Yakıt tradutor Português
4,338 parallel translation
Uçak yakıtının dibinde tüttürüyor musun cidden?
A sério, estás mesmo a fumar num campo de aviação?
- Uçak yakıtı.
- Combustível de aviação.
- Uçak yakıtı demek.
- Combustível de aviação!
Hareket halindeyken yakıt takviyesi yapacağız.
Vamos reabastecer sem parar.
Yiyecek, konaklama veya yakıt mı istersiniz?
Precisa de alimentação, alojamento ou combustível?
3000 feet yüksekteyiz, yakıt ikmali falan sözkonusu olamaz.
Vou subir alguns metros para termos algum espaço de manobra, pelo sim, pelo não.
Yakıtın çoğunu yitirdik.
Estamos a perder combustível.
- Yakıt mı sızıyor? Büyüklüğü nasıl?
O líquido.
Depo delinmiş yakıt sızdırıyor.
Estamos a voar à frente dela. Vai extinguir-se.
- Yakıt sızıntısı.
- É combustível.
Yakıt seviyesi dipte.
Os níveis não mudaram.
JFK Kule Pencon 257 yakıtım bitmek üzere.
Torre do JFK, daqui Pancon 257, tenho uma emergência de combustível.
Yakıtımız da bitmek üzere.
Preciso de espaço!
Yeterli yakıtımız da kalmadı.
E não tenho combustível suficiente.
Kule kontrolle konuştum, alternatif iniş noktası arıyoruz... ve yakıtımız tükenmek üzere.
Estamos em contacto com o solo, estamos a tentar encontrar um local de aterragem alternativo. Mas temos muito pouco combustível.
Yakıtımız tükendi.
- Ficámos sem combustível!
Yakıt bitti inişe geçiyoruz.
É agora, vamos descer.
- "Yakıt doldur." dedin.
Disseste : "Abastece, Floyd."
- Ama yakıt alacak param yoktu ki.
Mas eu não tinha massa para abastecer.
Güneş, en sonunda, dört ya da beş milyar yıl sonra nükleer yakıtını tükettiğinde gazı soğuyacak ve basıncı düşecek.
Quando o Sol finalmente gastar o seu combustível nuclear, daqui a quatro ou cinco mil milhões de anos, o seu gás arrefecerá e a pressão diminuirá.
Bir gün, Sirius yakıtı bitip de kırmızı bir deve dönüştüğünde yapıtaşı olan tüm maddelerini beyaz cüceye yayacak.
Um dia, quando Sírio ficar sem combustível e se tornar uma gigante vermelha, derramará a sua substância para a anã branca.
Felsefe taşı bir lambaya sonsuza kadar yakıt sağlayabilir.
A Pedra Filosofal pode alimentar uma lâmpada por toda a eternidade.
İçeride olan 6 bin dolar değerindeki yakıtı istediler.
Queriam os $ 6.000 de combustível que tinha dentro.
İlki, nehre erişim izni, böylece dünyadaki herhangi bir tedarikçiden yakıtımı doğrudan tanklarıma getirebileceğim.
Primeiro, acesso ao rio. Para poder importar combustível de qualquer fornecedor mundial directamente para os meus depósitos.
Ama son altı ay içerisinde 110,000 galon yakıt benden ve ailemden çalındı.
Mas, nos últimos seis meses, roubaram 415.000 litros de combustível a mim e à minha família.
Ama senin yüklü miktarda yakıtını Far Rockaway'de sattım. Geçen hafta!
Mas vendi uma carga de combustível seu em Far Rockaway, a semana passada.
4 numaralı dubadan gelen yakıt için geçen seneden makbuzun var mı?
Tens alguns recibos do último ano de número 4 marcado?
Tahminime göre en az 4,600 galon işaretlenmiş yakıt var küçük deponda.
Portanto, calculo que haja, pelo menos, 17.000 litros de óleo marcado no teu depósito pequeno neste momento.
Depoların ikisinde biraz yakıt var.
Ainda havia algum combustível em dois dos depósitos deles.
Müthiş bir antrenör, müthiş bir motor tamircisi ve gelmiş geçmiş en iyi yakıt kamyonu.
O melhor treinador, a melhor mecânica... e o melhor camião de combustível que alguém poderia ter.
Yakıtın yüzünden miydi?
Foi o teu combustível?
Kanatlarında yakıt depolarıyla yangına dalamazsın.
Não podes voar para o meio do fogo com depósitos de combustível nas asas.
Sıcaklık - 55 civarını bile bulabilir. Aracın yakıtı jöleye döner.
Com temperaturas de - 50ºC, o combustível transforma-se em geleia.
En son dinozorların gördüğü türden bir iklim değişimini yaratacak yakıt bağımlılığımızı bir türlü yenemiyoruz.
Aparentemente não conseguimos parar a nossa dependência dos combustíveis que nos vão trazer de volta o clima visto pela última vez pelos dinossauros ;
Ayrıca, o dönemde hiç kimse fosil yakıt tüketiminin gerçek sonuçlarını anlamadı.
Além disso, ninguém na altura entendia o verdadeiro preço da queima de combustíveis fósseis.
Likit fosil yakıt, yani petrol pazarı nakliye, ısınma, otomobil ve kamyon sektörlerinde patlama yaşıyordu.
O mercado para um combustível fóssil líquido, o petróleo, estava em expansão no transporte marítimo, aquecimento doméstico, carros e camiões.
100 kişinin bir gemiye kömürle yakıt sağlaması bir hafta sürerken petrolde bu bir günde tamamlanan tek kişilik bir işti.
Cem homens levavam uma semana a encher um barco com carvão, mas no caso do petróleo, um único homem fazia o mesmo num só dia.
Fossil Yakıt Dörtlüsü!
É o Quarteto dos Combustíveis Fósseis!
Gazım var ama yakıt tanklarımız da var.
O Don Salvatore tem gasolina, mas nós temos as bombas.
Kazandığın ödülün kanıtı olan bu oyun diskiyle en yakın zamanda WWE şehrindeki eğitim kampına haber ver.
Apareçam no campo de treino assim que for possível com este disco como prova da vitória para reclamar o prémio.
Yakıt kaybediyoruz.
Refere-se a combustível?
Yakıtımız kritik durumda.
O nosso combustível está crítico.
Soğuk yenen bir yemektir tıpkı senin yakında ölecek olman gibi.
É melhor servida fria... Como o teu cadáver em breve será.
Yakın zamanda karşı evimize taşındı ve evime girdiğine dair elimde kanıt var.
Ele mudou-se recentemente para a frente da nossa casa, e... Tenho provas que ele tem vindo à nossa casa.
Sana bu kadar yakında durmak canımı acıtıyor.
Até me sinto mal por estar tão perto de ti.
Eminim aranızda, tıpkı benim gibi güzel şeylerden zevk alanlar var. Ve çok yakında bunun karşılığını alacaklar.
E eu prevejo aqueles entre vocês que, como eu, gostam de coisas boas, em breve tenham em abundância.
Ben Standart Isıtma Yakıtı'ndan Alex.
- Sou o Alex, da Standard Heating Oil.
- Muhtemelen o kadar yakın değil.
Bem, provavelmente agora j � n � o � assim t � o longe.
" Benden nefret et, alev alev yak...
Oh, you know yöu can't tame me.
Yakılan ceset tespit edilmeye çalışırken, polisin hedefinde Russo'yla yanan ceset arasında bir ilişki olup olmadığı sorusunun yanıtı var.
Enquanto tentam apurar a identidade da rapariga encontrada calcinada, os investigadores perguntam-se se haverá uma relação entre o homicídio de Tonino Russo e o da rapariga carbonizada.
Aptal gibi davrandığım için kusura bakma ama en yakın zamanda birlikte oturup haritalara, tanıtım broşürlerine ve resim çerçevelerine bakacağız.
E eu sinto muito por ser tão idiota, mas daqui a algum tempo muito em breve vamos sentar-nos e vemos mapas e folhetos e temos pioneses e...