Vurgun tradutor Português
395 parallel translation
- Sanırım kayınbabamın zamanımızın en büyük et imalatçısı olmasına vurgun yapıyorsunuz.
- Entendo que está a referir-se... ao meu futuro sogro, que parece ser um dos grandes empacotadores de carne do nosso tempo.
Böyle bir vurgun yapmak için tüm yaşamım boyunca bekledim... ve hiç kimseye payımın yarısını verecek değilim.
Eu tenho estado toda a vida à espera duma hipótese destas... e não vou dar a minha a metade a ninguém.
Artık sona erdiğine göre, sanırım fevkalade bir vurgun olduğunu söyleme cüretinde bulunabilirim.
Agora que tudo acabou, posso dizer que foi um golpe extraordinário.
Sabineli Kadınlar'dan sonraki en büyük vurgun!
O maior golpe, desde o rapto das Sabinas!
Büyük vurgun bu mu!
Que negócio...
Hiç bu kadar büyük bir vurgun olmamıştı, bilirsiniz.
Nunca foi uma grande greve.
Onlar bana onun vurgun yapıp zengin olduğunu söylediler.
Não sei. Disseram-me que se fez rico de repente.
Operasyon Vurgun, başla!
Operação Agarrar, vão!
Büyük bir vurgun yaparsak pokeri bırakacaktın.
Disse que se eu arrumasse uma grande mão, renunciava ao póquer.
Sadece biraz vurgun vurmalıyım.
Tenho de apagar alguns.
Duygusal gerginlikler ve vurgun atakları yüzünden kötü durumda.
Com o esforço emocional e a embolia, ele está mal.
Senin için iyi bir vurgun, Link. 3 de 1.
É uma grande maquia para ti, Link. Um terço.
Vurgun yapacaksan adamın Dillon olmalı.
Se queres dar um golpe, o Dillon's é o melhor.
Shaw'un yerine sürekli gidip vurgun yapamazsın.
Não podemos ir ao Shaw e ganhar com cavalos fracos.
Ve profesyonel futbolcu olunca, bir büyük vurgun düşündüm.
E, quando cheguei ao futebol, julguei que tinha ganho a lotaria.
Bir vurgun ayarlayacağım.
Arranjo dinheiro.
Ama vurgun konusunda senden söz almalıyız.
Mas acreditamos em ti, quanto ao dinheiro.
O da bana vurgun gibi görünmüyor.
E ela não me parece nenhum troféu.
- Vurgun tehlikesi var mı?
- Há perigo de descompressão?
İyi bir vurgun yapıp büyük para kazanabilirsem o zaman rahatlayıp belki buradan gidebiliriz.
Se conseguisse dar um bom golpe, planear uma coisa só, podíamos relaxar e sair daqui. Só isso.
Bu kesinlikle babamın seveceği türden bir vurgun olurdu.
É exactamente o tipo de eventos que o meu pai adorava fazer.
Anlaşılan nitrojenin yoğunluğu ona vurgun yaşatmış.
A saturação por nitrogénio significa que ele ainda está em compensação.
Tamamen yalnız başına dalmaya çıkıyor ve vurgun yiyor.
Ele vai mergulhar sozinho e sofre uma embolia.
Bize bir vurgun gerek.
Precisamos de uma operação lucrativa.
Librizzi vurgun yedi, adam bunun karşılığını verecek.
O Librizzi é atingido, vai ripostar.
Sana söyleyeyim Noogman, bu görebileceğin en kral vurgun olacak.
Noogman, este será o maior roubo dos anais do crime.
Bir gün büyük bir vurgun vurursam borçlarımı faiziyle ödeyeceğim.
Um dia, vamos tirar a sorte grande. E eu mesmo lhe vou pagar.
Hatta sen ve ben, geçen yıl Marco'yla Belmont'ta vurgun yapmıştık.
Tu e eu ganhámos uma pipa com este cavalo, em Belmont, com o Marco.
Büyük bir vurgun olmalı.
Tem que ser um grande atirador.
New York, LaBaija'ya vurgun.
Nova Iorque está apaixonada por LaBeija.
- Üç kağıt vurgun demektir.
- Um esquema é para lixar.
- Bak, vurgun dediğin...
- É uma coisa feita...
- Vurgun aldatmaya dayanır.
- Portanto, um lixanço é uma vigarice.
Tam vurgun işi.
É o negócio certo.
Bir vurgun için her şeyi yapabilirdiniz.
Davam tudo pelo risco.
Yirmi milyonluk bir vurgun.
É um lucro de 20 milhões de dólares.
Air France ile büyük vurgun geliyor.
Grande carregamento da Air France.
Ömründe yaptığı en büyük vurgun.
Nunca na vida teve tanto dinheiro.
Vurgun yapmayı planlamış.
Ele deve ter feito uma fortuna.
Çok para varmış işin içinde. Vurgun yapmak istemiş.
Acho que pensou que poderia fazer a matança.
Tahmin et ; ben sana vurgun değilim.
- Não me sinto atraído por ti, Lois.
Birkaç işi hallettikten sonra büyük bir vurgun yapmayı düşünüyorum.
Conto fazer uma grande descoberta em breve, assim que resolver uns assuntos.
Bizi soydular, ve bu sefer büyük vurgun yaptılar.
Enganaram-nos e ganharam. Em grande!
Vurgun. Kasa!
O cofre.
- Vurgun belirtileri yaşıyorsun.
- Tem sintomas de embolia gasosa.
Büyük bir vurgun.
A lotaria.
Kansas Şehri'nde birkaç gün geçirdim, suçlulardan uzak durmaya çalıştım. Neden sürekli Pasifik Trenyolu'na vurgun yapıyorlar dersin?
- Como foi em Wyoming?
Ne vurgun ama.
Que achado.
Vurgun ha!
Arranja-me um furo!
Bu bir vurgun mu?
Isto é um furo?
Vurgun vurmaya gidip
Partir para fazer uma matança