English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ V ] / Vires

Vires tradutor Português

5,348 parallel translation
Artık dünyaya gelme vaktin geldi.
Está na hora de vires ao mundo.
Buraya gelmeden önce ilk ehliyet sınavını geç sen.
- Tira a carta, antes de vires para aqui. - Paneleiro!
Bu kadar kısa sürede geldiğin için özür dilerim.
Obrigado por vires tão rapidamente.
Aşağıda görebileceğin şeylere inanılmayacağını unutma yeter.
Lembra-te apenas de não confiar em nada do que vires lá em baixo.
Bunu buraya gelmemek için söyleyip söylemediğini nereden bileceğim?
Como sei se não dizes isso só para não vires trabalhar?
Buraya gelsen iyi olur.
É melhor vires para cá.
Yeteri kadar insanın, Julia'nın ölümünü görünce bıçağı onlara kendin dayayacaksın.
Quando vires pessoas suficientes a morrer, quando vires a Julia a morrer, tu mesmo vais querer matar aqueles miúdos.
Sizi getirebilmek için sağlam bir pazarlık yaptım ama şu an her şey armut gibi ortada benim için.
Foi preciso um acordo para vires, mas está claro para mim agora.
- Geldiğin için teşekkür ederim.
- Cyrus. Obrigado por vires.
- Onunla görüştüğün zaman bana haber ver.
Quando a vires, conta-me.
Onunla görüştüğün zaman bana da haber vereceksin.
Quando a vires, vais contar-me.
Onunla görüştüğün zaman buraya gelip canı sıkkın bir halde iyi aile babası rolünü oynamaya karar verip yatağıma geldikten sonra üzerime çıkmana izin vermeyeceğim.
Então, estou a dizer que quando a vires... Voltares para casa todo excitado, e decidires fingir que és um homem de família, depois, subires na minha cama e em cima de mim...
Sadece söylüyorum, onunla görüştüğün zaman bana haber vereceksin.
Estou a dizer que quando a vires vais contar-me.
Uzun lafın kısası onunla görüştüğün zaman bana da haber vereceksin.
O ponto é... Quando a vires, conta-me.
Eşini tekrar gördüğünde kendin sorarsın.
Pergunta-lhe tu mesmo. - Quando a vires outra vez.
Senden önce bu evde neler döndüğünden haberin var mı?
Fazes ideia do que aconteceu neste sítio antes de vires morar para aqui?
Umarım bir sonraki görüşmemizde benimle gurur duyarsın.
Espero que te orgulhes de mim quando me vires outra vez.
Aradığın için sağ ol.
Obrigado por vires.
- Arkanıza bakmayın.
- Não te vires.
Bu kadar kısa sürede geldiğin için özür dilerim. Aradığında, yemeği daha yeni bitirmiştik.
Obrigado por vires tão rapidamente.
Wylie buraya gelmeden önce bana Ajan Lisbon ile California'da beraber çalıştığınızı söyledi.
O Wylie contou-me que trabalhaste com a agente Lisbon na California antes de vires para aqui.
Ama bu durum senin kurulu saat gibi sürekli buraya gelmeni etkilemiyor.
Isso nunca te impediu de vires para cá.
- Komodor'u bir sonraki görüşünde...
Da próxima vez que vires o Comodoro...
Yüzünü bana dönme.Gör çektiklerini ve kaldır bacaklarını.
Nem podes com esse cu gordo! Não te vires, filho. Olha para mim e leva com esta merda.
Ofis dışında benimle böyle buluştuğun için teşekkürler.
Obrigado por vires ter comigo fora do escritório.
Olağan dışı bir şey görürsen sana verdiğim telsizden haber et bana.
Bem, se vires algo de anormal, liga-me por aquele walkie-talkie que te dei.
Buraya beni neşelendirmeye gelmiştin, değil mi? Neşelendirmeye çalışıyorum zaten.
- Era suposto vires alegrar-me, certo?
Benimle gel derdim ama...
Pedia-te para vires comigo, mas...
Yani beni darlamak için nehrin bu tarafına kadar geldin?
Então atravessaste o rio para me vires chatear.
- Sen kurtlara bakar ol tamam mı?
Obrigada por vires. Senti-me mal por ter sido tão bruta hoje.
Beni kurtarmaya gelmek için çok geç kaldın.
Esperaste demasiado até me vires salvar.
Sana buraya gelmemeni söylemiştim.
Disse-te para não vires cá.
Buraya gelirken ne olmasını umuyordun?
O que esperavas que acontecesse ao vires até aqui?
Bu gece yanıma gelip yüzyüze konuşman gerekecek kadar önemli olan neydi?
O que era tão importante para vires até aqui pessoalmente para falar comigo esta noite?
Annen seni kahvaltıya çağırdığı gelecek sefer belki artık kalkarsın.
Talvez, da próxima vez que a tua mãe te chamar para vires tomar o pequeno-almoço, tu venhas.
Babanı ilk görüşünde benim adıma cehenneme git der misin?
Quando vires o teu pai, diz-lhe que o mando para o inferno.
Seni öldürmeliydi. Buraya neden geldin bilmiyorum ama istediğini alacaksın.
Não sei o que pensaste ao vires até aqui, mas isso é o que tu ganhas.
Bir şey duyarsan, bir şey hareket ederse, bağıracaksın, anlaşıldı mı?
Se vires ou ouvires algo, grita, sim?
Geldiğin için teşekkürler.
Obrigada por vires.
Bana gelmek yerine, bana güvenmek yerine cinayete kaydın.
Em vez de vires ter comigo, em vez de confiares em mim, tornaste-te num assassino.
Ama senin için aslında buraya gelmen...
Mas vires aqui mesmo...
Belki de benimle gelmelisin.
Talvez fosse melhor vires comigo.
Bir şey görür ya da duyarsan bana mesaj at.
Manda-me SMS se vires ou ouvires alguma coisa.
Daniel, dinle. Gelip beni bulmandan çok memnun oldum.
Daniel, ouve, na verdade gostei muito, de vires ter comigo.
Benimle buraya gelmen çok riskli.
Vires até aqui é muito arriscado.
Benim evime gelmeden önce kendi evini düzene soksan iyi olur.
É melhor pores a tua casa em ordem, antes de vires à minha.
Sıradışı bir şey görürseniz haber verin.
Podes-me avisar se vires alguma coisa fora do comum?
Bugün Batı Yorkshire'de bulunan cesetlerden birinin Lewis Whippey'a ait olduğu belirlendi.
- Obrigado por vires.
Sakın bana arkanı dönme!
Não me vires as costas.
Sakın bana arkanı dönme!
Não me vires as costas!
Tam burada dursana.
Que tal vires para aqui?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]