Weldon tradutor Português
94 parallel translation
Weldon'dayım.
Estou no Weldon.
Weldon Parish hakkında ne düşünüyorsun?
O que você acha de Weldon Parish?
Weldon Parish.. 1980'lerin ortalarında Amerika'dan ayrıldı.
Weldon Parish.. Ele foi embora dos EUA nos anos 80,
Weldon Parish'le anlaşma yapabiliriz.
Nós podemos escolher Weldon Parish.
Ayrıca inanın kimse Weldon Parish'in yeni bir eserini görmeyi benden çok isteyemez, ancak bu olacak bir şey değil.
Ninguém mais do que eu gostaria de ver um romance de Weldon Parish, Mas isso não será possível.
Neyse, bu şehirde yaşayan Weldon Parish'i arıyorum, onu tanıyor olabilir misiniz?
De qualquer forma, estou na cidade procurando por Weldom Parish, você não o conhece, conhece?
Weldon Parish?
Weldon Parish?
Affedersiniz, Weldon Parish'i nasıl bulabileceğimi iliyor musunuz?
Com licença, vocês sabem aonde posso achar Waldon Parish?
Siz Weldon Parish misiniz?
Você é Weldon Parish?
Weldon Parish'in "The Shadow Dancer" i.
"The Shadow Dancer", de Weldon Parish.
Düşünmüştüm ki, şayet büyük'Weldon Parish'le konuşabilirsem... bana nasıl daha iyi bir yazar olunacağını öğretebilirdin.
Eu achei que seu conhecesse o grande'Weldon Parish' Talvez você pudesse me ensinar a ser um escritor melhor
İşler nasıl gidiyor Weldon?
Aí está o grande comerciante Weldon.
Weldon, lütfen, yapma! - Weldon!
Weldon, por favor, não!
Sen, büyük Weldon Parish'i görüyorsun.
Você vê o grande Weldon Parish.
Weldon, bu arabamın tamir faturası.
Weldon, essa á a conta do conserto do meu carro.
Yapamam, Weldon'la gidiyorum.
Eu não posso, eu vou com o Weldon.
Bu aralar bir gün, damarıma çok kötü basacaksın Weldon!
Um dia você vai me epurrar pra longe, Weldon.
Herkesin bir fiyatı vardır Weldon.
Todo mundo tem o seu preço Weldon.
Weldon sana saat 5'te onun evinde olmanı söylememi istedi.
Weldon me falou pra te dizer que é pra você ir embora daqui.
Weldon, geçen gün günbatımını tasvir ettiğinde,
Weldon, no outro dia, quando você descreveu o pôr-do-sol,
Weldon hakkında konuşmak istiyorsun, değil mi?
Você quer falar sobre o Weldon, não é?
Pekala, ama Weldon'u tekrar yazmaya ikna etmek için ne yapmalıyım?
Certo, mas o que isso tem a ver com o fato do Weldon escrever?
Anladım, Weldon uçmaktan korkan kuş.
Eu entendo, Weldon é o pássaro e ele tem medo de voar.
Hayır, Jeremy. Weldon kuş ve sen de rüzgarsın.
Weldon é o pássaro e você é o vento.
Bunu yapmaya hakkın yok, Weldon.
Você não tinha o direito de fazer isso, Weldon.
Teşekkürler, Weldon.
Obrigado, Weldon.
Ee, Weldon?
E ai, Weldon?
Weldon, gece uzun olacak. Neden otelde kalmıyorsunuz?
Weldon, vai ser uma noite longa, por que você não fica no hotel?
Bu çok güzel Weldon. Kızın harika bir kız.
É uma otima garota Weldon.
Ben de kendi köyümü istiyorum Weldon.
Eu quero a minha própria vila, Weldon.
Yazmak istediğini biliyorum, Weldon.
Eu sei que você quer escrever, Weldon.
Weldon, gözümün içine bak ve yazmak istemediğini söyle.
Weldon, me olhe nos olhos e me diga que você não quer escrever.
- Tabii. - Ve bunu herkes biliyor, Weldon.
- E todo mundo sabe, Weldon.
Dünyanın yeniden dönmesi, Weldon Parish'in yeni romanına mı bağlı?
O mundo vai parar de girar se não tiver outro romance de Weldon Parish?
Ve sen bir yazarsın, Weldon.
Você é um escritor, Weldon.
Yazmak istemediğini söylüyorsun Weldon.
Você diz que não quer escrever, Weldon.
Sana inanmıyorum, Weldon
Eu não acredito em você, Weldon
Weldon, sen yazmaktan korkmuyorsun. Başarısız olmaktan korkuyorsun.
Weldon, você não tem medo de escrever.
Weldon'u gitmek istemediği bir yere sürükledim.
Eu forcei o Weldon a ir por uma estrada que ele nao queria ir.
Şunu hiç düşündün mü... belki de büyük Weldon Parish'in gerçekten söyleyecek bir şeyi kalmamıştır?
Você já parou pra pensar que talvez o grande Weldon Parish não tem mais nada pra dizer?
Ben Weldon Parish'ten sorumlu değilim!
Eu não sou responsável por Weldon Parish!
Buraya yerleşme riskini söze alamam Weldon.
Eu não posso me arriscar e mudar pra cá, Weldon.
- Ben Yargıç Gloria Weldon.
Sou a juíza Gloria Weldon. O Mr.
Bak, daha önce pek çok davana Yargıç Weldon baktı.
- Já teve casos com a juíza Weldon.
Hatta onun baktığı pek çok davayı kazandın. Parlak sicilini buna borçlusun.
De facto, ganhou muitos casos com a juíza Weldon enquanto recolhia louros.
Yargıç Gloria Weldon.
A Juíza Gloria Weldon.
Doktor Welton da böyle düşünmüyor.
Nem ao Dr. Weldon.
Merchant'ın, Andre Benson'a sigara verdiği görüntüyü Weldon'a izlettiğimde : "Bu görüntüler olay yeri fotoğrafları çekildikten 3 gün sonra çekildiyse bu nasıl mümkün olabilir?" demişti.
Quando mostrei a cassete ao Weldon do Merchant a dar aquele cigarro ao Andre Benson, ele disse, "Como é que isso pode significar alguma coisa se que isso foi gravado 3 dias depois das fotos ao local do crime serem tiradas?"
Michael Weldon ve ben patronlarla, neler olup bittiğine göz yuman,.. ... ustabaşılarına ve bizimle konuşan sanayinin halkla ilişkiler insanlarına kulaklarını tıkayan patronlarla konuştuk.
Conversei com os chefes, supervisão de todas as com os supervisores'e as pessoas de relações públicas.
Weldon!
Weldon!
... Yargıç Weldon.
A juíza Weldon.