Yaglı tradutor Português
1,549 parallel translation
- Toksik çevre, ufak yağlı yemeğe uygun.
O ambiente tóxico é o constante acesso a alimentos baratos e carregados de gordura.
- Kara ciğer hastalığının sebebi... yağlı bir karaciğer.
E a causa mais provável da sua doença de fígado é a esteatose.
- Aynı anda... - Bugüne kadarki en yağlı sandviçlerini satışa sundular. - Mc Girddles.
Ao mesmo tempo, no entanto, também planearam uma das suas sanduíches mais gordas até à data - - o McGriddle, uma criação envolvida em panquecas que conquistou o meu coração no Texas, mas que pode conter tanta gordura como um Big Mac,
Tam bir yağlı ibne.
Cabrão seboso, meu Deus.
Kaygan, yağlı, parlak ibne.
Só sebento, o cabrão brilhante, meu Deus.
Yağlı reçelli bir ekmek ister misin?
- Quer uma torrada? - Pode deixar.
Sana yağlı, reçelli bir ekmek hazırladım.
Fiz umas torradas.
Domuz yağlı patates ve sos.
Lard e batatas gratinadas, com creme.
Ama senin bekar ve yalnız yaşayan biri olduğunu söyler söylemez, tabanları yağlıyorlar.
Mas, quando eu lhes digo que estás solteiro... e tu ficas sozinho, então elas tiram imediatamente os seus calcanhares.
Şu an ona öyle yağlı şeyler yediremeyiz.
Não podemos dar-lhe agora algo tão oleoso.
Ellerim de çok yağlı!
Trabalho para o Sir Leonard Hutton, o grande jogador de cricket de Yorkshire...
Saçın yüzeyinde yağlı bir tabaka var.
Tem uma camada oleosa na superfície do cabelo.
Bence haftanın beş günü bir spor salonuna gidiyorsun, az karbonhidrat alıp, az yağlı yiyorsun, ve bunları yavaş yaval yakıyorsun, peki bu için, Nicky?
Acho que cinco dias por semana, no ginásio, baixos carbo-hidratos e gorduras, consumo lento, para quê, Nicky?
Veya nerede olacağını. Evinde mısır koçanı ve yağlı kâğıt buldum.
Encontrei cascas de milho e papel de pergaminho na casa dela.
Gem Saloon'u işleten şu yağlı saçlı lanet pislikten bahsediyorum!
O desgraçado de cabelo seboso que cuida do Saloon Gem!
Eski bir yağlı boya resim gibisin.
Parece um quadro a óleo antigo.
Bay Hook uluslararası bağlantıları olan biri, kısa bir zaman önce eline küçük bir yağlıboya geçirdi.
O Sr. Hook é um negociador de antiguidades internacional. Recentemente, ganhou posse de uma pintura a óleo.
Odalarımız az kaldı ve Hong Kong'dan gelecek iki tane yağlı müşterim var
Estava apenas a tentar ajudar. Tenho falta de suites e estão a vir duas "baleias" de Hong Kong.
Değmesin yağlı boya.
Com licença.
Evet. Zeytin yağlısından da aldım. Bana tozu ver yeter.
- Sim, comprei o que tinha azeite.
Yağlı Porto Rico kıçını kaldır da diğer taraftaki şefe yardım et.
Leva esse traseiro gordo para outro lado e vai ajudar o chefe. Garrity!
Buz dilden hep nefret ederdim. Bazen de dudakları yağlı olurdu.
E às vezes os lábios dele parecem tão gordurosos.
Bu yağlı yiyeceklerden öyle bunaldım ki.
Estou a ficar tão enjoada destas refeições horríveis.
Sadece chevroletin üzerinde bir kaç yağlı kadın.
É apenas um par de galdérias oleadas num Chevy.
Geniş, yağlı karaciğer.
Um fígado grande e gordo.
Çünkü onlar annene çok yağlı geliyor.
Porque a tua mãe achava que tinham muita gordura.
Yağlı kanatlı bir domuzu yakalamak gibi bir şey.
Era como tentar apanhar um porco sebento com asas.
Sadece az yağlı sütleri var. Bununla idare edebilir misin?
Só têm com baixas calorias.
Yağlı komisyonu bölüşürken o kadar azdık ki ön bahçeden içeri kendimizi zor attık.
Dividir aquela comissão choruda deixou-nos tão empolgados que mal conseguimos chegar à frente da casa.
Homer da az yağlı yiyecekler yemek zorunda kalacak.
E o Homer vai comer uma refeição sem gordura.
Deymesin yağlı boya.
Deixem passar!
Karşılama komitesi geldi, açılın! Deymesin yağlı boya!
Comité de boas-vindas a passar!
Deymesin yağlı boya.
Vou já.
Oturan Boğa, halkını av hayvanlarının bol olduğu Yağlı Çimen adlı nehrin kenarına götürdü.
Sitting Bull moveu a sua gente para as margens do rio chamado Greasy Grass, onde a caça era abundante.
Bunu yağlı boya yapman ne kadar sürer, Bernard?
- Quanto tempo demorarias a pintar? - Bem...
Baban hakkında öyle hikayeler anlatırım ki o yağlı saçların bile kıvrılır!
Sei anedotas do teu pai que te punham os cabelos em pé!
Kenarları az yağlı bifteğim.
Meu lindo filet mignon com uma gordurita à volta.
Kısırlaştırma da ağrı kesici veya anestezi olmadan yapılır ve kısırlaştırıldıklarında daha yağlı bir et oluşacağına inanılır.
A castração é também realizada sem analgésicos ou anestesia, e, supostamente, produzirá carne mais gorda.
Yaprakları alır, yağlı kağıda koyarsınız.
Poderiamos escrever coisas em um papel.
- Pirzola yağlıymış. - Fasulye soğuk.
- A costela está gordurosa.
Eminim burnunda kocaman yağlı bir ben vardır.
Aposto que tem um grande e gorda verruga no nariz.
- Küçük yağlı ayçöreği.
- Um croissant fofinho.
Şimdi sizin küçük yağlı...
Está aí contigo? Está aqui mesmo. Deixa-te de besteiras.
Şimdi sizin küçük yağlı götlerinizi ne yapayım?
Está no carro comigo, não minto. Então me deixa falar com o negro.
... yağlı domuz, hindi, tavuk oburu...
- Oleoso, come-galinhas,
Sonra da ben, her gün seni hindistan cevizi yağıyla yağlıycam, ayak parmaklarından başlayıp, ağır ağır yalayarak taa...
E depois o que eu vou fazer, é cobrir o teu corpo, de creme de coco todos os dias, e vou começar pelos teus mamilos, e vou lamber o creme lentamente todo o caminho até ao teu pequeno...
Elindeki sıcak ve yağlı torbalarla buraya gelip benimle alay ediyorsun.
Por que não vens...
Ama eğer yağlı boya resim gerçek olan ise... Ikegami'nin eserini... en yüksek fiyattan almaya söz vermelisiniz!
Mas se a pintura a óleo é a real... você tem que prometer... comprar o trabalho de Ikegami ao preço mais elevado!
- Bana yağlı yiyecekler mi yedirmeye çalışıyorsun?
- Está a tentar engordar-me?
- Yağlıboya.
- É tinta de óleo.
Yağlı pençelerini deliklerimden uzak tut!
Tira essas patas repugnantes dos meus orifícicios.