Yemis tradutor Português
2,902 parallel translation
İki saat gerideyiz, ses sistemi boku yemiş durumda ve Stevie taşınıyormuş.
Estamos atrasados 2 horas. O som está lixado e a Stevie não vem.
Sen hiç yüzüne kurşun sopa yemiş biri gördün mü?
Já viste alguém levar um tiro na cabeça?
Özür dilerim. Kafayı yemiş olmalısın.
Desculpa, deves estar a enlouquecer.
Bu götten yemiş ikimize de saygısızlık etti.
Este filho-da-puta desrespeitou-nos aos dois.
Boku yemiş durumdalar.
Eles estão lixados.
Kavgacı, şeytani ve yakışıklı bir politikacı dâhiden dayak yemiş olmalı.
Algum gênio político bem-parecido e demoníaco deve tê-lo atacado.
Kafayı yemiş durumdayım. Demek istediğimi anlıyor musun?
Estou mesmo assustada.
O polisler kafayı yemiş durumda. Evet.
- Estes polícias são fodidos.
Bu tavuklara ne koyuyorlarmış ki bu kadar adam kafayı yemiş?
Que raio puseram eles no frango, para se passarem todos da cabeça?
İstiridye yemiş miydin?
Você já comeu ostras?
Hayır sizi görünce yemiş kadar oluyoruz.
Agora. Vendo vocês comerem é suficiente para nós.
Yakında köyü tamamen yemiş olacak. Eğer Chen Jia Gou köyü olmassa,
Logo vai engolir toda a aldeia.
Sanki herkes bozulmuş bir pasta yemiş gibi!
É como se todos tivessem comido o mesmo bolo-rei estragado.
Adam kafayı peynir ekmekle yemiş.
Ele é maluco.
Bir vampir gibi kazık yemiş yazsam daha mı iyiydi?
Preferia que dissesse que foi morto com uma estaca, como os vampiros?
Kafayı yemiş durumdayım ama üstesinden geliyorum.
Sou um anormal com nota 20. Mas estou a aguentar.
Ama kafayı yemiş birini halletmenin nesi eğlenceli değil mi?
Mas onde está a diversão em bater numa bola de pelo molhado?
Bu şimdi Amerikan rüyası değli de ne, biraz yandan yemiş hali ama olsun.
Vocês estão a viver uma versão distorcida do sonho americano.
- Evet, boku yemiş durumdayız.
- É. Estamos fodidos.
Galiba tamamen ayvayı yemiş.
Acho que é perda total.
Yumurta yemiş kokarca osuruğu gibi kokuyor.
Cheira como uma vadia recheada de queijo feta...
Tüm dünya kafayı yemiş!
O mundo inteiro está louco!
Tanrınız ayrıca konuklara kuru yemiş ikram etmemenizi de mi emrediyor?
O vosso deus também não acredita em oferecer aperitivos para os convidados?
Bu hafta ettiği her öğle yemeğinden bahsetti ve 3'ünde taco yemiş.
Ele descreve cada almoço que teve nessa semana, e três deles foram tacos.
Ciğerini mi yemiş?
Ela comeu o figado?
Buraya gelmenizden onur duyduk. Davet edilmemiş olsanız bile. Aslında onur da duymadık çünkü sen hüküm yemiş bir suçlusun.
Estamos muito honrados que esteja aqui, mesmo que não tenha sido convidada e com pouca honra porque é, uma criminosa condenada.
Henüz yemek yemiş bile olsanız, acıkırsınız.
Fica com fome, ainda que tenha acabado de comer.
Yersincabı vurmak için kullanılan bir tüfek ile hamile kadınlara ateş eden kafayı yemiş bir eski denizci aynı şey değil.
Uma espingarda para alvejar esquilos não é o mesmo que um ex-Marine frustrado a alvejar grávidas.
Bilirsin işte, kafayı yemiş olarak.
Sabes, como um maluco.
Koca bir keçinin yarısını yemiş gibisin.
Pareces ter engolido meia cabra.
Bunu söylemek istemezdim canım,... Ama senin Meryem Ana kız arkadaşın sensizken biraz yarak yemiş sanki.
Lamento informar-te, querida, mas acho que a tua namorada andou a brincar com pilas sem ti.
Uyuşturucu bağımlılığından 36 ay yemiş bir anne..
A mãe, que está a cumprir 36 meses de pena por uma acusação de posse de droga.
Kardashian kardeşler yanınızda halt yemiş.
Não ficam a dever nada aos Kardashian.
Üç yıl yemiş. Bir yılın ardından şartlı tahliye.
- Apanhou três anos.
- Bir şey gözlerini yemiş.
Parece que alguma coisa lhe bicou os olhos.
- Benim gibi boku yemiş evlatlıklar mı?
Crianças de orfanato iguais a mim? Exactamente.
Hepsi kafayı yemiş onların.
Estão completamente loucos.
- Kafayı yemiş işte.
- Diz que simplesmente se passou.
Biri yemiş.
E este não tem ninguém.
Bisikletçiler, Ermeniler, kafayı yemiş narkotikçiler, herkes olabilir. Heylia da sonunda gaza gelmiştir belki.
Podem ter sido motoqueiros, arménios, agentes rebeldes da DEA, a Heylia pode ter tido tomates...
O zaman neden ben kafayı yemiş gibiyim?
Então porque estou a viajar agora?
Aynı hizadan. O hâlde ilk isimsiz cesedimiz başından kurşun yemiş diğer ikisi göğüslerinden delik deşik edilmiş.
A desconhecida número um é morta com um tiro na cabeça, e os outros dois, com tiros no peito.
Tıka basa yemiş gibisin, dombili.
Parece que comeste demais, badocha.
- Ziva hız cezası yemiş.
A Ziva, foi multada por excesso de velocidade.
Ancak kafayı yemiş bir Gogol ajanı Ari Tasarov'un arabasını durdurur.
Apenas um agente doido da Gogol podia tentar parar o seu carro.
Bu silah ayvayı yemiş.
Esta arma está um nojo.
20 yıl yemiş.
Apanhou 20 anos.
Babasından o kadar çok yumruk yemiş ki polisleri içeri almak için tokmağı çevirememiş bile.
Os punhos do pai estavam tão inchados que não pôde abrir a porta aos polícias.
Orada dayak yemiş olmalı.
Deve ter sido espancado à chegada.
- Çok kötü dayak yemiş.
- Bateram nela.
Biri organ bağışçısı, diğeri bağırsaktan yemiş.
Um é doador de órgãos, o outro levou o tiro.