Wikileaks tradutor Português
208 parallel translation
Damlayan küçük bir musluk gibi sonunda WikiLeaks'e dönüşür.
Isto pode fazer o WikiLeaks parecer uma minúscula goteira.
Wikileaks için hiçbir tehlike olmayacak.
Sem ameaças que possam ser divulgadas no wikileaks.
Hayır, daha çok Wikileaks adındaki kirli işlerin bir çıktısı.
Não, é como um laser mau em vez de uma enorme nuvem de gás de dor, que é o Wikileaks.
- WikiLeaks yanında oyuncak kalır.
Faz o WikiLeaks parecer coisa de criança.
Bu olay WikiLeaks değil ki.
Isto não é o WikiLeaks.
O bir hacker, Tamam, Lulzsec gibi, Anonymous gibi Wikileaks gibi, Westbro'yu trollemek gibi -
Tipo o GoatSec, tipo o Anonymous, tipo o WikiLeaks...
Burası mükemmel olmayabilir ama doğaya yakın eğer bir şikâyetin varsa Wikileaks'de şu tarafta.
Aqui não é perfeito, mas está junto da natureza Se quiser dar uma machadada a WikiLeaks fica logo ali.
10.000 kızgın insan hükümete, onların kurallarını, onların fikirlerini, PayPal'a bakış açılarını, WikiLeaks'e bakış açılarını,
10 mil pessoas irritadas provaram ao governo, que os seus regulamentos, as suas ideias, a sua visão do PayPal, a sua visão do WikiLeaks, a sua visão da Guerra do Afeganistão,
WikiLeaks hacker ahlakının bir örneği.
wikileaks é uma instância do carácter hacker.
WikiLeaks kocaman bir diplomatik belgeler hazinesini serbest bıraktı.
O WikiLeaks descarregou uma vasta gama de cartas diplomáticas.
The WikiLeaks websitesi bugün 400.000'e yakın Irak Savaşıyla ilgili Amerikan gizli dosyasını yayınladı. Bu tarihte yapılan en büyük gizli dosya sızıntısıydı.
O WikiLeaks libertou aproximadamente 400 mil documentos secretos sobre a guerra do Iraque, é o maior descarregamento classificado na história dos EUA.
Ateşin körüklendiği bir an vardı. PayPal, Mastercard ve Amazon, WikiLeaks için hizmetleri kapatmıştı.
Houve um momento em particular, que realmente pegou fogo, e isso foi quando o PayPal, Mastercard e a Amazon, cortaram os serviços para o WikiLeaks.
Birden bire, hiçbir şekilde WikiLeaks'e bağış yapılamıyordu.
de uma hora para outra, não permite fazer qualquer doação para o WikiLeaks.
Ama WikiLeaks'e, hayır!
Mas não para o WikiLeaks.
the KKK, the Westboro Baptist Kilisesi'ne PayPal ve Mastercard'ınızla para yatırabilirsiniz. Ama WikiLeaks'e hiç para veremezsiniz.
Tu podes financiar a KKK, podes doar para a Igreja Batista de Westboro, com o teu paypal e o teu maldito Mastercard, mas não podes dar nenhum dinheiro ao WikiLeaks, e julgo que o WikiLeaks está a fazer algo de bom.
Bu küçük banka mafyasıyla birlikte WikiLeaks'i bitirmek için yaptıkları tamamen ikiyüzlülük.
É hipócrita eles apanharem o seu pequeno banquinho mafioso e prejudicar o WikiLeaks.
Bence bu öfkenin nedeni WikiLeaks'in hükümetin halka söylediğin yalanları ortaya çıkarmasıydı. Ve şimdi hükümet umutsuzca bu yalanların açığa çıkmadıklarından emin olmaya çalışıyor.
Era um sentimento de que o WikiLeaks estava expondo mentiras que o governo costumava contar às pessoas e agora o governo estava desesperadamente a tentar que essas mentiras não fossem expostas.
Kısa zaman sonra 2 Ocak'tı sanırım. WikiLeaks Tunus'ta engellendi. Ve Anonymous buna yöneldi.
Logo após 2 de janeiro, o WikiLeaks foi bloqueado na Tunísia E o Anonymous envolveu-se.
Tunuslu Anonlar için bunun üzerine gittik. Ve bunu çıkartmalarına yardım ettik. Sonra bu WikiLeaks'e gitti.
Entramos nisso, na defesa dos Tunisinos, ajudámos a extraírem os arquivos e mandamos para o WikiLeaks.
anti-WikiLeaks sitelerini hedef alan aynı hacker grubu şimdi de dikkatlerini Mısır'a çevirdiler.
O mesmo grupo de Hackers que atacaram sites anti-WikiLeaks, agora viraram atenções para o Egito.
Özel provekatör ajanlar gibi davranıyorlardı. WikiLeaks'i kötülemeye çalışacaklardı.
Agiriam como agentes provocadores para desacreditar o WikiLeaks.
HBGary WikiLeaks'e sahte dosyalar teklif ediyordu, daha sonra bunların sahte olduğu ortaya çıktı, tavşan dışarı çıkmıştı, ve bu WikiLeaks'i kötüleyebilirdi.
HBGary propôs enviar falsos documentos ao WikiLeaks, depois, quando descobrissem que eram falsos, acabariam com tudo e desacreditariam o WikiLeaks.
İlk olarak, bu kimseyi şarşırtmaz ama, WikiLeaks'ten pek haz etmiyorum.
Antes de tudo, acho que não seja surpresa que não gosto do WikiLeaks.
Ve teklif, Bank of America'yı ve WikiLeaks sorununu içeriyordu. WikiLeaks ve destekçilerine karşı onları bir geçirken bilgi savaşı gerektiğine karar verdiler, onları Wikileaks'te saptamak için.
E a proposta envolvia, tanto para o problema do B.o.A. e para o WikiLeaks, eles implicariam informações de guerra, no WikiLeaks e seus apoiantes, querendo censura-los no WikiLeaks.
Ayrıca WikiLeaks'in altyapısına karşı, dosyalara ulaşmak için siber saldırılar başlatmak istediniz.
Também queríamos lançar ciberataques a infraestrutura do WikiLeaks, para conseguir informações.
Ayrıca, Salon muhabiri Glenn Greenwald'ı hedef alan, bir savaşta açmak istediler, Oda açık sözlü, hükümeti eleştiren ve WikiLeaks destekçisiydi.
Eles também estavam a observar Glenn Greenwald, que é um repórter do Salon, que é um critico de governo e apoiante do WikiLeaks.
Eğer birisi, onlardan çalınmış bilgiye sahipse, WikiLeaks bu soygunu desteklesin, desteklemesin veya bunu kucaklarına bıraksın, yinede bilgiyi yayma ile tehdit ediyorlardı, farklı özel bir organizayonun bilgisini.
Se alguém tem informações que foram roubadas, o WikiLeaks tendo encorajado ou não, isso foi colocado à sua mercê, ainda assim, eles estavam a ameaçar libertar informações, que são propriedade privada de outra empresa.
PBS Frontline, bir belgesel yayınladı, çoğunlukla Bradley Manning'e yoğunlaşmıştı, sözde WikiLeaks sızdırıcısı.
O Frontline da PBS, dirigiu um documentário centrado em Bradley Manning, que alegavam ter entregado informações ao WikiLeaks.
Paypal'ın WikiLeaks'e ödemeleri kapatmasından sonra, Paypal'a saldıran şüheliler tutuklandı.
As pessoas presas ontem, são acusadas de atacar o site do PayPal, apos eles interromperem o suporte ao WikiLeaks.
Wikileaks çağında, kaybetmeyi sevmem.
Na era do Wikileaks, não gosto de ter algo pendente.
WikiLeaks'i daha az umursayamazdım herhalde.
Não podia estar menos interessado na WikiLeaks.
- WikiLeaks belgelerini okudun mu ki?
- Pesquisaste na WikiLeaks?
Sızan WikiLeaks belgelerine göre dışişleri bakanlığınız. - WikiLeaks.
O vosso Departamento de Estado, em e-mails divulgados pela WikiLeaks.
- Ordu da iyi değil mi?
- A WikiLeaks. - O Exército não é o bom da fita?
Nate, buraya barışmaya geldim, Chuck'la sırları ortaya çıkarmanızı izlemeye değil.
Nate, eu vim para te beijar, não para ver os dois a brincarem de WikiLeaks.
- Efendim, WikiLeaks dökümanlarından bir kelime uyarısı geldi.
Há um aviso sobre um documento da WikiLeaks.
Elimizdeki tek şey bu internetteki WikiLeaks sayfası.
A única coisa que temos é esta página da WikiLeaks.
WikiLeaks'e o şeyi sen koydun.
Foi você que colocou o documento no WikiLeaks.
Sırları sızdırmak için bir makine yaptı ve ona "WikiLeaks" adını verdi.
Ele construiu uma máquina para revelar segredos e chamou-lhe "WikiLeaks".
WikiLeaks sırları ele geçirince bunları sunucular, alan adları ve ağlar vasıtasıyla yayıyordu. Bu yollar o kadar çok sayıdaydı ki, bilgi ortadan kaldırılamıyordu.
Depois de o WikiLeaks ter os segredos, publicava-os em servidores, nomes de domínio e redes tão numerosos que nunca seria possível eliminar a informação.
Burası WikiLeaks, hakikati yaymanıza yardım ediyoruz.
Isto é o WikiLeaks, ajudamo-lo a revelar a verdade.
WikiLeaks dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatı olabilir, kamuya ait bir istihbarat teşkilatı.
O WikiLeaks poderá tornar-se a mais poderosa agência de informação na Terra, uma agência de informação do povo. A ideia dele é :
WikiLeaks manşetlere çıkmadan önce de küçük çaplı başarılar elde edilmişti.
Antes de o WikiLeaks ser tema de notícia, houve alguns êxitos menores.
2009 Temmuz ayında WikiLeaks ülkenin iflas eden en büyük bankası Kaupthing'e ait gizli bir dahili memoyu yayımlayarak kitlenin öfkesini körükledi.
Em julho de 2009, o WikiLeaks alimentou uma ira popular crescente, ao publicar um memorando interno confidencial do Kaupthing, o maior banco falido do país.
Özel ve Gizli WikiLeaks, Kaupthing'in kredi defterini ele geçirmişti. Defter, birçok İzlanda bankasında olan şeyi gözler önüne seriyordu.
O WikiLeaks obtivera a carteira de empréstimos do Kaupthing, que mostrava o que se passava em muitos bancos islandeses.
Alman enformasyon teknisyeni Daniel Domscheit-Berg WikiLeaks'in ikinci tam zamanlı üyesi oldu.
Um técnico informático alemão, Daniel Domscheit-Berg, tornou-se o segundo membro a tempo inteiro do WikiLeaks.
Beklediğiniz hacker tiplemesine hiç uymuyordu, tamamen farklı görünüyordu, tamamen farklı konularla ilgileniyordu. Daniel Domscheit-Berg Eski WikiLeaks Sözcüsü
Ele não era o hacker típico que poderíamos esperar, tinha um aspeto diferente, interessava-se por tópicos totalmente diferentes.
Kaupthing kredi defteri ile WikiLeaks.org penceresi açılıyor ve herkes lnternet'e bağlanıp sayfayı inceliyor.
E lá aparece WikiLeaks.org, com a carteira de empréstimos do Kaupthing ao centro, e todos podem ir lá ver.
WikiLeaks'tekiler bununla epey destek topladılar.
O pessoal do WikiLeaks merece imenso respeito por isso.
O yıl daha sonra İzlandalı genç siber-eylemcilerden oluşan bir grup WikiLeaks organizasyonunun temsilcilerini Reykjavik'te bir konferansa çağırdılar.
Mais tarde, nesse ano, um grupo de jovens ciberativistas da Islândia convidou representantes da organização WikiLeaks para discursar numa conferência em Reiquiavique.
WikiLeaks :
wikileaks :