Vurdum tradutor Português
2,919 parallel translation
Birini vurdum. Sonra arabayla kaçtılar.
Atingi um deles, eles fugiram.
Annemi dövmeye başladığında silahını sakladığını bildiğim çekmecesine gittim. Gidip silahı aldım. Sonra da onu vurdum.
Então, quando começou a bater na minha mãe, fui à gaveta onde sabia que ele guardava a arma tirei-a de lá e dei-lhe um tiro.
Ona vurdum.
Eu bati-lhe.
Ejderhaya vurdum.
Eu bati no dragão.
Eve gidip, silahı aldım. Mr. Miller'ın evine geri döndüm. Ve onu vurdum.
Fui lá, peguei na arma, voltei a casa do Sr. Miller e matei-o.
Kafamı duvara vurdum.
Bati com a cara na parede.
Mayını patlatanı ben vurdum.
Atirei no tipo que activou o explosivo.
Onu vurdum, değil mi? Gir içeri.
Acertei nela, não foi?
Evet, John'a vurdum.
Sim, bati no John.
Defalarca vurdum. Aynı babam gibi!
Continuei a bater-lhe, como o meu pai.
"Rezaletten başka bir şey değil bu." " Dibe vurdum, kariyerim bitti.
Achei que era uma desgraça, mas tinha batido no fundo.
Briketle kafasına vurdum.
Bati-lhe na cabeça com um bloco de cimento.
Peşimde iki adam var birini vurdum.
Tenho dois homens atrás de mim... Acertei num deles.
Vurdum.
Ele está morto.
Evet, doğru. Sana vurdum.
Isso mesmo, eu lixei-te.
Anestezi iğnesi vurdum çoktan.
Dei-lhe uma anestesia.
Bize ne yapacağını biliyordum, ben de ona melekle vurdum.
Eu sabia o que ele ia fazer connosco, por isso, bati-lhe com o anjo.
Kafamı da vurdum.
E levei uma pancada na cabeça.
Birini vurdum...
Disparei...
Bir çocuğu vurdum.
Eu disparei sobre um miúdo.
İşte. Dibe vurdum.
É o fundo do poço.
Hokey disklerine çok vurdum.
Já fui atingido por muitos discos.
Tam o anda geldim ve ikisini de vurdum.
Foi então que os apanhei e alvejei a ambos.
Pekala, birkaç hap çalmak yerine arabamı duvara vurdum.
Certo, atirei um carro contra a parede em vez de roubar medicamentos.
İçlerinden birini vurdum.
Apanhei um deles.
Onu vurdum.
Atirei nele.
- Sanırım turnayı gözünden vurdum. - Ne buldun?
- Consegui um Ás.
Şey, Greg'i vurdum.
E você? Disparei no Greg.
Televizyonla vurdum.
Acertei-lhe com a televisão.
Birini vurdum.
Dei um tiro numa pessoa.
Jared'ı ben vurdum.
Eu atirei no Jared.
Sizce ben mi Claire'i vurdum?
O seu esquadrão estava em casa?
Çocuğu kafasının arkasından iki kez vurdum.
Eu espetei dois balázios na nuca daquele rapaz...
Beni tekrar yakaladı, ben de ona vurdum.
Ele agarrou-me de novo e bati-lhe.
Onunla Derek'in kafasının arkasına vurdum.
Atingi atrás da cabeça do Derek com ele.
Onu kafasından vurdum.
Dei-lhe um tiro na cabeça.
Vurdum efendim.
É verdade, senhor.
Çünkü onları ben vurdum.
Fui eu que atirei neles.
- Onu vurdum!
- Eu atirei nele!
11 yaşındayken babamı vurmuştum. Polis olarak bir çok adam vurdum.
Bem, atirei no meu pai quando tinha 11 anos, atirei em muitos outros homens como polícia.
Bu yüzden silahı çantamdan çıkardım ve onu başından vurdum.
Então, tirei a arma da minha bolsa, e atirei-lhe na cabeça.
Ailemi korumak için,.. .. onu vurdum.
Para proteger a minha família, atirei nele.
Silahını alıp onu vurdum.
Tirei-a dele e atirei.
Vurdum.
Eu disparei.
Ve sonra Jackie uyandı bana doğru geldi elinde beysbol sopası vardı ve bende... bende... onu elinden aldım ve ona vurdum.
A Jackie acordou e vem na minha direcção com o taco de basebol. E eu... e eu... tirei-lho e... bati-lhe?
Tüm gücümle vurdum.
Dei tudo por tudo.
Sopa aldım, vurdum, iyi atıştı. Etrafa baktım, yoktu.
Peguei num taco, dei uma tacada fantástica, olhei à volta e nada.
Çü-çünkü, ona ilk ben vu-vurdum.
Porque lhe bati primeiro.
Onu vurdum.
- Matei-o.
Vurdum.
Tenho.
Onu vurdum.
Acertei-lhe.