Yeşil tradutor Português
8,336 parallel translation
Yeşil çöp bidonu geri dönüşüm için değilmiş meğerse.
Como pensávamos, a lata verde é para não recicláveis.
Yeşil artık resmen en sevdiğim renk.
O verde é oficialmente a minha cor preferida a partir de agora.
- İlk turu sen mi kazandın? Yeşil!
- Ganhaste o primeiro jogo?
- Bana turuncu, kırmızı ve yeşil gerek. - Kaybettin!
Preciso de laranja, vermelho ou verde.
Annemim yeşil kazağını giyen bir kadın gördüm.
Vi uma miúda a vestir a camisola verde da mãe.
Yeşil bonibonları en son yerim.
Como os MMs verdes em último lugar.
- Yeşil şişe.
- A garrafa verde.
Yeşil yumurta ve jambon hikayesini hatırlasana.
Que tal ovos verdes e presunto?
Küçük gözümle yeşil bir şey gördüm şimdi de.
Avisto com os meus olhinhos uma coisa verde.
Bir tür yeşil.
É mais ou menos verde.
Tamir edersem yeşil yanacak.
Vão ficar verdes após o reparar.
Sana bu yeşil dünyadaki en güzel kızın sen olduğundan bahsetsem kızar mısın?
Importas-te que te diga que és a rapariga mais bonita na Terra verde de Deus?
Sadece yeşil alarmı beklemiyordum.
Não estava à espera de um código verde.
Ya güneşli bir sahilde margaritaları yudumlarken... yeşil yerine bronz olsan ne olurdu?
E se estivesses a beber margaritas numa praia solarenga e ficasses castanho em vez de verde?
Çocuklar? Bu yeşil kod mu?
Pessoal, é um código verde?
Dünya Yeşil Dev'i gördü.
O mundo viu o Hulk.
Fabrika çıkış boyası, askeri yeşil.
Tinta de fábrica, cinzento marinho.
Hayır, yeşil bir şey.
Não, é verde.
- Haberler büyük! Yeşil ışık aldım!
Tenho luz verde.
Yeşil bir Mercedes'im var.
Tenho um Mercedes verde.
Bu yeşil çizgi her ay ya yükselir ya da aynı hatta devam eder.
Esta linha verde ora sobe ora fica na mesma, em cada mês.
- Şuna bak. - Yeşil.
- Olha para isto.
Daha önce hiç böyle büyük bir kızarıklık, enfeksiyon veya bu yeşil kabarcıklardan görmedim.
Nunca tinha visto uma urticária tão grave ou infecção ou seja lá o que for essa bolha verde.
Koca galakside bu kadar çok yeşil olduğunu bilmiyordum.
Não sabia que havia esta quantidade de verde em toda a galáxia.
Burundan çekmeyi, şırınga kullanmayı, yeşil kurbağaları yalamayı ve kadınları da.
Juntamente com, snifar, cheirar, injetar, lamber sapos amarelos, e mulheres.
Hedef, alana girdiğinde Felix yeşil ışık verecek.
"O Felix dará a luz verde quando confirmar o posicionamento do alvo."
Yani yeşil ve kırmızıyı idrak edemiyor.
Ele nunca conseguirá apreender as cores vermelho ou verde.
Tanıtım turnesindeki Walker canlandırdığı çaylak polis rolüyle bolca övgü topluyor ve aynı rolü bir devam filminde oynaması için şimdiden yeşil ışık yakıldı.
Walker está numa digressão pela imprensa e tem reunido elogios pela sua representação de um polícia novato, um papel que se espera que repita numa já aprovada sequela do filme.
İnce bir kabuk ve bir sürü yeşil fasulye doldurma şeklinde.
A massa é fina e eles são recheados com uma mistura de feijão verde.
Florencia Fuentes, yeşil kartı kaptı, John.
Florenzia Fuentes. Arrasa no palco, John.
Wisconsin şehrinin gururları,'Yeşil Körfez Çocukları'.
E o orgulho de Wisconsin : Os Green Bay Packers.
'Yeşil Körfez Çocukları'elendiniz.
Green Bay Packers... Estão fora.
Hey, Becca. Hadi Yeşil Körfez Çocukları ile tanışalım.
Becks, vamos conhecer os Green Bay Packers.
Bakalım yeşil kapının ardında kim varmış.
Vamos lá ver quem está atrás da porta verde.
Bu yüzden merdivenleri mavi, kırmızı ve yeşil yapmışlar.
Então há escadas azuis, escadas vermelhas, escadas verdes.
Yeşil gözleri, kahverengi saçları, bembeyaz teni varmış.
Olhos verdes, cabelo castanho arruivado, pele clara.
Çayıra yalnızca yeşil rozetliler girebilir.
É preciso um dístico verde para entrar no recinto.
Korkarım hemen gitmen gerekiyor, o güzelim yeşil gözlerine biraz daha bakarsam sana aşık olacağım çünkü.
Agora, tem de ir. Pois temo que, se olhar mais um instante para os seus belos olhos verdes, me apaixonarei.
Belki de koyu yeşil.
Verde escuro, talvez.
- Evet, ne yani zorla kaçırılmak için sikik bir yeşil kartınız mı olması gerekiyor?
Agora é preciso um visto para ser raptado?
- Yeşil istiyorsun, öyle mi?
- Marijuana, não é?
Yeşil içeceğimle dolduracağım seni.
Vou meter-te o meu batido saudável.
Tepe, kalın yeşil otlarla kaplı. Ve bir sürü köpek yavrusu..
Coberta de relva espessa, e de imensas papoilas.
En sevdiğin renk yeşil mi?
A tua cor preferida é o verde?
Bir şeyler başlatmak için haber başlıkları yaptı. "Yeşil Halı Mücadelesi"
Ela fez manchetes por comecar algo chamado "O Desafio de Tapete Verde"
- Bugünkü eğitim için vajinan, bu yeşil çay şişesi tarafından canlandırılacak.
Para o tutorial de hoje usaremos esta garrafa de chá verde para interpretar a tua vagina.
O yaprak değil ki, yapraklar yeşil olur.
As folhas são verdes.
Ve Dünya, sürekli dönen, mavi-yeşil bir gezegen. Neden üstünden düşmüyoruz bilmiyorum.
Este é um planeta azul e verde, que está sempre a rodar e eu não sei porque não caímos.
ve yeşil gözlere bayıldım.
E adoro os olhos verdes.
RACHEL'IN YEŞİL BİR GELECEĞİ OLMASI İÇİN HİDROLİK GAZ İSTEMİYORUM
NÃO QUERO GÁS POR FRACKING PARA A RACHEL TER UM FUTURO VERDE!
Yeşil ışık?
E a luz verde?