English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Y ] / Yayılın

Yayılın tradutor Português

988 parallel translation
Çizgi halinde yayılın.
Espalhem-se em círculo.
Hızla yayılın!
Rápido!
İşte burada beyler. İstediğiniz yere yayılın.
Bem, deixem a tralha onde quiserem.
Bütün adamlar etrafa yayılın. Gün batımında Stump Meadow'da buluşalım.
Bem, o melhor a fazer é separarmo-nos... e encontrar-nos-emos à noite, em Stop Meadow.
Hadi beyler, yayılın.
Muito bem, homens, espalhem-se!
Yayılın!
Dispersar!
Ama korku eski bir florin gibi yayılınca bir öpücüğe hasret kader bitmez tükenmez arayışını kesip, akan zaman içinde eğlenmek isteyince sıra bir mantar açmaya gelebilir.
O medo, ao contrário de um florim antigo, pode cegar tanto os homens, que a sorte, cujos lábios quase se sentem, pode cessar uma incessante busca, para pactuar com o toque do tempo, e conduzir o incumprido ao passado, para que o galo possa ter nova oportunidade.
En kaliteli yay ve okun nasıl yapılacağını da öğrendim.
e cómo fazer as melhores flechas.
- Yayın alması nasıl?
- Que tal a recepção?
Cüruf vadime yayılırken, halkının da kafasını karanlık kapladı.
Tal como a escória se espalhara sobre o meu vale, assim a escuridão se espalhava agora sobre as mentes das suas gentes.
Etekleri açılıp yayılmış da sulara, başına gelenden habersiz, bir süre kalmış ırmağın üstünde bir deniz kızı gibi.
Os seus vestidos desenrolaram-se, e fizeram-na flutuar como uma sereia.
Nil Vadisi'nde havaya reçinenin tatlı kokusu yayılır, göklerdeki tek karanlık da ibis kuşlarının gölgesi olur.
O ar será doce como mira, E somente o vôo do ibis escurecerá o céu.
Tanklarını gönderir, bir koridor açar... ve sonra piyadelerle yayılıp iç savunmamıza ciddi zarar verebilir.
Enviará os seus tanques, se abrir caminho por este corredor e com a sua infantaria fará estragos na nossa defesa interior.
Sen kanatları, bir yay ve oku olan, ufak şişman bir oğlansın ve sana bayılıyorum.
É um menino gordo com asinhas e uma seta e eu gosto muito de si.
Dünyanın oluşurken yaydığı ışın... uzayın derinliklerinde ışık hızıyla yayılırken... henüz diğer galaksilerdeki gezegenlere ulaşamadan... içinden doğduğumuz uzayın karanlığında kaybolacak... ve başladığımız şekilde, bir gaz ve ateş patlamasıyla yok olacağız.
-... muito depois de termos desaparecido. E enquanto o clarão do nosso nascimento... ainda não viajou pelos anos-luz distanciando-se, e ainda não foi visto por planetas nas profundezas de outras galáxias, desapareceremos na escuridão do espaço de onde viemos. Destruídos como começámos, numa explosão de gás e fogo.
Nasıl yayıldığına bakın.
Vejam como se espalha.
Bu fikir insanlar arasında yayılıyorsa,... Sabâ Kraliçesi yakın zamanda tahtından indirilebilir, değil mi,?
Mesmo assim, se essa ideia fosse aceita pelo povo, a rainha de Sabá logo cairia de seu trono.
Binlerce dönüm tahıl, yüksek ısı altında zaten kavrulmuş durumda, ve yanan kuşağın yayılması durdurulmazsa kıtlık başlayacağı korkusu giderek artıyor.
Milhares de hectares de cerealíferas mirraram já sob o calor intenso, causando medo da fome, se o anel em chamas não for controlado.
Kızarıklıklar alnıma ve kafa derime yayıldıkça benden nasıl uzaklaştığını fark ettim.
Quando as feridas se espalharam pela minha testa e couro cabeludo... logo percebi como você me evitou.
Bu müjde dünyanın neresinde yayılırsa, kadının yaptığı iş de anılacak.
Em verdade vos digo : Toda a parte onde for pregado o Evangelho... pelo mundo inteiro será contado, em sua memória o que ela fez.
"Yeni L'Humanite" de ve "Kızıl Muhafız" da sürekli bunu yapıyorlardı. Fransız komünist Marksist-Leninist hareketinin başlıca yayın organı.
O órgão central do movimento comunista francês marxista-leninista.
Bu yayın doğrudan Varşova'dan yapılıyor.
Esta transmissão lhes chega diretamente de Varsóvia.
Geçen haftanın seyir kaydını yayınla, olağandışı kayıtlardan, bu noktaya nasıl geldiğimizden başla.
Emitir as minhas entradas da semana passada, a começar pelos valores que obtivemos e como nos trouxeram até aqui.
Rapor ver. Tarayıcılar o yayın alanını nasıl delebildi?
Como é que os scanners penetraram no campo de radiação?
Yayın dalgası ve frekans modülü kullanılıyor.
Estão a usar as modulações de amplitude e de frequência.
Mantıklıdır, 20'nci Yüzyıl Roma'sında gladyatör yarışlarını televizyondan yayınlamak kadar mantıklı derim.
Diria que é lógico, Sr. Spock. Tão lógico como a Roma do séc. XX usar televisão, para mostrar o combate dos gladiadores.
Güneş ışınlarının yayılımı azalana dek ne kadar zamanımız kaldı?
Calcule quanto tempo temos, até que os clarões solares esmoreçam.
Yayılın.
Separem-se.
Kaptan'ın davranışlarıyla ilgili haberler yayılıyor.
Óptimo. A notícia do comportamento do Capitão já se espalhou.
Monty Python's Flying Circus yayını canlı olarak Grillomat Snack Bar'dan yapılıyor.
Hoje, o Monty Python's Flying Circus chega-vos em directo do Grillomat snack Bar, em Paignton.
- Bu tür şeyler yangın gibi yayılır.
- Estas coisas espalham-se como o fogo.
- Yangın giderek yayılıyor efendim.
- Fogo! Está-se a alastrar!
Yoksa yemin ederim "The New York Times" tan, Nebraska'daki en küçük yayın ajansına kadar haber yayılır.
Juro por Deus que toda a imprensa do "New York Times"... a um portal num buraco do Nebraska, receberão esta história.
Kılıfın altına yay koyabiliriz.
Uma mola no fundo do coldre.
KOW'den yayın yapıyoruz, K-O-W diye yazılıyor,
Transmitindo desde o KOW, K-O-W,
Tartışmada, Her Türlü Çiftlik Makinesinden Korkma Bakanı Terence Rattigan'dan saklanmadan sorumlu müsteşardan Timothy Whites'tan sargı paketleri çalıp Yüksek Kârla Satma Bakanlığı'nın yayınladığı cari yılın ticaret rakamlarını sunmasını istedi.
Mais à frente, no debate, o ministro subalterno de estar assustado com qualquer tipo de maquinaria agrícola desafiou o subsecretário de Estado de esconder Terence Rattigan a produzir os números deste ano fornecidos pelo Departamento de Roubar Pacotes de Ligaduras a Timothy Whites e Voltar a Vendê-las com um Lucro Considerável.
Ben, şirketin satılışını onaylayan bir bildirge yayınlarsam...
Quem acreditará nisto, afinal? Uma declaração minha a aprovar a venda da companhia que o meu pai fundou!
Eğer yayılırsa, artık daha da hazırlıklı olacaksın Chris.
Em caso de epidemia, ficas melhor preparado, Chris.
50 yıl boyunca Alman yayılmacıları Almanya'nın deniz yoluyla ihracata olan bağımlılığını sona erdirmek için bu bölgeye gözlerini diktiler.
Durante 50 anos, os expansionistas alemães viram esta região como o fim da dependência da Alemanha das importações marítimas.
Rusya'nın gücü, sonuna kadar sıkıştırılmış devasa bir yay gibi artık ileriye doğru atılıyordu.
A força da Rússia, como uma mola gigantesca comprimida até ao limite, estava agora a soltar-se.
Orduların nasıl yayılacağını anlamadan bu bölgeleri tespit etmemizin vaktinden önce yapılan bir hareket olduğuna dair bazı şüpheler mevcuttu.
Havia alguma dúvida se não se não nos precipitámos na organização das zonas, até vermos como os exércitos se sairiam.
Kvart'ın karısının haberi kadar çabuk yayılıyor.
- Que queres dizer com, todos sabem? Não todos, mas sabe-se tão rápido como as notícias sobre a mulher do Kvart.
Yangın buraya yayılıyor, camlardan dışarı çıkmakta.
este fogo está a subir pelas janelas.
Yangın bütün koridorlara yayılıyor.
O fogo alastra-se.
Salgın gittikçe yayılıyormuş.
A epidemia agravou-se.
Her yıl, büyük bir olay yayıncılık dünyasını yerinden oynatır.
Todos os anos, um grande evento entra como um furacão no mundo da publicação...
Juliet, karım,... dudaklarının nektarını bozan ölüm... senin en ufak güzelliğini fethedemedi,... cildinden ve yüzünden hala yayılıyor ölüm bayrağını dalgalandırmayı başaramadı.
Julieta, minha esposa,... a morte tirou o néctar dos teus lábios... pois não podia superar a tua beleza, mas tua pele e sembrante seguem radiantes bem onde a morte ainda não cravou sua bandeira.
Alevler yayılıyordu... ve çok yakında bir patlama olacağını biliyordum.
O fogo estava a espalhar-se e eu sabia que estava quase a explodir.
Yangın iniş pistinden yayılıp Beta bölgesinden jeneratöre ve... -...
Da pista de aterragem, o fogo separa-se, avançando pela secção beta, em direção ao gerador,
Efendim, yangın yana doğru yayılıyor.
Senhor, o fogo espalhou-se lateralmente.
Onu bastırmazsan, zihninde yayılır... ve birgün, sabah uyanırsın... hayatla yüzleşemiyorsundur artık.
Se não a esmagamos, propaga-se pelo cérebro até que um dia acordas e já não consegues enfrentar a vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]