Traktör süren bir sarhoşu kenara çekiyorum.
Vim mandar encostar um bêbedo num trator.
Buraya sana yardımım olur mu diye bakmaya gelmiştim. Niyetim derdine dert katmak değildi.
Eu vim aqui antes para ver se te podia ajudar, não te queria criar mais problemas.
Sadece çaresiz olduğum için yardım istemeye geldim.
Só vim pedir-te ajuda porque estava desesperada.
Onun yanına taşınmak. Kuralları vardır.
Quando vim viver com ela, ela impôs várias regras.
Bunu çok sık yapmıyorum, yani batırabilirim ama özür dilemeye geldim.
Não costumo fazer muito isto, portanto, talvez não tenha jeito, mas vim pedir desculpa.
Bugün buraya TJ'in durumu hakkında acaba neler yapabiliriz diye geldim.
Vim aqui, hoje, para tentar saber se poderia sossegá-los em relação à situação do TJ.
- Özür dilemeye geldim.
Vim pedir desculpa.
Sana geri getirdim.
Vim devolver-ta!
Senin fikirlerin için buraya gelmedim Javed.
Eu não vim aqui ouvir as tuas opiniões Javed.
Biraz tur atmak için erken geldiğimde tesadüfen bu gösteriye denk geldim.
Vim mais cedo para correr e por acidente encontrei todo este circo.
Evet, birkaç kişiyle buluşacağım sadece.
Sim, vim encontrar-me com algumas pessoas.
- Filmi izlemeye geldim sadece.
- Só vim ver um filme.
Brooke ve Zoe ile beraberdim.
Vim com a Brooke e a Zoe.
İnan bana, buraya Dion'a yanaşmak için gelmedim.
- Acredite, eu não vim cá para fazer uma boa crítica ao Dion.
Sadece sana teklifin için ne kadar minnettar olduğumu bizzat söylemeye geldim.
Só te vim dizer pessoalmente que agradeço muito a tua proposta.
Yani geldiğim zamanda ölmüştün.
Digo, de onde eu vim, tu... estás morto.
Bir bakayım dedim.
Só vim ver como estavas.
Ekibe alındığımda eğitim için buraya getirilmiştim.
Quando eu fui recrutada foi aqui que eu vim treinar.
Artık canımı yakmasını engellemenin bir yolunu gösterdiğin için geldim.
- Vim ter contigo, porque me mostraste como fazê-lo parar de me magoar.
- Doktor Tannhauser'la görüşecektim.
- Vim ver a Dra. Tannhauser.
Buraya annemden bir şeyler görmeye gelmiştim ama anladım ki bu asla olmayacak.
Vim aqui para resolver uma coisa com a minha mãe, percebi que nunca o vou conseguir.
İngiltere'deki varlıklı bir aileden geliyorum.
Vim de uma família inglesa muito rica.
Buraya yapmama engel olamadıkları tek şeyi yapmaya geldim. Bilim adamı olmak, büyük bir bilim adamı olmak.
Vim fazer a única coisa que eles não podiam impedir, tornar-me um cientista, um óptimo cientista.
Seni serbest bırakmaya geldim.
Vim libertar-te.
Ben de seninle bundan dolayı konuşuyorum.
- Foi por isso que vim falar consigo.
Ben sadece buraya neden geldiğimi düşünüyorum.
Só estou a pensar porque é que vim aqui.
Ben de sana bunu söylemeye gelmiştim.
Foi o que eu te vim dizer.
- Hayır, buraya para istemeye gelmedim. Param var.
- Não vim por dinheiro.
Evet demeye geldim.
Vim dizer que sim.
Doğru yere mi geldim?
Vim ao sítio certo?
Size kral olmadığınızı söylemeye geldim.
Vim para vos dizer que não são reis.
Ameliyattan önce sizinle konuşmak istedim.
Vim para falar do pré-operatório.
Mesajını alır almaz geldim.
Vim assim que recebi a mensagem.
Buraya onun için geldim.
Eu vim para cá por ela.
Sonra telefon ettim. Masaya doğru ilerledim ve- -
Depois desliguei o telefone, vim para a mesa, e...
Elimden geldiğince çabuk geldim.
Vim tão depressa quanto pude.
Boyun eğmeni tavsiye etmek için gelmedim. Yalnızca dikkatli davran.
Não vim para o aconselhar a render-se, só para ter cautela.
Ama buraya onun hakkında konuşmaya gelmedim.
Mas eu não vim aqui falar sobre ele.
Onları bilgilendirmek istedim sonrada iki tane mektup yazdım, anne ben sadece buraya dertlerimi paylaşmak için geldim..
Se eu quisesse informá-los teria escrito duas cartas mãe. Mas eu só vim aqui para compartilhar os meus problemas e não dar-lhes mais.
Ben sadece buraya geldim, mühürle onayladım.
Só vim aqui para colocar um fim no meu julgamento.
Demek istediğim sadece seni görmek için gelmedim.
Sim, não vim cá só para te ver.
Annnemdem bazı eşyaları almaya geldim.
Vim buscar umas coisas a casa da minha mãe.
Yemek için buradayım.
Vim cá para comer.
Hayır, yani buraya neden geldiğimi...
Não. Porque é que vim aqui depois do que passei em Lian Yu.
Sean'ı görmeye geldim.
Vim buscar o Sean.