Vos tradutor Português
71,489 parallel translation
Sizi kimin kiraladığı konusunda ancak tahmin yürütebilirim.
Apenas posso especular quem vos pode ter contratado.
Bunun ne kadar değerli olduğunu söylediğini sanmıyorum.
Acho que ela não vos disse quanto é que isto vale.
Muhtemelen size ödediğinden çok daha fazla.
Provavelmente... muito mais do que aquilo que ela vos pagou.
- Hepinizi görevden alana kadar.
- Até ela vos eliminar a todos.
Daisy hepinizi terk edip gitmişti.
Pela Daisy que vos abandonou a todos. O teu pai...
- Size ulaşmaya çalışıyorduk.
- Temos estado a tentar contactar-vos.
Yüzlerinin sizi yanıtlmasına izin vermeyin.
Não deixem que os rostos delas vos tolde o discernimento.
Sizi çıkarmayacak ve ya uyandırmayacağız biliyorum.
Não vos posso tirar de lá ou acordar-vos, eu sei.
Bu yüzden size bir sığınak sağlamaktan memnunum.
- fico contente por vos fornecer santuário.
Seni temin ederim ki niyetim temizdi.
Juro-vos... as minhas intenções eram puras.
Tanıştığımıza memnun oldum.
Prazer em conhecer-vos.
Sizi görmek çok güzel çocuklar.
É bom ver-vos.
Sizlerden vatandaşlık görevlerinizi yapmanızı ve bu katillerin adalete teslim edilmesine yardımcı olmanızı istiyoruz.
Pedimo-vos... ao público, que façam o vosso dever cívico e nos ajudem a levar estas assassinas à justiça.
Hydra size bunun teröristlerin işi olduğunu söyledi.
A HYDRA disse-vos que foi um acto de terrorismo.
Size Vatansever adında bir Nainsanın sivilleri öldürdüğünü söylediler.
Disse-vos que um não-humano chamado "Patriota" assassinou civis.
Ve sizi Framework'da tutmak için bütün elektrik gücümüzü harcadık.
Queimamos todos os circuitos eléctricos ao manter-vos ligados ao "Framework".
Hepinizi mutlu etmek için.
Para vos fazer a todos felizes.
Benden aksini duymadıkça hepsinin kahrolası C-3PO olduğunu varsayın!
Assumam que todos e cada um deles é um maldito "C-3PO" a não ser que eu vos diga o contrário!
Sizi dini amaçlarla sađlam býraktý.
Deixou-vos intactas para um propósito bíblico.
Bunlar ţu an size sýradan gelmiyor olabilir. Ama bir süre sonra gelmeye baţlayacak.
Isto pode não parecer-vos comum agora, mas, passado algum tempo, irá.
Artýk sizi korumak için elimden geleni yaptýđýmý biliyorsunuz.
Eu faço o melhor que posso para vos proteger.
Sizi göndermek zorundayım.
- Tenho de vos dispensar.
Hepinizi göndermek zorundayım.
- O quê? Tenho de dispensar-vos a todas.
Tanrının gözleri önünde başınızı eğin. Ve sizi yüceltsin.
Mostrem-se humildes aos olhos do Senhor e Ele erguer-vos-á.
Ama o kadar değerlisin ki, seni kaybetmek istemeyiz.
Mas vocês são tão preciosas que não queremos perder-vos.
Hristiyan değerlerinizi düşünün. Adam olun ve bunun hesabını verin.
Rogo-vos que tenham decência cristã e relatem o que viram.
Lütfen bunu not edin. Dikkat dağıtma ne kadar uygunsuz da olsa şartları sizin lehinize çevirebilir.
Percebam que uma distração, por muito pequena que seja, pode muitas vezes ser o que vos irá dar vantagem.
Sizi soyup soğana çevirdik.
Roubámos-vos à grande.
Buraya geldik, sizi aptal yerine koyduk paranızı aldık ve biranızı içtik.
Viemos até aqui, enganámos-vos como os idiotas que são, levámos o vosso dinheiro e bebemos a vossa cerveja.
Yüce Tanrım, burada bazı kullarınla birlikte senden...
Senhor, com parte do Vosso rebanho rogo-Vos...
Sizi bağışlıyorum.
Eu perdoo-vos.
Buna inanıyorsanız size Japon şişme bebek satabilirim, hem de kullanılmamış.
Se acreditam, tenho uma boneca sexual japonesa para vos vender. Não foi usada.
Buradan gitmenizi istiyorum, polisi arayacağım.
Quero-vos fora daqui. Vou chamar a Polícia.
Tüm malzemelerimi ve kitabı size bırakıyorum.
Deixo-vos o meu equipamento e o livro.
Tıkanıklığı açtığımda oradan gelecek boklara hazır olun.
E digo-vos, no sítio onde vou bater, vai cair muita merda.
- O aşağılık neden umurunda?
Que vos importa o futuro daquela doninha?
Size tamamen iyi niyetle bunu istisna kabul etmeniz için anlaşmaya gelmiştim.
Contactei-vos para negociar uma exclusão de boa-fé.
Seni buraya çalışmanızı istisna kabul etmek için çağırmadık. Sizi buraya mesajımızı iletmen için çağırdık.
Não o chamámos para vos dar uma exclusão, mas sim para enviar uma mensagem.
Ama buraya sizlere hapisten bambaşka bir adam olarak çıktığını söylemeye geldim.
Mas estou aqui para vos dizer que entrou na prisão como um homem e saiu como outro.
Bu dünyayı iyi bir temel atmadan terk ederseniz, çocuklarınız sizi lanetler.
Se deixarem este mundo sem uma boa base, os vossos filhos amaldiçoar-vos-ão.
Tanrı sizinle olsun.
Que Deus vos acompanhe.
Size söylediğim şey, "gerçek".
O que vos contamos é a verdade.
Gilead'ın çocuklarını takdim etmek, benim için onurdur.
É uma honra apresentar-vos as crianças de Gilead.
Kanada'ya gidip pasaport bulacağım ve geri döneceğim.
Vou ao Canadá arranjar-vos passaportes e estarei de volta num instante. Não.
- Ben sadece size yardım etmek istedim.
Apenas vos queria ajudar.
Seni sağ salim evine ulaştıracağız.
Iremos levar-vos a casa em segurança.
Bana doğruyu söyle.
Eu levo-vos até eles. Diga-me a verdade.
Bunu borçluyum.
Devo-vos isso.
İzninizle.
Foi bom conhecer-vos, dêem-me licença.
Fakat bu bir yalandı.
Mas aquilo que vos disseram é mentira.
Size gerçekte ne olduğunu göstereceğiz.
Vamos mostrar-vos aquilo que realmente aconteceu.