English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ V ] / Volume

Volume tradutor Português

1,486 parallel translation
- Şimdiye kadar yatırıImış en büyük meblağ!
Bom foi o volume de vendas mais alto de sempre.
En büyük satış hacminin olduğu haftada 12'de 2 yaptın ve. .söylenecek ne kaldı ki?
Acertas dois em 12, no fim-de-semana de maior volume de vendas de sempre e que há mais para dizer?
Bilim adamları Europa'nın buzlu ve kaotik... kabuğunun altında sıvı sudan oluşan ve dünyadaki tüm okyanusların 2 katından fazla hacme sahip olan bir okyanusun bulunduğundan eminler.
A comunidade científica está quase segura de que sob a superficie de gelo de Europa há um oceano, com o dobro do volume de água da dos oceanos da Terra.
Merkezi ekranın sesini yükseltin!
Aumente o volume do monitor do meio.
Havanızda değilseniz sesini kısın, çünkü ben sesi yükselteceğim adanızın çağdaş müzik radyosu 94.5, KAB.
Por isso se não estiverem com disposição baixem o volume, porque eu vou aumentá-lo em 94.5, KAB a vossa alternativa na ilha à música moderna.
Jack, lütfen, lütfen bunu yapma.
Mais volume. Jack, por favor não faças isto.
- Telefon konuşmasının sesini yükselt.
- Outra vez, com mais volume.
Beynin gri yapısı etkilenmez.
Este volume é da quarta idade.
Cloud Nine'a girip çıkan yoğun filo trafiği nedeniyle bu noktadan sonra normal olarak izlerini kaybettik.
Foi quando lhes perdemos o rasto, devido ao volume de tráfego da Cloud Nine.
İnsan midesinin hacmi yaklaşık 1 litre veya 1 galonun 4 te 1 dir.
Os estômagos humanos têm cerca de um litro de volume.
Sağlıklı bir yetişkindeki ortalama miktar 4.7-5 litre arası.
O volume médio num adulto saudável é entre 4.7 e 5 litros.
Elbisenin üzerindeki atış artığı miktarı ve yanığı silahın kurbandan en fazla 2,5 metreden uzaktan ateşlendiğini kanıtlıyor.
O volume de resíduos de pólvora e queimaduras na roupa, confirmam que a arma não foi disparada a mais de 2,5m da vítima.
Miktar yeterliydi.
O volume era adequado.
- Bu adama yüksek miktarda kan verilmeli.
- Precisa de toneladas de volume.
Eti sessizce kes. Belki sen de biraz daha sessiz olabilirsin.
E talvez verifiques que seria melhor baixar o teu volume um bocadinho.
Joe, televizyonu aç.
Joe, aumenta o volume da televisão.
- Belki de hacim meselesidir.
- Talvez seja uma questão de volume.
- Hacim mi?
- De volume?
Ne kadar verdiğimizi gördünüz mü?
Viram o volume?
Çocuklar, şunu biraz kısar mısınız?
Pessoal, mantenham o volume baixo.
İri bir penisin kuşkuya yer bırakmayan çıkıntısı var.
É o volume inequívoco de um grande pénis.
Ve tabi sorun olmazsa, yolda gelirken bana da misket keklerden alır mısınız? Ve bir karton mentollü sigara, herhangi çeşidinden.
E se não der muito trabalho, no caminho compre-me uma fatia de bolo mármore e um volume de cigarros de mentol, uma marca qualquer.
Ailesi olmadığı için tüm mal varlığını... Montecito'da dahil bir yardım kurumuna bağışladı.
Não tendo família, ela deixou o volume dos seus activos, incluindo o Montecito, a uma fundação de caridade.
Hugo, şunun sesini kıs.
Hugo, baixa o volume disso.
Hey, Çocuk, benim için bunu daha yavaş yapar mısın?
Garota, podes baixar o volume?
Bazen televizyonu açarım sesini kısarım
Às vezes ligo a televisão... e baixo o volume.
"Constructal Teori" yi kullanıyorum nokta-alan ve nokta-hacim akımları.
Estou a aplicar a Teoria Constructal : fluxos entre área e volume.
Demek oluyor ki kurbanınız geri çekilmesi gereken bir durumdaymış. yüksek sinüs değerleri, üst çene kemiği yerleşimi...
Bem, é óbvio que a sua vítima estava a trabalhar com equações regressivas... volume da cavidade maxilar, elevada localização do osso zigomático...
Ama basınç sonucunda oluşan su değerini ölçmek mümkün değildir.
Mas não há forma de saber qual o volume de água com base na pressão.
Yani su kaynağı ve itfaiyeciler arasında altıncı katta... gerçekten de su seviyesi düştü.
O que significa que entre o fornecimento de água e os bombeiros no 6.º andar... o volume real de água diminuiu.
Kundakçılar su deposunu bozdular ve suyun değerini azalttılar bir itfaiyecinin farkına varamayacağı kadar.
O incendiário sabotou a coluna seca e reduziu o volume de água até um ponto que os bombeiros não conseguiram detectar.
Ses her gün daha da artıyor.
Aumenta o volume diariamente.
Hasta şoktaysa, yapacağımız ilk iş damar içi hacme bakmaktır.
Se o paciente estiver em choque, a primeira coisa que fazemos é avaliar o volume intravascular.
Her gün dava sayımızda azalma görüyorum.
Vejo uma diferença no nosso volume de trabalho todos os dias.
Bu sevkiyatın boyutu hakkında konuştular mı?
Qual é o volume do carregamento de que estamos a falar?
Kısmamı ister misin?
Queres que baixe o volume?
Fakat o seviyede bir gen terapisini suni olarak üretmeye zamanımız yok.
Mas nós não temos tempo para produzir artificialmente uma terapia de genes neste volume
Programa devam etmene izin verdi ama karşıIığında... Marcos'un ses kayıtlarını, evinin anahtarını ve senin radyo bilgini kullandı.
Deixava-te continuar a aumentar o volume mas precisava de gravações do Marcos, uma chave da casa dele e os teus conhecimentos de rádio.
Kendimi ne zaman suçlu hissetmeye başlasam kendime Lilly'nin kolejde yapacakları ve hangi yeni CD'yi son ses dinleyerek annesini kızdıracağını hatırlatıyorum.
Mas cada vez que me começo a sentir culpada, lembro-me da Lilly que já devia começar a pensar em universidades por esta altura. Ou lembro-me de como os CDs em volume alto chateavam a mãe dela.
Son olarak, tüm paketi su geçirmez ipekten bir ambalajla kaplıyor.
Por fim, ela cobre o volume inteiro com um envoltório de seda impermeável.
Her hikâyenin bir başlangıcı vardır.
O VOLUME UM DA SUA HISTÓRIA ÉPICA COMEÇA AQUI.
Ses, kilisenin caddeye doğru baktığını gösteriyor, bununla birlikte, muhtemelen bir şehir merkezinde.
O volume indica que a igreja é do outro lado da rua. Mais uma vez, possivelmente numa praça da vila.
Beş dakika içinde tutup sesini de biraz kısamaz mısın?
Podes aguentar cinco minutos e baixar o volume?
- Şunun sesini kısar mısın?
- Pode abaixar o volume?
Biri, biri şunu kapatabilir mi lütfen? Lütfen?
Poderiam baixar o volume, por favor?
Yüz yirmi iki gitar. Yediyüz otuz iki tel. İki yüz elli yedi manyeto.
Cento e vinte e duas guitarras, setecentas e trinta e duas cordas, duzentos e cinquenta e sete amplificadores, cento e oitenta e nove botões de volume ;
Birinci cilt gençliğimdeki trajik hikâyenin ayrıntılarını anlatmakta.
O volume I detalha a horrífica e trágica história da minha juventude.
Sesini kısarım, olur mu?
Eu baixo o volume, está bem?
Nakit akışını hızlandırmak istiyoruz.
Queremos aumentar o teu volume de negócios.
Taşıma hacminiz nedir?
Qual o vosso volume de transporte?
Hey, sesine dikkat et, Cohen.
Olha o volume, Cohen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]