Weston tradutor Português
763 parallel translation
- Bayan Weston...
Menina Western.
Adım Weston, tiyatro temsilcisi.
- Quem é você? Chamo-me Weston, sou agente teatral.
Weston, tiyatro temsilcisi.
Este é o capitão. O sr. Weston, o agente teatral.
Weston, kızdan ne haber?
Bem, Weston, e a rapariga?
Birileri, işe almaya çalıştığım her kıza engel oluyor. Kasabadaki bütün ajanslar kapılarını kapattı bana. Tek sen varsın.
Escute, Weston, alguém interferiu em todas as que eu quis contratar e agora todos os agente da cidade me fecharam as portas, menos você.
Annemin yakınında yaşadığı Weston Kampı'na transfer oldum.
Fui transferido para Camp Weston, perto da minha mäe.
Pekala. Weston Kampı'na gideceksin.
Apresente-se em Camp Weston.
Weston Kampı'na gidiyoruz.
Vamos para Camp Weston.
- Weston Kampı kaç saatlik yol?
- Quanto leva até Camp Weston?
Weston Kampı yakınında bulunduklarını dedin sandım, özellikle salıları.
Achei que disse que devia haver perto de Camp Weston, sobretudo às terças-feiras.
Eğer kaçsaydı, hoşça kal Weston Kampı.
Se fugisse, adeus, Camp Weston.
Bayan Weston söyledi.
A Sra. Weston me deu a notícia.
- Weston.
- Weston.
Harry Weston.
Harry Weston.
Yerliler, Weston.
Os Índios, Weston.
Batı türüne mi?
Da espécie do Weston?
Sen olmasaydın, şimdi kulübemde yatağıma yatmış uyuyordum.
Se não fosse o Weston, estaria a dormir na minha cabana.
Altın madenimi Weston adında adi bir kumarbaza kaptırdığım yerde.
No sítio onde deixei uma concessão de ouro a um batoteiro chamado Weston.
Sen mi Weston'u ektin?
Deixou o Weston?
Weston'ı, Colby'i ve hepsini başıma bela etmiş olabilirsin.
Fez do Weston um ladrão, do Colby um porco e de ti uma tonta.
- Weston'mı kastediyorsun?
- Referes-te ao Weston?
Peki, Weston gibi bir adam uygun mu?
Bom, o que é um homem como o Weston?
Weston denen adamın.
Um tipo chamado Weston.
Weston'ı ara. 0-219.
Contacte Weston 0-219.
Weston.
Weston.
Theo Weston'ı tanıyorsun.
Já conhece o Theo Weston...
Cesaretini kırma Weston.
Weston.
Weston'ınsa hiç umurunda değiller. Bu da yanlış.
e isso não é bom.
Peki ya Bay Weston, efendim?
Professor?
Öğretmeniniz, Bay Weston değil.
Sr. Weston não é vosso professor.
Ne var Weston?
Weston?
- Ne beklenir ki? - Hala şikayet mi?
Weston?
Aman Tanrım, bu Weston!
é o Weston!
Sağolun Bay Weston, eminim öyledir.
Sr. Weston.
- Reverend Weston?
- Reverendo Weston?
Suzanne Weston.
É a Suzanne Weston.
Merhaba, Bayan Weston siz misiniz?
É a senhora Miss Weston?
Peki ya şu, Suzanne Weston?
E sobre esta Suzanne Weston?
Karşı dava olmadan olmaz, bayan Weston.
Não sem eu processar-lhe primeiro Miss Weston.
Suzanne Weston hariç.
Com excepção da Suzanne Weston.
Suzanne Weston.
Suzanne Weston.
Severdi o silahı. Smith-Wesson 38'lik bir toplu tabanca.
Ela tinha uma arma, um revólver Smith Weston. 38.
Bristol'dan sonra tren, Weston'da duruyor. Ondan sonra da Taunton'da.
Depois de Bristol, o comboio pára em Weston e só volta a parar em Taunton.
Patologa göre en geç, tren Weston'dan ayrıldıktan hemen sonra öldürülmüş. Ama muhtemelen öncesinde.
Segundo o patologista, ela foi assassinada pouco depois do comboio ter deixado Weston, ou mesmo até antes.
- Weston'a varmadan önce de olabilir miymiş?
- Antes de chegar a Weston?
Weston istasyonu.
Estacão de Weston.
Gerçekten de Weston'da trenden inip gazetenin son baskısını almak istediğini söyleyerek oldukça gürültü kopardı.
Aliás, em Weston ela saiu do comboio, onde fez um grande alarido por causa de um jornal.
Bir dakika. Patologa göre tren Weston'a gelmeden önce ölmüştü. - Hatta Bristol'a gelmeden önce de olabilirmiş.
Mas o patologista disse que ela já estava morta antes do comboio chegar a Weston e talvez antes de chegar a Bristol.
Weston, tamda seni aramak için kıyıya çıkıyordum.
Weston, ia agora mesmo chamá-lo a terra.
Şimdi, bana bak, Weston.
Tem de ser.
- Bulmak zorundayım, Weston.
- Tenho de arranjá-la, Weston.