Yaparız tradutor Português
7,878 parallel translation
Çarpışmamız gereken bir savaş olduğunda ne yaparız?
O que fazemos quando há uma batalha?
Sonra biraz alışveriş yaparız belki.
Depois de umas compras, talvez?
Her gün oyun odasında kendi ucube gösterimizi yaparız.
Todos os dias, no salão de jogos, faremos o nosso próprio circo de horrores!
Bakın belki bana eve kadar eşlik edersiniz biraz konuşabiliriz veya bir şeyler yaparız.
Talvez me pudesse acompanhar até casa. Podíamos conversar ou fazer qualquer coisa...
Takas falan yaparız.
Seria uma troca.
Sözlüksüz ne yaparız dünyada?
O que é que vamos fazer no mundo sem um maldito dicionário?
Eskiler ve yeniler bir toplantı yaparız diye umuyordum aslında.
Pensei que nos podíamos reunir todos, os antigos e os novos.
Kıllarımızı almayı bırakıp kamp yaparız.
Podíamos parar de fazer a depilação e começar a ir acampar.
Yorgunluklardan kaçınmak adına öğle yemeği sonrasında değişim yaparız.
Mudamos a seguir ao almoço para evitar a fadiga.
- Eğer nefes alışverişi durursa, suni tenefüs yaparız.
Se parar, fazemos-lhe RC. Merda.
Hata yaparız ve Tanrı bizi affeder ama bir daha birbirimizi tam olarak affedebilir miyiz bilmiyorum.
Nós falhamos e Deus perdoa-nos, mas não sei se algum dia nos perdoaremos umas às outras
Ne yaparız bilmiyorum.
Não sei o que fazer.
Hızlı ve ucuz bir şekilde pazara giriş yaparız.
Produzimo-las rapidamente e baratas e inundamos o mercado.
RJ'i getirirsin onlar yukarda oynarken, biz de burada resim yaparız.
Traz o RJ, deixa-o brincar lá em cima e nós vimos para aqui pintar. Sabes que mais?
- Hayır! Yine bir şeyler yaparız. - Evet.
Nem pensar, havemos de combinar algo.
Lakin, eğer buraları aramak zorunda kalır ki yaparız bilirsiniz, ve sadece bir kutu bile barut bulursak...
Agora, se, contudo, formos forçados a revistar a fazenda, e se encontrarmos sequer uma única bolsa de pólvora...
Bayan Greggory, belki telefon numaralarımızı paylaşırız falan ve mesajlaşırız veya FaceTime yaparız, yani bilemiyorum...
Miss Greggory, talvez possamos trocar números de telefone, ou assim. Podemos mandar mensagens, falar no FaceTime, não sei...
- Peki. Sen boyayı getirirken ben de 30-40 dakika bir dinleneyim. Sonra yaparız!
Pegas na tinta, eu descanso uns 40 minutos e vamos fazer isso!
- Sonra ne yaparız?
E fazer o quê?
Mortgage durumumuza bakarsak, bunu nasıl yaparız bilemiyorum.
Tendo em conta o empréstimo para a casa, não imagino como seria possível.
Kendimize bir isim yaparız ve bizim için şarkılar yazarlar.
- Fazer o nosso nome. Escreveriam músicas sobre nós.
Birlikte sörf yaparız.
Surfaremos juntos.
Saat işini yaparız yine. Sonra o katranlı para vardı hani anlatmıştın. - Kız düşürürüz...
Voltamos a fazer a cena do relógio, mas pegamos no dinheiro preto que me falaste e arranjamos umas miúdas.
Gerekirse size de aynısını yaparız.
Faremos o mesmo consigo, se for necessário.
Oraya gidip doğa yürüyüşü yaparız derdim.
Eu dizia que iríamos até lá para o percorrer.
Güzel bir yer bulup bir kulübe yaparız.
Encontrávamos um lugar bom e construíamos uma cabana.
Doğum gününde yaparız. Tamam.
Vamos fazer isso no teu aniversário.
Normalde bunun ayın sonunda yaparız, ama bu güne kadar olanı verebilirim.
Normalmente, tratamos disto no final do mês, mas posso dar-lhe o que tenho, até agora.
İşte biz böyle temiz iş yaparız.
É assim que tratamos dos negócios.
Kendi seçimimizi yaparız ve kader araya girer.
Fazemos as nossas escolhas e, depois, o destino intervém.
Bunu yapmak zorunda değilsiniz. - Hepimiz hata yaparız.
Todos cometemos erros.
Ama biz büyükler, bazen çok büyük hatalar yaparız.
Mas, os adultos... Nós cometemos erros, às vezes, muito grandes.
- Tabii, öyle yaparız.
- Pois, isso vai acontecer.
Seçimleri kendimiz yaparız ama hayat bir şekilde bunların bedelini bize ödetir.
Fazemos escolhas... e a vida tem uma maneira de nos fazer pagar por elas.
Onlarla çalışmak için her şeyi yaparız diyorduk.
Mas que raio? Sempre quisemos trabalhar com os Gecko.
Belki hepimiz yeni bir başlangıç yaparız.
Talvez possamos todos começar de novo.
Dinle, ne istersen yaparız.
Escute-me. Iremos fazer qualquer coisa.
Hepimiz yapmak zorunda olduklarımızı yaparız.
Todos temos que pagar as nossas dividas, mesmo que demore algum tempo.
Öpüşelim mi? "Onlar yaparsa biz de yaparız," tarzı bir şey bu.
Vamos curtir, agora? Do tipo "nós fazemo-lo, se elas o fizerem"?
Cenaze ayinini sonra yaparız.
Posso dar a extrema unção depois.
Her zaman yaparız.
Damos sempre.
İş kendimize zarar vermeye geldiğinde bunu tam anlamıyla yaparız.
Quando nos lixamos, gostamos de ir até ao fim.
Eve geldiğin zaman kahvaltı yaparız.
Podemos tomar o pequeno-almoço quando chegares a casa.
Ama anlıyorum. Hep böyle yaparız.
Mas eu entendo, é isso que fazemos.
- Takas yaparız diyorum hayatım.
- Fazemos uma troca...
Hiç yapar mıyız?
Não faríamos isso.
Topraklarımızı Proctor gibi adamlardan korumak için her şeyi yaparım.
Vou fazer tudo para proteger a reserva do Proctor.
Yapmamız gerekeni yaparız yine ama dediğin gibi onun için bunlara ihtiyacımız yok.
Mas é como disseste, ainda não precisamos.
Oberyn mızrağını ayağıma attı ve " Erkek ya da kız olmamız fark etmez. Biz savaşımızı yaparız.
O Oberyn lançou a lança dele aos meus pés e disse :
Öz kızım. Hemşirelik yapar.
A minha filha trabalha como enfermeira.
Savunmamızı yapar, ne bulduklarını görürüz.
Fazemos a nossa declaração e logo veremos quais são as provas apresentadas.