Vın tradutor Português
3,649 parallel translation
Spinal sıvın berrak yerine sarı olursa subaraknoid kanaman var demektir.
Se o seu fluido espinhal estiver amarelo, você teve uma hemorragia subaracnoídea.
Bu kesinlikle Odette'nin evinde bulduğumuz sıvının şişesi.
Aquela ampola que encontrámos no apartamento da Odette?
Omurilik sıvısını test edin.
- Façam testes CSF.
Bu işi nasıl kıvıracaksın hiç bilmiyorum.
Não sei como vais conseguir fazer isto.
Ve imparatorlarının kaderi bunun kıvılcımı olabilirdi.
E o destino do imperador poderia ser só uma chispa.
Ben o kıvılcımın bir parçasıydım.
Eu fiz parte dessa febre.
Her neyse, organlarını tamamen sıvılaştırmış ardından burada, karnındaki kesikten dışarı çıkmış.
O que quer que fosse liquefez por completo os seus orgãos, que depois lhe foram sugados por esta incisão no abdómen.
Daha sıvılaşmasını beklemeden yutmuştun.
Ateaste fogo em ti mesma, a cheirar coca.
Microsoft'un yörüngeye çıkmasını mümkün kılan IBM adlı bir Saturn V roketiydi.
A órbita da Microsoft foi possível graças ao propulsor Saturn V chamado IBM.
Senin çevrende V, ısrarcı arkadaşın ve biz varız. - Gayet yeterli.
Tens a gente, a V, e a tua amiga Jasmine, parece ser suficiente.
V, orada olmalıydın.
V, tinhas de estar lá.
Subaraknoid aralıkta oluşan şişkinlik serebrospinal sıvı akışını tıkıyor olabilir.
Ela formou-se no espaço sub-aracnóide. e bloqueia o fluxo do fluxo cérebro-espinhal.
Orada kapağın altından salgılana, bir çeşit vücut sıvısı olan nektar.. ... ve küçük ağaç faresini kendine çekiyor.
Ele excreta uma espécie de néctar na parte inferior da tampa que atrai pequenos musaranhos.
İşte tam o anda arka kapıdan sıvışacaksın ve ben de seni orada bekliyor olacağım.
Então, sais pela porta das traseiras. Vou estar lá à tua espera.
Max V.'nin suçlu olduğunu düşünüyorsanız, şimdi ayağa kalkın.
Se pensam que o Max V é um criminoso, levantem-se agora.
Bununla mı kıvıracaksın?
Acredita nisso?
Devil, bu işi kıvırabileceğini nereden çıkardın?
Devil, o que te fez pensar que conseguias fazer isto?
Çapraz dikişi kıvıracağını söylemiştim sana.
Eu disse-te que apanhavas o jeito do ponto cruz.
Dalağın olmadan da yaşabilirsin tabi eğer dalağını sıvısı kanına karışmadan alabilirlerse.
Pode viver sem o baço desde que o removam antes de ficar séptico.
- Aptalı oynama. Onun Pan Am V.P sinin metresiyle olan kaçamağını ortaya çıkarıp işini kurtardın.
Salvaste o teu emprego expondo o caso dele com uma certa amante do VP da Pan Am.
Cherbourg'a, belli yetenekleri olan bir komutan atayın. Düşmana kırsaldaki misillememizin ne kadar yıkıcı olduğunu gösterin.
Nomear um comandante altamente qualificado Cherbourg... e deixar os marechais de campo ver o efeito das nossas armas V-1.
- Kabullenilebilir. K-a-b-u-l-l-e-n-i-l-e-b-i-l-i-r.
A-C-E-I-T-Á-V-E-L.
- İkiniz de cıvık cıvık olmak için fazla tatlısınız.
Vocês são demasiado fofos para serem cola.
V bağımlılarının da anası babası vardır. Onlar da adaletin yerini bulmasını senin benim kadar hak ediyorlar.
Os viciados em V também têm pais, e merecem a mesma justiça que eu... ou que tu.
Ben de ninemle birlikte kalıyorum. Alkoliğim, V bağımlılığımı arkamda bırakmaya çalışıyorum. Ve Renard Parish Şerif Departmanı'nın alay konusuyum.
Bem, eu vivo com a minha avó... sou alcoólico, um viciado em "V" em recuperação... e a piada do Departamento do Xerife de Renard Parish.
"P" değil o. "Yaşasın" ın "Y" si. "Yaşasın Zola!"
É um "V" de "Viva". "Viva, Zola."
Şu telefon numaralarının olduğu liste sende dursun... ikram firması, dekoratörler, rahip v.s. Hani sen Pune'yi ararken "020" kodunu giriyorsun ya burada da "212" girmen gerekiyor
Guarda esta lista de números de telefone contigo... fornecedores, decoradores, padres, etc... e tal como tu discas o indicativo'020'em Pune vais precisar de discar o indicativo'212'aqui
Ama... akciğerlerindeki basıncın nedeni o sıvı değil mi?
Mas... é isto que está a pressionar os pulmões, certo?
Demek istediğim nefes alamamasının nedeni o sıvı 1 litre su herhangi bir değişiklik sağlamayacaktır
É por causa do fluido que ela não pode respirar. Um litro de fluido não vai fazer diferença.
Sıvıyı alsak da superior vena cavasını tıkayan tümör hala orada olacak
E ainda vai ter um tumor gigante a bloquear a veia cava superior.
V'nin vücuttan ter ile atılmasını sağlar.
Faz o V sair do corpo, normalmente através do suor.
- Devil, bu işi kıvırabileceğini nereden çıkardın? Justified'da daha önce...
Em episódios anteriores...
Oraya beni sıvıştıramaz mısın?
Não consegues meter-me ali dentro?
- Ya alanlar F.A.R.K ya da V.E.I.N ise?
- E se fossem as FARC ou o V.E.L.N.?
Bu doğru olsaydı anlaşmadan sıvışmaya çalışmazdın.
Bem, se fosse verdade não tinha mudado o acordo, sem te aperceberes.
- Cook, biz gelmeden ortalıktan sıvıştığını söyledi.
O Cook disse-me que saíste imediatamente antes de aparecermos.
Kafamda küçük gezegenlerin vısıltamasını mı sağlıyacak?
Ficou cansada de ter aviõezinhos a voar à volta da cabeça dela?
Devrilen bir beherglas ya da aniden çıkan bir kıvılcım, meslek hayatınızdan fazlasını alıp götürebilir.
Quando se soltam faíscas ou se deixa um recipiente cair. Isso acaba com mais do que apenas a tua carreira.
İyi kıvırdın, çiftlik çocuğu.
Essa é suave, rapaz de quinta.
Kistin duvarını açacağız, böylece serbest akış sağlanacak ve artık sıvı toplanmayacak.
Abrimos a parede do cisto para que drene livremente e o fluido não se acumule.
- Vay anasını. - Kanepede bulduğumuz vajinal sıvılara bakarsak çok meşgul bir adam.
De acordo com as amostras do sofá,
Yatak odamızın penceresinden sıvışıp, çatıya çıkıp yıldızlara bakardık, hatırlıyor musun?
Lembra de quando escapávamos pela janela do quarto e deitávamos no telhado para ver as estrelas?
Çünkü sıvı çıkışının yeterli olduğundan ve bölgenin kapatıldığından emin olurum.
Eu iria certificar-me de que a área estava drenada e fechada.
Turistlerin ıvır zıvırını K-2'ye çıkaran çocuklarla ilgili bir projeyi tamamlamam gerekiyordu.
Eu tive de terminar um projeto sobre os tipos que carregam as coisas dos turistas no K2.
Hava yolunu kontrol edip D-5 NS sıvılarıyla sıvı resusitasyonuna başladınız.
Verificou as vias respiratórias e iniciou a reanimação com fluidos com D5NS.
Sıvışacağını sandı.
Não queria devolver.
Ve arkada da abur cubur ve ıvır zıvırlar için ya da diğer yarışmacıların tekerlerine atmak için raptiye koyacağın sepetin var.
E tem um cesta atrás para lanches e artefatos, para jogar debaixo do carro dos outros.
Dandik bir motelde güzel giyimli, çekici bir kadın ve olay yerinden sıvışan bir adam.
Uma mulher bem vestida, atraente, num hotel barato e um homem que deixa o local do crime...
Yaptığın ilk iş de cinayet mahallinden sıvışmak oldu.
E o seu primeiro instinto foi fugir do local do crime?
Padraic, sıvı altın...
Padraic, ouro líquido.
V.I.P. Satışlarının yeni müdürüyüm.
Sou a nova diretora de vendas VIP.