Yazmış tradutor Português
3,289 parallel translation
Gold parşömeni o mürekkeple yazmış.
O Gold escreveu o pergaminho com tinta de lula.
Bir not bırakmış. Babama gitmemiz gerektiğini yazmış.
Deixou uma mensagem, disse para irmos ter com o pai.
Bombada kullanılan gazete parçasının üstünde birileri başka bir gazete açmış ve bir şeyler yazmış.
O papel usado na bomba estava sob outro papel quando alguém escreveu a palavra.
Tabletine tekrar tekrar yazmış.
Vou pesquisar.
"Ritim" i 38 defa yanlış yazmışsın.
- Escreveste mal "ritmo" 38 vezes. - Z de Zombie?
William Shakespeare şöyle yazmış :
William Shakespeare uma vez escreveu :
Thomas Merton şöyle yazmış :
Thomas Merton escreveu,
Kızlık soyadını bir belgede yazmış olduğunu görene kadar bir anlam vermedim.
Não tinha qualquer sentido, até notar que escreveu o nome de solteira numa papelada.
Önemli olan yazmış olmaları.
O importante é que o fizeram.
Şu Kent denen çocukla ilgili sayfalarca şey yazmış.
Caramba, são páginas e páginas de coisas acerca deste tipo Kent.
Görünüşe göre konuştuğu kişilerle olan görüşmeleri farklı renkte mürekkeplerle yazmış.
Parece que transcreveu conversas que teve com as pessoas em cores diferentes.
Bir ozan benimle alay eden bir şarkı mı yazmış?
Um maestrino compôs um "corridinho" gozando comigo?
Kim yazmış bunu?
Quem escreveu isso?
Dean'in ilk haberlerini bana Chad King ulaştırdı. Bana ve Carlo'ya ondan gelen birkaç mektubu gösterdi. Colorado'daki bir ıslah okulundan yazmış.
A primeira vez que ouvi falar do Dean foi através do Chad King, que me mostrou a mim e ao Carlo, algumas cartas enviadas de um reformatório no Colorado.
Adam vasiyetinde şöyle yazmış :
No seu testamento ele escreveu :
Adli tasfiyelerle ilgili yazmış olduğum bu mektubu babanıza iletebilir miydiniz?
Podia entregar esta carta ao seu pai que escrevi sobre os procedimentos da minha insolvencia?
Güzel yazmışım, değil mi?
Muito bem escrita, não estava?
Bir yerlere yazmış mıydın?
Não escreveste aí em algum lado?
Bir yerlere yazmış olsaydım koduğumun kutusunu açardım, değil mi?
Se eu tivesse escrito, eu teria aberto o caralho desta coisa, não teria? Talvez seja o teu aniversário.
Hepsi de geleceklerini yazmış.
Todos dizem que vêm.
Sonra, nereden geldiğini bilmediğim bir ilhamla, sanki o parçayı Strauss yazmış gibi çalmaya başladım.
Não sei de onde veio, mas tive essa inspiração de tocar como se tivesse sido composta por Strauss.
Goddard adında biri yazmış.
Daquele sujeito, o Goddard.
- Eski bir FBI ajanı yazmış.
- Foi um ex-FBI que o escreveu.
Şerefsizin teki hiç hoş olmayan bir şey yazmış. Senin cinselliğini sorgularmış gibi.
Um idiota nojento qualquer escreveu uma coisa que, bem, questiona a tua sexualidade.
Aptal kadın, süper kahraman sayfasına Kick-Ass'le çıktığını yazmış.
A cabra idiota disse no seu site que anda com o Kick-Ass.
- Kitabı kendiniz yazmış gibi mi hissediyorsunuz?
É como se tivesse escrito o livro?
"Yanlışım varsa bunda ve bu bana kanıtlanırsa demek ben bir hiçi yazmışım, kimse de sevmemiş asla."
Mas se estou errado e isso alguém provou Então nada escrevi e ninguém jamais amou ".
Ne var ki, size okumam için tanıtım yazmış.
No entanto, ela escreveu uma para eu ler para vocês.
John Eliot Ward bunu kendisi yazmış.
O próprio John Eliot Ward escreveu a carta de alforria.
Paul Brodeur yazmış.
É do Paul Brodeur.
Benimle tanışmak için hazır olmadığını yazmış.
Ele diz que não está pronto para conhecer-me neste momento.
Anlaşılan verimliliğin arttırılması üzerine olan müthiş raporu o yazmış.
Parece que escreveu um ensaio notável em como aumentar a eficiência.
- Ne yazmış? - Vay canına.
O que diz?
Yalnız gel yazmış.
Diz para ele ir sozinho.
Yanlış yazmışsın.
Tu anotas-te mal o código.
Onu halk şarkısı olarak yazmıştım.
Eu compu-la como uma balada.
Kitaplarını ilaçların, içkinin etkisindeyken yazmış ve bazılarına da göre de, şizofren bir dahi.
AMIGOS NO COLORADO As obras dele eram escritas sob o efeito de drogas e álcool, e de certa forma, num génio esquizofrénico.
Paul McCartney de bütün şarkılarını o şekilde yazmış.
E o Paul McCartney escreveu canções completas.
Çocuk, benim için yazmış.
O rapaz escreveu para mim.
- Kim yazmış bunu?
Está muito sensual. "
Sağ salim indiğini yazmış.
Diz que aterrou bem.
Köşesinde iki güvercin olan pembe bir kağıda yazmış.
Escreveu em papel cor-de-rosa com duas pombas ao canto.
30, 35 tane yazmış.
30 a 35 mensagens.
Bucket, ya ara ya öl yazmış.
Hinken escreveu : "Telefona-me ou morres."
Yoksa aramayı tercih edeceğin doktora yapmış ve bu konuya ilişkin tez yazmış bir tanıdığın mı var?
Ou será que ele ainda nos vai tramar?
Hodgson sağımhanelerin durumu hakkında yazmış.
E Hodgson escreveu sobre o estado das salas de ordenha.
Öyle yazmış.
Ele próprio o diz.
Seni yeniden performans artırıcı ilaç kullanmakla suçlamış. Gazeteler, suçlamayı yapan kişinin çapraz sorgu sırasında söz konusu odayla ilgili hiçbir detayı hatırlamadığını yazmıyor.
81.2 ) } a acusá-lo de usar substâncias dopantes. quando a pessoa que fez a acusação não se lembrava de nada no quarto.
Looman ne yazmış?
O que diz o e-mail?
Ne yazmış?
Então o que é que ele disse?
- Kendisi yazmış.
- Ela já escreveu.