English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ V ] / Vücutlar

Vücutlar tradutor Português

1,182 parallel translation
Bir gezegeni araştırırız, canlıların şekline gireriz, işimizi bitirip, vücutları bırakırız. Ve son.
Nós viemos a este planeta, parecemo-nos com eles, vamos terminar o trabalho, deixamos esta forma e fim.
Bir gün bu vücutları kaybedecek olduğumuz gerçeği daha fazlasını istememe neden oluyor.
O facto de um deixar este corpo, é somente por querer mais.
Dick bu vücutları ne zaman terk edeceğiz?
Dick, quando vamos deixar estes corpos?
Vücutlarımızın "his" ürettiklerini biliyor muydunuz?
Sabiam que o nosso corpo pode produzir "sentimentos"?
Neden bu kadar çabuk bozulan vücutlar seçmişiz ki?
Porque escolhemos corpos que adoecem tão facilmente?
Kişisel gerçek diye bir şey yok ayrıca bu vücutlar kullanma kılavuzuyla da gelmiyor.
Não existe verdade absoluta. E estes corpos não trazem manual de instruções.
Neden insanlar vücutlarına ömür boyu kalacak bir yara açtırmak için para öderler ki?
Por que há-de alguém pagar a outro para lhe marcar o corpo para sempre?
Yani, bu kişilerin vücutlarının iflas etme sebebinin, bir şeyin onları öldürdüğüne inanmaları olduğunu mu söylüyorsunuz?
Está a insinuar que os corpos destas pessoas se desligaram, porque acreditaram que algo estava a matá-los?
Ölü vücutlar beni gerçekten korkutuyor.
Cadáveres dão cabo de mim.
Vücutlarındaki her kemik paramparça olmuş.
Cada osso dos seus corpos foi despedaçado.
Yıllar önce, Yıldız Filosu, derin uzay seyahatlerinde, vücutları uyku kapsüllerinde saklardı, ama tekrar aktif hale getirildiğinde bazı zihinsel sorunlar ortaya çıkardı.
Anos atrás, a Frota Estelar usou uma tecnologia para ajudar viagens ao espaço profundo que mantivessem o corpo em êstase, mas provendo uma paisagem mental para manter a mente activa e alerta.
Vücutları, uyku kapsülü koşullarına geri dönüyor, Kaptan.
Os corpos deles estão retornando à condição de êstase, Capitã.
Hepimizin içinde bulunan,... insan ruhunun gölgelerinde saklanıp ortaya çıkmayı bekleyen,... ve vücutlarımızı hırpalayan bir canavar gibi kötü bir şey mi bu?
Será este mal algo nascido em cada um de nós, escondido na sombra de cada alma humana, à espera de emergir? Um monstro que viola os nossos corpos e distorce a nossa vontade a seu favor?
Vücutlarımızın nesillerin üreme ihtiyacı için kullanılan basit araçlar olduğunu öne süren teoriler var.
Há teorias que afirmam que os nossos corpos são simples veículos de genes que precisam de se multiplicar.
- Söylediğin adamların vücutlarında yanıklar vardı,... bizde de öyle başladı.
Foi a radiação que matou estes homens? Você disse que estes homens têm queimaduras nos corpos. Foi assim que começou connosco.
Ölü vücutlar.
Corpos dos mortos.
Vücutlarında... yaralar var. - Yaralar mı?
- Têm umas cicatrizes na face.
Bizim vücutlarımız oradan çocuk bile geçiriyor.
Como? Os nossos corpos são feitos para que uma criança passe. Sim, mas quero dizer... meu Deus!
Önemli olan vücutları değil, Bee Onlarla ne yaptıkları.
Não é o corpo que interessa, Bee. É o que fazem com ele.
Harika vücutları falan olduğu.
Que têm um físico bestial.
Vücutlar ve uyacak beyinler.
Corpos e mentes à altura.
Vücutlarınızı hareket ettirin, devam edin!
Mexam-me esses corpos!
Belli bir sarsıntı geçirdiler mi? Vücutları parçalandı mı?
Eles sofreram algum trauma, eles apresentam fraturas?
Anlamsız vücutları terkederek kalbinin eksik bölümünü doldur ve herkesin ruhunu bir olarak birleştir.
Une as nossas almas imperfeitas. Vamos descartar-nos desta forma física desnecessária. Fundir as nossa almas numa.
Vücutları ve ruhları örtüştürmek istiyorsun, değil mi?
Unir os nossos corpos e almas como um só?
İnsan ruhları kendi vücutlarını yaratır.
O conteúdo do coração de uma pessoa dá forma à sua aparência.
Onların kalpleri kendi hayallerini yaratırsa kendi insan vücutlarını yenileyebilecekler.
Qualquer um pode voltar à sua forma humana... desde que se consigam imaginar dentro do seu próprio coração.
Tüylü vücutlarını ve yapışkan ağlarını.
Aqueles corpos peludos e as teias pegajosas.
Yani, Greg ile olan seksi bir tür meditasyon gibi düşünüyorum... vücutlarımızın daha yüksek bir bilinç düzeyinde birleşmesi gibi.
Gosto de pensar no sexo com o Greg como uma forma de meditação em que os nossos corpos se unem para atingir uma consciência superior.
- Çünkü kan tadını seviyor ve sakatlanmış insan vücutlarını, bedenine eklemeyi seviyor.
- Porque adora o sabor do sangue... e gosta de acrescentar bocados ao seu corpo deformado.
Sadece iki sinekkuşu, inilti ve inlemelerin arasında birbirlerinin vücutlarını okşamaya izin verirler.
Apenas dois colibris a gemer e piando a deixar os seus corpos acariciarem-se e tocarem-se um ao outro em êxtase.
Vücutlarımız birbirine karıştı...
Os nossos corpos ficaram entrelaçados.
Onların vücutlarının içinde omayan kalbi güm güm attığı zaman anlayacaksın.
Quando o fizer, compreenderá Não há coração batendo em seus peitos.
Onların vücutları... Kaba ve çarpık. Çürümüş ağaç gövdesi gibidir.
Sua carne... parece madeira podre.
Eğer ona direnen şeyi vücutlarından ayırabilirsek.
Se conseguíssemos perceber a razão porque eles lhe estão a resistir.
Belki de vücutlarında onları koruyan birşey var.
Talvez eles tenham alguma coisa no seu sistema que os proteja.
Tüm vücutlarında, kocaman kanayan yanıklar oluşmuştu.
Cheios de gigantes queimaduras a sangrar.
Vücutlarımız bu tür istilacılara karşı doğal savunmalara sahiptir.
Mas o nosso corpo tem defesas naturais contra uma invasão deste tipo.
Vücutlarını kontrol edemiyorlardı.
Eles perdiam o controlo dos corpos.
Ottoia kalem kadar uzundur vücutları da golf topu kadar
A 1200 metros, as Ottoias são do comprimento dum lápis, com corpos do tamanho duma bola de golfe.
Vücutları yaşlanırken, birbirine gülen iki yaşlı dost gibi.
Dois velhadas a rirem-se um do outro, com os nossos corpos a desfazerem-se.
Belki de vücutların bulunduğu yerdeki... FEMA ofislerinde?
Talvez algo dos escritórios FEMA.
Maalesef, vücutlar o kadar kötü çürümüştü ki, onu tutuklayacak yeterli delil yoktu.
Infelizmente, os corpos estavam tão decompostos, que não houve provas suficientes para o deter. E por aí fora.
Gümüş rengi vücutları yumurtlama sırasında değişir... Koku duyusu onları yönlendirir... Milyonlarcası devasa bir hayat seli gibi
Os corpos prateados se transformam para o ato da desova... um sentido de olfato fenomenal os guia... invadem o Alasca aos milhões numa vasta inundação de vida.
Yaklaşan kış uykusunda ihtiyaçları olan yağı vücutlarına kazandırmak için son fırsattır
É a última oportunidade de acumular a gordura que precisam para os meses de hibernação à frente.
Yumurtalar anne-babalarının çürüyen vücutları ile zenginleşen soğuk suyun altında gelişirler. Kayıp yenilenme, son başlangıç olur.
Seus ovos se desenvolverão debaixo do gelo do inverno, em águas enriquecidas pelos corpos decadentes de seus pais transformando a perda em renovação, o fim em começo.
Vücutlarımız müzikle salınıyor
" Oh, corpo ao som da música.
Evet, bu beklentilerimin de ötesinde vücutlarının tüm hatları ortada ve hepsinden önemlisi...
Sem cabeça são mais belas. O corpo é mais expressivo do que a cara. E sobretudo não mente.
Vücutları bu türden cezalandırmalar için dizayn edilmediler.
Os corpos deles não foram criados para estes tipos de lesões.
Ve şimdi de, vücutlarımızı Tanrı'nın yarattığını ve eğer vücutlarımızı Tanrı yarattıysa ve seks vücudun kendini ifadesiyse Tanrı'nın yarattığı seksin nasıl günah olabileceğini mi söyleyeceksin?
O que me vais dizer a seguir? Que Deus criou o corpo? E se Deus criou o corpo e o sexo é uma expressão desse corpo, como é que alguma coisa feita por esse corpo criado por Deus pode ser considerado pecado?
Sivri uçlu bir parmak... kumaş... yukarı kaldırılmış bir el... bacak olmayan bir bacak, fakat bir kol... devasa vücutların şaşırtan balesi... kol ve bacakların her tarafı tararcasına hareketleri...
Um dedo apontado... A lençaria... Uma mão levantada...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]