Yankton tradutor Português
67 parallel translation
Planım onu mahkeme için Yankton'a götürmek.
O meu plano é levá-lo a Yankton para o julgamento.
Serseriyi Yankton'a götürelim.
Vamos levar o cabrão para Yankton.
Tommy, Yankton'da gönlünü bir yaban sığırına kaptırdı.
O Tommy se apaixonou por um búfalo no Yankton.
Yankton'da Al'ın kendisini... savunacağını sandığı yargıç hain çıktı.
O magistrado que Al esperava... ser o advogado dele em Yankton, virou um Judas.
Yankton'daki adamın hakkından... senin geleceğine inanıyorlar.
Eles acreditam que você é o homem com quem negociar em Yankton.
Emin ol, bu iş önünü açacaktır. Ayrıca emin ol, Yankton ve burası arasında... değerin yüz binlerce dolara çıkacaktır.
Tem de acreditar que o serviço vai abrir as portas para o seu futuro... e tem de acreditar que vai ganhar centenas de milhares... indo e voltando entre Yankton e este lugar aqui.
Hayır, son sözüm şu olacak, Yankton'dan tahsilatçı geldi... payını hazırla.
Não, a minha última palavra é o caixeiro - viajante de Yankton, por isso, faz a tua parte.
Kahrolası Yargıç Claggett... kendisinin ve Yankton eyalet yasama meclisindeki... yalancı hırsızların, yerleşimimiz hakkındaki... tutumunu bildirecek.
O maldito Magistrado Claggett... irá me comunicar a posição... dele e de seus malditos comparsas... em relação à decisão do poder legislativo territorial em Yankton.
Şunu da söylemeliyim ki, Yankton'a bir tutuklama geldi. Şikago, Illinois'de cinayet işlemekle suçlanıyorsun.
Devo dizer-lhe que Yankton recebeu uma ordem de prisão... acusando-o de um assassinato em Chicago, illinois.
Ama Yankton'daki eyalet yetkilisi olacak o hıyarları... rüşvetlerini vermeye değer olduğumuza ikna edecek bir yapı.
Mas uma estrutura suficiente para persuadir esses malditos... de Yankton de que podemos pagar seus malditos subornos.
Yasama meclisindeki hıyarların... üçkağıdına gelmekten kaçınmak için ödeyeceğimiz meblağın ilk tebliği... Yankton'ın tahsildarı tarafından bu sabah bana verildi. Bu bey ayrıca, arazi, gayri menkul ve iş yerlerimizin mülkiyetini... elimizde tutma şansını artırmak için... eyaletteki hıyarlar tarafından tanınıp... buranın ilhakından sonra yasal statü verilecek... gayri resmi bir yönetim teşkilatı kurmamızı tavsiye etti.
O primeiro aviso... para evitar que sejamos enganados por aqueles desgraçados do legislativo... acabou de ser entregue pelo cobrador de impostos de Yankton... que sugere que nosso melhor caso em manter o direito às concessões... propriedade e negócios é iniciar agora... um tipo de organização governamental informal... que será reconhecida pelos malditos territoriais... e que ganhará uma condição legal quando o território for incorporado.
Yankton'a gitmedim.
Não fui a Yankton.
Kahrolası yargıç Yankton'a canlı dönmeyecek.
O Magistrado não volta para Yankton vivo.
Yankton'a gittiğimde oradan ayrılmıştı. Burada yakalarım diye düşündüm.
Deixou Yankton quando eu lá cheguei, pensei apanhá-lo aqui.
Yankton'da karşılaşamadık.
Não nos encontrámos em Yankton.
- Hepsi Yankton'lı.
- São todos de Yankton.
" Sadece Yankton'lı kişiler atamamı şahsınıza karşı bir hakaret olarak...
" Peço-lhe, Sr. Swearengen, não leve a mal...
" algılamamanızı rica ederim Bay Swearengen.
" eu ter nomeado só homens de Yankton.
Onun ve başkalarının artık ellerini... taşın altına koymaları lazım. Yankton harekete geçti.
E é altura dela e de outros... pararem as responsabilidades.
"Yankton harekete geçti," ne demek? Daha fazla hakaret etmeden söyle.
"Agora é a vez de Yankton?" Sem mais insultos.
Bizi Yankton'daki hayvanlar için yemlik yapmak istiyorlar.
Querem que sejamos a fonte de todos os recursos de Yankton.
Bu önemli mi bilmiyorum, ama Yankton, Bullock'tan korkuyor.
Não sei se adianta, mas em Yankton têm medo do Bullock.
Yankton, Bullock'ın Montana'nın adamı olduğunu düşünüyor.
Em Yankton, pensam que o Bullock é o homem de Montana.
Bullock'ın birinin adamı olduğunu... düşünüyorlarsa bu Yankton'lılar kafayı yemiş.
Então, em Yankton, estão totalmente enganados, se acham que o Bullock é de alguém.
Yankton açısından... Bullock'ın ölmesi, Montana'ya zarar mı verir... yoksa onları sert bir önlem almaya mı zorlar?
Na opinião do pessoal de Yankton, o Bullock morto refreava os interesses de Montana... ou incitava-os a uma demonstração mais forte?
Sabah Yankton'dan gelen haberler ve hükümet temsilcisi meselesi... yetmezmiş gibi.
Pois as notícias anteriores de Yankton e dos comissários... não eram bem confusas.
Montana ve Wyoming'i devre dışı bırakmak istemesinin asıl sebebi... bizi Yankton ve Dakota için düşünmesi yani.
E desejando antecipar-se a Montana e a Wyoming, ele quer assegurar-nos para Yankton e para Dakota?
Yankton'ın çıkarları Bullock'un arazisini tehdit ediyor, ki bence... Bay Wolcott işvereninizinkini de ediyor.
Os interesses de Yankton forçam-me a incomodar o Bullock, como os do seu patrão, Sr. Wolcott.
Deadwood, Montana'nın teklifini cevaplamak için mühlet alabilirse... karşı tekliflerini alabilmek için Yankton ile görüşürüm.
Se Deadwood esperar um pouco antes de responder à oferta de Montana, darei as minhas impressões a Yankton, talvez tenham uma oferta melhor.
Hafızam beni yanıltmıyorsa Yankton'lı acımasız genç Adams'ın zamanı geçti.
Antigo assassino de Yankton, se não me engano.
Aranızdaki güven sağlamlaştıkça... Yankton'a giden ve oradan gelen mesajlarla yakında ilgileneceğiz.
E à medida que a vossa confiança mútua aumentar, deves ter em especial atenção às mensagens de e para Yankton.
Şunu söyleyeyim, son toplantımızdan sonraki hafta boyunca... Yankton'la karşılıklı, telgrafla iletişim kurdum. Anlaşmanın koşullarını her açıdan...
Posso informá-lo que na semana após o nosso encontro, troquei correspondência telegráfica activa com Yankton, que melhorou totalmente as condições da proposta a fazer-lhe... a favor da cidade de Deadwood.
Yankton'ın teklifini incelememe yardım et.
Ajuda-me a analisar a proposta de Yankton.
Yankton'dan bize gelen 50.000 doları sözleşmeden çıkar.
Retira os malditos 50. De Yankton para nós.
Yankton'dan gelen ikiyüzlüyü gördün mü?
Viste o hipócrita de Yankton?
Yankton'la, Hearst çarkına dişli olan adamlarla ittifak kurmak değil. Oyuncak olmadığımızı... kafası karışık ahmaklar ya da... söğüşlenecek şişko domuzlar olmadığımızı göstermek istiyoruz.
Não é sermos aliados de Yankton ou peões na máquina do Hearst, para mostrar que não somos fracos, toscos, ou abastados demais, prontos a sermos roubados.
Helena'ya doğru hızlı ilerlersek, Yankton'u sap gibi ortada bırakabiliriz.
A aproximação a Helena pode pôr Yankton em sentido.
Bay Merrick, Yankton beyannamesinin tapu sahiplerinin... hoşuna gitmeyecek olmasını... ve tapu haklarının korunmamasını tehlikeli buldu.
O facto da declaração de Yankton desagradar aos concessionários locais, quanto à segurança do seu título, deixou o Sr. Merrick muito preocupado.
Sorun şu, eğer herif, Tolliver ile yandaşsa... ve başına bir şey gelirse... Yankton da o zaman beni mi suçlar, ayak takımını mı?
O que interessa é que, se o homem deles se aliou ao Tolliver... e se algum mal lhe acontecer, entre os idiotas e eu, quem julgas que Yankton irá culpar?
- Yankton.
- Yankton.
Yankton, evet.
Yankton, exactamente.
Yankton'ın alacaklarla ilgili ilanını basmadığım için kızdığını ima ediyor.
A mostrar repúdio pela divulgação do aviso de Yankton sobre as concessões.
Swearengen dedi ki, eyalet temsilcileri Yankton'danmış.
Swearengen disse que todos os comissários são de Yankton.
Hisseler verilecek mi? Yankton eyalet görevlilerine rüşvet veriyor mu? İşimizi sürdürecek miyiz?
Se as concessões são aprovadas ou não... ou Yankton suborna os comissários ou não... ou fazemos negócio ou não... e se fazemos, diminuímos os custos comprando em grande quantidade.
Yarım gün boyunca Yankton'da... senin büronun önünde beklerken benimle konuşsaydın... yerimi biliyor olurdun.
Podias saber do meu paradeiro... se me tivesses recebido em Yankton, onde esperei... meio dia por ti.
Çoğumuza öyle göründü ki... Yargıç Clagett'ın ortadan kaybolmasının ardından... farklı arkadaşlıklar kurdun.
Muitos de nós em Yankton acharam que, depois do desaparecimento do Magistrado Clagett, tu escolheste outras companhias.
Bu, beni ya da Yankton'dakileri... senin arkadaş seçiminden daha fazla bağlamaz.
Isso não me interessa nem a mim nem a ninguém em Yankton, e o mesmo se aplica à tua escolha de companhias.
Lütfen haber verin : Yankton'dan Meclis Üyesi Jarry kasabaya vardı... ve Al'i arkadan düzmek istiyor.
Passa palavra : o Comissário Jarry de Yankton chegou... e pretende enrabar o Al.
Ama bu sabah, Yankton'ın elindeki mülkiyet hakları konusunda... bir kargaşa, büyük bir huzursuzluk... ve panik dolu sözler işittim.
Mas esta manhã sinto uma certa confusão... e um clima de ansiedade, e palavras de pânico... acerca da posição de Yankton sobre os lotes.
Yankton'a bizden nasıl bahsedecek acaba?
Que ideias podemos esperar que ele leve para Yankton?
Birlikte, Bay Hearst'ın Yankton'ın kendisi hakkında düşünmesini... istediği şeyin ta kendisi olmuyor muyuz?
Se nos juntar aos dois, isso não dá ao Sr. Hearst a verdadeira imagem... que ele quer que Yankton tenha dele?