Wilderness tradutor Português
45 parallel translation
Wilderness Kızları.
Escoteiras das Selvas.
Wilderness Kızları.
Escoteiras das selvas.
Wilderness Kızları, ha?
Miúdas selvagens, eh?
Wilderness Kızları Kurabiyeleri.
Biscoitos das Escoteiras.
Wilderness Kızları Kurabiyeleri kokainle birleştirilmişti!
Os biscoitos estavam cheios de cocaína.
Narco kendinden geçmiş psikopatlarından bir tanesini..... Wilderness Kızları Kurabiyelerine bakmaya gönderiyor.
O Narcóticos mandou um dos seus psicopatas para analisar os biscoitos.
İki adam öldürme olayının soruşturması devam ederken..... Wilderness Kızları Kurabiye kutuları bulduk.
Ao investigar dois homicídios, encontramos caixas dos seus biscoitos.
Ama Wilderness Kızlarından..... bir şekilde şüphe duyamazsınız?
Mas certamente que não podem suspeitar que nós sejámos responsáveis por isso.
- Wilderness Kızları'nı siz mi yönetiyorsunuz?
Gere as Escoteiras?
Amerikan Wilderness Kızlarını kokain satmak için kullanıyor.
Ele usa as Escoteiras da América para vender a cocaína.
Herkes bir Wilderness Kızı kurabiyesine güvenir!
Toda a gente confia nas Escoteiras.
Yarın gece, Wilderness Kızları Kurabiyeleri..... fabrikasında büyük bir uyuşturucu ticareti olacak.
- Mais? Amanhã à meia-noite vão fazer uma transacção na fábrica.
Wilderness Kızı gibi giyinmiş Alman aksanlı..... bir adamdan mı bahsediyorsunuz.
Disseste-me que um gajo vestido de escoteira com sotaque alemão...
Önce benim sevecenliğimi kullandın,..... sonra Wilderness Kızları'na uyuşturucu satmak için kullandın.
Primeiro, usaste os meus afectos depois usaste-me para vender drogas através das escoteiras.
- Lauretian Vahşi Alanı'na.
- Para o Laurentian Wilderness.
Bunu söyleyen Wilderness saldırısındaki hiddetiyle meşhur Yüzbaşı Benjamin Martin mi?
Isto do Cap. Benjamin Martin cuja ira foi famosa durante a campanha Wilderness?
Wilderness Kalesi'nde ne oldu?
Que aconteceu em Forte Wilderness?
Wilderness Kalesi kahramanı.
O herói de Fort Wilderness.
Wilderness'da yurttaşlarıma ne yaptığını biliyorum.
Sei o que você fez aos meus compatriotas em Fort Wilderness.
Wilderness Kalesi'nde olanlar için sana hep içki ısmarlarlar.
Pagam-lhe bebidas pelo que aconteceu em Fort Wilderness.
Fransızlar'a Wilderness'da yetiştik.
Apanhámo-los em Fort Wilderness.
- Yaban hayatı kanalında?
- No Wilderness Channel?
"Wilderness'tan geldim," bir yaratık formundan yoksun olarak.
"Venho de um mundo selvagem", diz a criatura sem forma
Wilderness Locasına hoş geldiniz.
Bem-vindas a Wilderness Lodge.
Garip vahşilikler adında bir vahşi yaşam programıymış.
Era um programa de vida selvagem chamado Strange Wilderness ( Selva Estranha ).
Yayına giriyoruz. Strange Wilderness, bölüm 21, "Ayı Zerafeti".
Estamos prontos Strange Wilderness, episódio 21, "A beleza dos ursos".
Strange Wilderness'in reytingleri son iki senedir önemli şekilde düşüyor.
As audiências do Strange Wilderness têm vindo a baixar consideravelmente nos últimos três anos.
Az önce Strange Wilderness'i kurtardın Bill.
Acabaste de salvar o "Strange Wilderness", Bill
Çoğumuz azotu tutmamız gerektiğini düşünüyor... ve satıp böylece yolculuğu finanse eder ve Strange Wilderness'ı kurtarırız.
Então a maioria acha que devemos ficar com o óxido nitroso, vendê-lo para financiar a nossa viagem, e salvar o "Strange Wilderness".
Strange Wilderness?
Strange WiIderness?
Hepinizin anlamasını istiyorum Coconga Wilderness'e girdiğimiz zaman, ölümün pantolon değiştirir gibi çok normal bir şey olduğu karanlık ve kötü bir yere girmiş olacağız.
Quero que vocês percebam que quando estivermos a ir para a Selva da Coconga, vamos entrar num local mau, escuro onde a morte é tão habitual como trocar de calças.
Merhaba, ben Peter Gaulke, ve bu da Strange Wilderness.
Olá. Sou Peter Gaulke e este é o "Strange WiIderness".
Merhaba, ben Peter Gaulke ve bu Strange Wilderness.
Olá, sou Peter Gaulke e este é o "Strange Wilderness".
O görüşmede bulunan parlamenter Julian Dixon'ın ani bir kalp krizi geçirmesi, beni haber bültenimin ilk sayısını yazmaya itti
O congressista Julian Dixon, que esteve presente nessa reunião, sofreu um ataque cardíaco repentino. O que levou à publicação do primeiro número do meu folheto informativo em Maio de 1988, o "From The Wilderness".
Bunu 68 kişiye postaladım. Ve bundan sonraki 8buçuk yıIda, Vahşi Doğadan, 60 kongre üyesinin ve dünyanın değişik yerlerindeki üniversite profesörlerinin ve hükümet yetkililierinin abonelikleriyle hızla büyüdü.
Enviei-as por e-mail para 68 nomes e nos 8 anos e meio seguintes o "From The Wilderness" cresceu até ter... 60 membros do Congresso como assinantes, professores universitários de todo o mundo, representantes governamentais.
* Kurtuldum bu boş hayattan *
I made it through the wilderness
Bir televizyon programı.
É um programa do canal Wilderness.
Wilderness Network'te bir programı vardı : Görmek İnanmaktır.
Tinha um programa no Canal Wilderness : "Ver para Crer".
Asıl sorun, Lee'nin Terry'yi Wilderness Network'ten şutlamış olması.
A questão é : Lee afastou o Terry do Canal Wilderness.
Wilderness Channel'da insanları eğitmeye çalışıyordunuz.
E tinha um fórum no Canal Wilderness para educar as pessoas.
Ben dokuz dakika Tanrı kaybetti savaşa vahşi.
Perdi Deus depois de 9 minutos na Batalha de Wilderness.
Sanırım Martin'i nasıl kaçırdıklarını biliyoruz.
- Wilderness of Mirrors -... MysticSubs... Talvez saibamos como raptaram o Martin.
Wilderness Oteli'nin altında değerli taşlar arıyormuşsunuz.
Em busca de pedras preciosas sob a Casa Wilderness.
Wilderness Muharebesi.
A Batalha de Wilderness.
Canadian Parks ve Wilderness ile ilgilidir.
Um aspeto interessante do acordo, é que com a Greenpeace, a David Suzuki, a Forest Ethics e os Parques Florestais Canadianos do nosso lado, se alguém vier ameaçar-nos, o acordo exige que estas organizações nos ajudem a repelir o ataque,