Yanlıştı tradutor Português
1,851 parallel translation
Yaptığım yanlıştı, biliyorum.
Eu sei que o que fiz é errado.
Yanlıştı ve pişmanım.
Procedi mal e lamento-o.
Jane, Biliyorum bunlar yanlıştı.
Jane, sei que foi errado.
Ve dün gece senin ve Christi Ann ile söylediklerim yanlıştı.
E aquilo que disse de ti e da Christi Ann ontem, está mal.
Kardeşim ile babamın yaptığı yanlıştı.
O que o meu pai e o meu irmão fizeram não foi correcto.
Belki de ölçümünüz yanlıştır.
Talvez as suas medições estejam erradas.
Sana bağırmam yanlıştı.
Agi errado contigo.
Bana istersen dırdır yapıyor de ama bence çocukların bir havaalanında başıboş bir şekilde ortalıkta koşturmalarına izin vermek yanlıştır.
Chama-me resmungão, apenas acho mal deixarem crianças a correr num aeroporto sem as vigiarem.
Belki hepsi yanlıştı, belkide o Hannah için benden daha iyidir.
Talvez eu esteja errado. Talvez ele seja melhor para ela do que eu.
- Son derece yanlıştı.
- Foi extremamente errado.
Müvekkil, oğul ve otizm kelimeleri dışında o cümledeki kelimelerin hepsi yanlıştı.
Excepto as palavras "cliente", "filho" e "autismo", todas estavam erradas.
Tamam, biliyorum, ahlak pusulam tam kuzeyi göstermez ama eğer bir şeye yanlış diyorsam, yanlıştır.
Eu sei que não tenho grande moral para estar a falar, mas o que fizeste não está certo.
Sana yaptığım şey yanlıştı.
O que eu te fiz foi errado.
Oraya gitme nedenlerimin hepsi yanlıştı ve artık bunu biliyorum.
Fui lá pelas razões erradas e sei disso agora.
Aptal kısmı yanlıştı.
Estavas enganada quanto à parte da burrice.
O yanlıştı.
Estava errado.
- Bu tür şeyler hep yanlıştır.
Nada num alarme falso está certo.
Yaptığım yanlıştı.
O que fiz foi errado.
Senden vaz geçmeni istemem yanlıştı.
Foi um erro querer fazer com que viesses.
Yaptığınız yanlıştı.
O que fizeste estava errado.
Yaptığımız şey birçok açıdan çok yanlıştı.
O que fizemos foi muito errado, a muitos níveis.
Kapitalizm yanlıştır, bu yüzden elenmiştir.
O Capitalismo é errado e, portanto, tem de ser eliminado.
Çünkü Eddie ile ikimizin yaptıkları yanlıştı.
Porque o que o Eddie e eu andávamos a fazer era errado.
Boyutları yanlıştı. Çok fazla yanlış boşluklara dayandırdım.
As dimensões estavam erradas, baseei-me muito em espaço negativo.
Biliyorum yanlıştı. Ama yani, onkolog zaten bir tedavi programı hazırlamıştı yani sadece oraya gitmesi gerekiyordu ben de onu götürdüm.
Sei que foi errado, mas o oncologista já tinha um plano por isso ela só tinha de lá ir e eu levei-a.
Sana gelmem yanlıştı.
Foi errado eu correr atrás de você.
Ve bu çok yanlıştı.
E isso não se faz.
Sachi-san... Sachi-san... Yaptığım yanlıştı.
Sra. Sachi, eu cometi um erro.
Ama bazı şeyler hala yanlıştır.
E as coisas mesmo assim, saem erradas.
Tommy'nin yaptığı çok yanlıştı. Bunu savunmayacağım.
Não vou contestar isso.
- Evet, yanlış yapmaya çalıştığını görüyorum!
- Vejo que estás a tentar mal!
İsim karışmıştır ya da yanlış test yapmışsınızdır.
Tem as etiquetas, ou os resultados errados.
Yanlış anlama ama, siz kentliler St. John's Günü'nü niye kutlar ki?
Não me leves a mal, mas... porque é que rapazes ricos como vocês estão a celebrar o dia de St. John's?
Aslında Bayan Upward, kafamı karıştırmak için özellikle yanlış fotoğrafı göstermişti bana.
Upward apontara a foto errada deliberadamente, para me enganar.
Yapmaya çalıştığın şey çok yanlış.
O que estás a tentar fazer é errado.
Hayır. Baban onu bulduğunda, kemikleri çoktan yanlış yerlerde kaynamıştı bile.
Não, quando o teu pai o encontrou os ossos dele já tinham solidificado nos lugares errados.
Yanlış, 82'yle karıştırılmış bir 92.
Um 92 misturado com um 94? Errado!
Geçen gün görgü kuralları dersindeyken... Çayı yanlış karıştırdım ve herkes bana güldü.
No outro dia, na aula de etiqueta, mexi o chá de forma errada e todos se riram de mim.
Çünkü onu yanlış stratejiyle çalıştırıyorum.
Porque o estou a treinar com a estratégia errada.
Yanlış karıştırırsan hardal gazı elde edersin.
dá gás mostarda.
Yanlış sürtükle kırıştırdın seni sürtük!
Meteste-te com a cabra errada, cabra.
Birçok savaş, yanlış anlaşılmalar yüzünden çıkmıştır. Trajik hatalar, algılamalar insanları sonsuza dek birbirlerine düşman eder.
Inúmeras guerras foram travadas por causa de equívocos, erros trágicos, mal-entendidos que viraram uns contra os outros para sempre.
Tek sorun, yanlış çantayı almıştım!
Leva-me para longe! O único problema foi que levei o saco errado.
Dün, buraya bi kutu bırakmıştım ama yanlış adresmiş
Ontem, deixei aqui uma caixa, e foi na morada errada.
Daha önce yanlış bir şey yapmamıştık.
Nunca tinhamos feito nada errado.
Annem tacizden tutuklanmıştı ama elbette büyük bir yanlış anlamaydı.
A minha mãe foi presa por prostituição, mas é claro que foi tudo um grande equívoco.
Atlantic Traders diye bir işyerinde çalışıyordu. Sonra tekrardan düşünüp belki bendeki numara yanlıştır dedim.
Voltei a tentar, a pensar que talvez tivesse o número errado.
Ancak işin ortasında, onun hakkında her şeyi öğrendiğinde sincaplardan ne kadar korktuğunu, törenlerden nefret ettiğini Handel'in Mesih'ini sevdiğini ve eğri parmaklarından utanmasını falan ve çok kötü bir gecenin ardından doktorun bu iltihapların hakkında bir şeyler yapmasını istediğinde ve sen kapanlara kıstırıldığında dahi sana karşı sabır gösterdiğinde elbet bir gün kendine gelip gerçekleri göreceğini umduğunda fakat bu asla olmayınca çok yalnız hissedip, seni terk edip hayatı hakkında güzel bir şeyler yapmaktan başka şansı yokken üstelik senin bunu takdir edecek kadar dahi beynin de yokken ve sen de çıkıp geri zekalı bir hovarda olmuşken o hâlâ yanlış kişi de olsa tek kişiye gönül vermişse ve üstelik belki de sen hayatının geri kalanını barışmak için harcayınca sırf bir zamanlar buna değdiğini bildiği için sana ikinci bir şans verecektir.
Mas no meio, quando conheces tudo sobre ela, o quanto ela tem medo de esquilos e odeia desfiles e adora "Messiah" de Handel, que tem vergonha dos dedos dos pés e te acompanha numa noite má quando sentea que deveriaa ser um médico a fazer algo importante, e como ela teve a paciência quando foste apanhado pelas armadilhas, a espera de que voltes e vejas a luz, e não voltas, sentindo-se sozinha, sem opção a não ser deixar-te e fazer algo bonito com sua vida porque não a valorizas-te e quando vais embora e tornas-te um idiota depravado, ela continua mulher de um homem só, mesmo que do homem errado.
Tamam, son seansta düzeltmeyle ilgili konuştuğumuzda bu nasıl yanlış anlaşılmıştı?
Lembra-se da última sessão em que falamos da correcção - e como isso poderia ser mal interpretado?
Böylece Üç Gün Kuralı'nın yanlışlığını ispatlamış ve hoş bir kızla yemeğe çıkmıştım.
Então, eu provei que a Regra dos Três Dias estava errada e fui jantar com uma mulher bonita.
Belki, Kent yanlış hatırlamıştır yada Tommy onu başka birşey için aramıştır.
Kent pode ter dito a data errada, ou Tommy o ligou por outro motivo.
yanlış 511
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23