Vr tradutor Português
1,437 parallel translation
Sıcak ve Kıvrık'a hoş geldiniz.
Bem-vindo ao Hot Twisted.
Nerde o? Sevgilim bütün kıvrımlarıyla spider-man tshirt'ümün içinde uyuyor.
A minha adorada dorme ditosamente debaixo da minha T-shirt à Homem-Aranha.
Parmakların kalıcı olarak kıvrılınca dolaşmak çok zor olacak.
Vai ser difícil andares por aí com os dedos tolhidos de vez.
Pekala, tam bir Fez hizmeti istiyorum, yıkama, saç kremi ve çokca da parmaklarınla yaptığın kıvrımlı hareketlerden.
Ok. Eu quero o "tratamento Fez" completo... Uma lavagem, amaciador e bastante daquela coisa muito mexida que fazes com os dedos.
Onları çıldırtan sarı taşı arayarak, dünyayı tutan halkanın dört yöne kıvrıldığı... kutsal topraklardan geçtiler.
Muitos passaram pelo solo sagrado, onde o aro do mundo se divide em quatro direcções, na busca da pedra amarela que os tornava loucos.
Ne güzel kıvrımlı bir ayak bileği
E tornozelos tão finos.
Baban hakkında öyle hikayeler anlatırım ki o yağlı saçların bile kıvrılır!
Sei anedotas do teu pai que te punham os cabelos em pé!
Dönemeçten kıvrılarak ilerliyor...
Vem avançando pela curva
Kanepeye kıvrıImak isteyen?
Enroscar-se no sofá?
Bizde ona kıvrımlı plastik şişelerden aldık... onun problemini biliyorsun, fakat yeterince büyük değil onun...
Comprámos-lhe um recipiente para ele... fazer as necessidades... - mas não é grande o suficiente...
Bunlar Kıvrıkboynuz'lar.
Estes são os The Lockhorns.
Bayan Kıvrıkboynuz, "Bir daha asla bahçe satışına gitmeyeceğiz" diyor.
A Sra. Lockhorn diz : "Não voltamos à feira"
bünkü Bay Kıvrıkboynuz bir tuba almış!
porque o Sr. Lockhorn comprou uma tuba.
Dünya etrafında kıvrılan yılan.
Uma serpente a rodear o planeta.
" Parmakları vücudunun kıvrımlarına karışırken...
" Os seus dedos passavam pelos seus caracóis...
Şuraya kıvrılır ve biraz gözümü dinlendirip şafak söktüğünde giderim.
Eu vou só enrolar-me aqui, passar pelas brasas... e vou aos primeiros raios de sol.
Özellikle böyle kıvrımlı dudaklara yazık.
Especialmente com uns lábios desses.
Görüyorsun ya herkes biz yaşlıların sessizce bir köşede kıvrılıp ölmesini istiyor.
Todos querem que os velhotes se enrosquem num canto e morram.
Ama kıvrımlara dikkat edin!
Mas cuidado nas curvas!
Keenan ve o güzel kıvrımlarını.
Oh, Keenan... - Moja predivna devojka...
- Ne var? Bu adamın penisi yeşil ve kıvrık.
A pila deste tipo é verde.
Tek istediğim, yatağa girip Devin'in yanına kıvrılmaktı.
Só me queria enfiar na cama e aconchegar-me à Devin.
Kendi açlığına rağmen, bu küçük yemek kenarda saklanmıştır boğazının küçük bir kıvrımında sadece bu an için.
Apesar da sua fome, esta refeição deixar-Ihe-á um pouco de gordura na garganta, por agora.
Benim için kıvrımları mükemmeldi.
- Ela tinha o tamanho certo... - Meu...
Bilirsin işte, büyük kıvrılan kuyruklardan hışırdayan, küçük kuyruklardan.
Tu sabes, grandes e cabeludas, Enroladinhas, Sibilantes, pequenas e aparadas.
86'lı yaklaşıyor! GTR2nin kıvrımları harika!
O 86 está a aproximar-se, mas o GTR é muito preciso nas curvas.
Kıvrımları yok. Kalçaları da.
Não tem curvas, nem cadeiras.
Kocaman kıvrık dişli!
Com grandes e afiadas presas!
Fillerin egemenliği... Balinaların suda sıçraması... ve boğa antilopunun silueti... meerkat'in * ayak parmağının kıvrımını hatırlıyorum.
O romper das baleias, e a silhueta do elande.
Görünüm, his, kağıdın kıvrımı, ama aslında iletken olmayan mikroskobik bir polimer...
É o aspecto, a textura, as curvas do papel, mas na realidade é uma camada microscópica de um polímero não condutor,... e está entre...
Sadece kıvrık kuyruklu bir maymunmuş.
És só um macaco de nariz azul.
Bunları buldum : Kemiğin kıvrılmış köşelerine saplanmış parlak yapraklar.
Encontrei isto, partículas nas extremidades partidas dos ossos.
Hey, bazı erkekler aşırı kıvrımlıları severler.
Alguns homens gostam de curvas.
Kıvrımlılar varsa, altta kalma ihtimalide vardır.
Há as curvas e depois há os rolos.
Alttaki ceset kıvrılmış.
A desconhecida de baixo estava enroscada.
Alltaki Kıvrılmış Sue en az beş yıldır ordaymış.
A Sue enroscada esteve por baixo pelo menos cinco anos.
Arka tarafta daha fazlası var, ucu kıvrımlı bir şeyle yapılmış.
Mais nas costas, causadas por algo com um gancho na ponta.
Her yüzeyi ve kıvrımı güzelce kapla.
Fazer cada curva e cada recta de forma precisa.
Bir köşeye kıvrılıp ölmekten iyidir.
É melhor do que deixar-me morrer.
Bu ne demek? Cıva dolu kıvrık borunun her iki ucunun da bir ateşleyiciyle bağlantısı var.
Que em contacto com o detonador estavam dois tubos arqueados cheios de mercúrio.
Küçük düştüğümü, kıvrılıp yattığımı mı duymak istiyorsun?
Queres saber que fui humilhado e pores-te a gozar comigo, como é hábito?
Şimdi, eğer yanlara doğru gidersen, kıvrımda, aşağıda biraz daha kaldırılması gereken bir yer var.
Se passares para o outro lado... Junto à bainha, em baixo, tens de subir mais um bocadinho.
Hey, IAD'de senin hesabından taşaklarımın kıvrımlarını alıyorum.
Estou a ser pressionado pelos Assuntos Internos por vossa causa.
Doğrusal kıvrımlı tasarımı çok mu seviyorsun?
Gostas muito de formas curvilíneas?
Oğlunuz belkemiği kıvrımında kanın pıhtılaşması yüzünden iç kanama geçiriyor.
A hemorragia interna do seu filho criou um coágulo, que vagarosamente pressiona a coluna vertebral.
Kıvrılıp yatınca arka koltuk çok da kötü sayılmaz...
O banco de trás não é mau se dobrares os joelhos...
Kıvrılıp yerde ölecek miydin? Hayır.
Estavas a querer rolar no chão, como uma bola, e depois morrer?
Kurtlar her yerdedir. Tırmanırlar, kıvrılırlar...
Os vermes estão ao redor, rastejando, se entrelaçando...
Ben kanepeye kıvrılırım.
Acho que vou ficar com o sofá.
Ah, kuruş, kararmış kuruş, kararmış kuruş Saçlarının kıvrımları arasında düğümlendim O aşk hileli bir şeydir Kimse yeterince akıllı değildir Bütün içeriğini anlamak için O, aşkı düşünecektir Yıldızlar kaçana Ve gölgeler ayı yutana kadar.
Ah, péni castanho, péni castanho, péni Estou preso nos laços do seu cabelo. Ó, o amor é uma coisa tortuosa,
Ah o kıvrımlar çok yumuşak.
Os caracóis eram tão macios.