Yasumoto tradutor Português
56 parallel translation
Kaptan Yasumoto, lütfen.
Capitão Yasumoto, por favor.
Yasumoto Şirketine Yaklaşılıyor.
A chegar à Corporação Yasumoto.
Bay Yasumoto adına birçok programı ben yönetiyorum.
Comando alguns programas para o sr. Yasumoto.
Hoş geldiniz, Bay Yasumoto.
Bem-vindo de volta, sr. Yasumoto.
John, Yasumoto Şirketinden telefon var.
John, tem uma ligação da Corporação Yasumoto.
Kesinlikle ama maalesef böyle bir zamanda Yasumoto Şirketi'nin uzun vadeli bir araştırmaya yatırım yapması çok zordur.
Concordo. Infelizmente, as perspectivas a longo prazo são muito obscuras para que a Corporação Yasumoto invista nesta altura.
Yasumoto'nun bizzat kendisinden ödenek aldım.
Consegui o financiamento com o Yasumoto.
Yasumoto sayesinde elime geçen bu fırsat- - Belki de daha zamanı değildir.
Esta oportunidade com o Yasumoto... pode não ser a hora ideal, mas...
Onu Yasumoto'ya götüreceğim.
Eu levo-o até ao Yasumoto.
- Ne oldu? Yasumoto'ya ne söyledinde buralara geldik çok merak ediyorum.
Estou a imaginar o que disseste ao Yasumoto para o convenceres.
Buraya geldim çünkü Bay Yasumoto, bazı açıklanamayan sebeplerden dolayı kuruldan ayrı davranıp projenize yatırım yaptı.
Vim porque por um motivo inexplicável, o sr. Yasumoto contornou o conselho ao financiar o seu projecto.
Arkamızda Yasumoto var bizim.
- Temos o Yasumoto.
Bay Yasumoto ile olan randevunuzun saati geldi.
Está na hora da sua reunião com o sr. Yasumoto.
- Bay Yasumoto, hoş geldiniz.
Sr. Yasumoto, seja bem-vindo.
Anton, Bay Yasumoto maskeni çıkarmanı istiyor.
Anton... O Sr. Yasumoto gostaria que retirasses a tua máscara.
Bir anda konuşmaya başladı. Charlie laboratuvar raporlarına geçti. Şu anda Yasumoto onu bizzat görmek istiyor.
A Charlie colocou-o no relatório, e agora o Yasumoto quer vê-lo por si mesmo, ao jantar.
Hemen çıksak iyi olur. Yasumoto'ya geç kalmak istemiyorum. Tamam, Ethan.
É melhor irmos andando, não me quero atrasar para o Yasumoto.
- Bay Yasumoto.
- Sr. Yasumoto.
Bence Bay Yasumoto'nun ima ettiği teori, sinir yolları tamamen çözümlenirse, insan beynini kopyalayıp bir Humanich bedenine aktarabilmemiz.
Penso que o sr. Yasumoto se esteja a referir à teoria segundo a qual assim que o sistema neural seja completamente decodificado, seria possível copiar um cérebro humano e carregá-lo num corpo Humanich.
Özür dilerim, Bayan Dodd, Bay Yasumoto.
Desculpem-me, sra Dodd, sr. Yasumoto.
Yasumoto, yanımda birini gönderecek.
Yasumoto mandará alguém para ir comigo.
- Yasumoto mu?
- Yasumoto?
Bence Yasumoto, bu konuda başından beri yanlış yaptı.
Acho que o Yasumoto lidou com isto de uma forma completamente errada.
Yasumoto bana dosyanı göndermişti.
Desculpe. Yasumoto deu-me a sua ficha.
Bay Yasumoto kesin talimatlar verdi.
O sr. Yasumoto deu-nos instruções claras.
Bay Yasumoto bunu aydınlatmamıza yardım ediyor.
É só um mal-entendido.
Sonra Bay Yasumoto, bütün imkânlarını emirinize verecektir.
E o sr. Yasumoto oferecer-lhe-á todos os seus recursos.
- Bunun Yasumoto ile bir alakası var mı?
Tem algo a ver com o Yasumoto?
Bay Yasumoto, buradan ayrılmamızı istemiyor.
O sr. Yasumoto não quer que saiamos daqui.
Yasumoto bana dosyanı göndermişti.
Yasumoto deu-me a sua ficha.
Yasumuto Binasındaki patlama bir makine tarafından planlanmış terörist saldırısıydı.
A explosão na Torre Yasumoto foi um atentado terrorista, planeado e executado por uma máquina.
Yasumoto Binasında, humanichs laboratuvarını yok eden patlama insan düşmanlarımız tarafından değil de bir makine tarafından planlı şekilde gerçekleştirilmiş bir terörist saldırısıydı.
A explosão na Torre Yasumoto que destruiu o laboratório da empresa da Humanichs foi um atentado terrorista. Planeado e executado não por inimigos dos humanos, mas por uma máquina.
Yasumoto'nun bilim adamlarından birisi.
Um dos cientistas do Yasumoto.
- Hideki Yasumoto mu?
Hideki Yasumoto?
Sparks'tan bebeği alsak bile. Yasumoto ile hiçbir şey yapmak istemeyecektir.
Mesmo que recuperemos o bebé do Sparks, ele não quer ter nada a ver com o Yasumoto.
Kanıt için bebeğe ihtiyacımız var. Ancak o durumda Jackson, Yasumoto'yu ifşa etmemize yardım edecektir.
Vamos precisar do bebé como prova para o Jackson nos ajudar a expor o Yasumoto.
Belki de bu yüzden Bay Yasumoto ile tartışıyordu.
Talvez seja por isso que tenha estado a discutir com o sr. Yasumoto.
Bildiğim kadarıyla, Aruna Yasumoto'nun Sparks ile iş birliği içinde olduğu ilk görevdi.
- Tanto quanto sei, a Aruna foi a primeira missão onde o Yasumoto cooptou o Sparks.
Aruna'ya o koordinatları gönderen Yasumoto.
Foi o Yasumoto que enviou a Aruna para aquelas coordenadas.
Yasumoto başka neler biliyor öğrenmek zorundayız.
Temos de descobrir o que mais sabe.
Anlaşılan John ve Yasumoto bir konuda ters düşmüşler.
Aparentemente, o John e o Yasumoto tiveram um género de discussão?
Yasumoto ile aranızda ne oldu?
O que se passa com o Yasumoto?
Yasumoto Binasında, humanichs laboratuvarını yok eden patlama, bir terörist saldırısıydı.
A explosão na Torre Yasumoto, que destruiu o laboratório da empresa da Humanichs, foi um atentado terrorista.
Yasumoto Kulesi'ndeki Humanich laboratuvarına gidiyor.
Ele vai até ao laboratório da Humanichs na Torre Yasumoto.
Ben Hideki Yasumoto.
Hideki Yasumoto.
Yasumoto Binası'na.
Yasumoto Towers.
Yasumoto Şirketi kurul üyelerinden birisi.
É um membro do conselho da Corporação Yasumoto.
Onu bulabilecek biri varsa o da, Yasumoto- -
Se alguém for encontrá-la, é o Yasumoto.