Voltar tradutor Português
77,853 parallel translation
Döndüğüm zaman yönetimde hâlâ söz sahibi olacağını mı sanıyorsun?
Ainda pensas que estarás no comando quando eu voltar?
Pencere netleşsin.
Janela, voltar.
Onu tekrar görmezsin.
Você não vai voltar a ver.
Bunun bir önemi yok çünkü geri dönmüyorum.
Bem, não importa agora... porque não vou voltar.
Dr Powell geri gelmeyecek.
O Dr. Powell não vai voltar.
Sence geri gelecek mi?
Acha que ela vai voltar?
Dokuzdan beşe geri mi döneceğim?
Voltar para o mesmo rame-rame?
Eve gelmesi ile ilgili hiçbir şey söylemedim. Çünkü onu zorlamak istemedim.
E não falei em ela voltar para casa, para não a pressionar.
O adama geri mi döneceksin?
Você não vai voltar para ele?
O çift, bugün eve dönecek ve Carl dedi ki Gary gelmezse, ki gelmeyecek, en azından evi gezdirecek durumda olmaz, bizim gezdirmemizi istiyor.
Aquele casal vai voltar à casa hoje. O Carl disse que, se o Gary não aparecer, e não vai aparecer, pois não há Gary que chegue para mostrar uma casa, temos de ir nós.
Kimseyi şüphelendirmemek için hayatımızı normale döndürmeliyiz.
Temos de voltar ao normal para que ninguém suspeite.
Hayatlarımızı normale döndüreceğiz.
Vamos voltar ao normal.
Hayatımızı normale döndürüyoruz.
Vamos voltar ao normal.
Ya insan etini bir kere tadınca geri dönemiyorsam?
Mas e se depois de comer carne humana não conseguir voltar atrás?
Zaten artık oraya gitmemeliyiz.
Mas não devíamos lá voltar.
İşler hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak, değil mi?
As coisas nunca mais vão voltar ao normal, pois não?
Peşimden gelecek. Geri dönmezseniz, hepimizin peşine düşer.
Está a vir atrás de mim, e se não voltar, virá atrás de nós dois.
Ofise dönmem gerek.
- Tenho de voltar.
Dönüşmeye çalışan vücudundu.
- Era o teu corpo a tentar voltar.
Gerçekten eskisi gibi olabilir miyiz dersin?
Achas mesmo que podemos voltar a ser como antes?
Renard'a geri dönecek miyim?
- Preciso de voltar para o Renard?
Olan onca şeyden sonra burda olmak tuhaf olmalı.
Deve ser estranho voltar aqui depois de tudo o que aconteceu.
Yatağa geri dönelim.
Vamos voltar para a cama.
Seni bırakır ve sonra karakola geçerim.
Vou levar-te e voltar à esquadra.
Bugünün tarihiyle eşleştirelim ve geriye doğru çalıştıralım.
Vou combinar com a data de hoje e voltar.
Sanki zamanda geri dönmek gibi.
É como voltar no tempo.
Dükkana geri dönmek ve o aynaya bir göz atmak istiyorum.
Vou voltar à loja e verificar aquele espelho.
Yarın sabah ilk işimize geri dönüyoruz.
Vamos voltar lá amanhã cedo.
Bakkaldan eve yürüyen bir adam
Um tipo ao voltar do supermercado acabou como a Maddie Simms.
Bak, onun odasına dönmesine yardım ediyordum.
Olhem, eu estava a ajudá-la a voltar para o quarto.
Tamam, diğer tarafa geçeceğini söyle. Ya geri dönemezsen?
Está bem, e se chegares ao outro lado e não puderes voltar?
Ya Nick sopa olmadan geri dönemezse?
E se o Nick não puder voltar sem a varinha?
Nereye olduğumuza nasıl geri döneceğini biliyor musun?
Sabes como voltar para onde estávamos?
Ve yapabilseydin, gerçekten geri dönmek ister misin? Her şeyin başına gelecek şekilde, sadece mutlu olmak için mi?
E se pudesse, iria querer voltar para como as coisas eram, só para ser feliz?
Hank ve Wu'ya yardım etmek için bölgeye geri dönüyorum.
Vou voltar à esquadra para ajudar o Hank e o Wu.
Keşfetmek baharat dükkanına geri dönmelidir.
- Vou voltar para a loja. - Podes ir.
- Eve gelemem.
Não posso voltar para casa.
Hangi yolu seçersen seç, geriye dönüşü olmayacak.
Seja qual for o caminho que escolheres, não podes voltar atrás.
Geri dönmeye niyetim yok.
Acabei de sair da prisão, não quero voltar.
Geri dönmüyorsun.
Não vais voltar.
Sona atılmasına müsaade edemem.
Não posso voltar atrás.
Geri dönüp kaldığımız yerden devam etmek benim için ne kadar kolay olsa da tekrar şirket avukatlığına dönersem, aynada kendime bakamam.
Era a sério. Embora fosse fácil voltar e retomar tudo, não conseguiria olhar-me ao espelho, sabendo estar a regressar para o Direito Empresarial.
Bana kalırsa, tekrar hukukçu olması için önünde bir engel yok.
Não há razão para não voltar a praticar Direito.
Asla hukukçu olamayacağım.
Nunca poderei voltar a exercer Direito.
Senden tek şey istedim ve sen onu bile yapamadın çünkü buraya geri dönmeyeceğim gerçeğini kabul edemedin. Seni geri döndürmeye çalışmıyordum.
Eu só queria uma coisa e estragaste tudo, porque não aceitas que não quero voltar.
Tabii ki istiyorum, her zaman geri gelebilirsin...
Claro que quero e podes voltar.
Ve şunu kesin olarak belirteyim şüpheye yer kalmasın eğer bir mucize olur da tekrar hukukçu olursam burası geri döneceğim son yer olacak.
No caso de dúvida, quero que fique muito claro que se, por algum divino efeito milagroso, eu voltar a exercer, este é o último sítio para onde volto.
Yoksa, iş geri dönelim.
Se não, vamos voltar ao trabalho.
Yani, Jessica'nın ne zaman geri döneceği belli olmaz değil mi?
Nunca se sabe quando ela vai querer voltar, certo?
Yapmak istediğim tek şey vardı, onu da mahvettin çünkü buraya geri dönmek istemediğimi hâlâ kabul edemedin.
Queria fazer isto e tu estragaste tudo, porque não consegues aceitar que eu não quero voltar.
Yani eve dönmeliyim.
- Vou voltar para casa.