Yok bişey tradutor Português
384 parallel translation
- Yok bişey.
- Nada.
Yok bişey
Nada.
Yok bişey.
Nada
Yok bişey.
It's OK.
Yok bişey.
Don't be scared.
Tamam yok bişey.
- Está tudo bem. - Ok.
Tamam, yok bişey.
Está bem, está bem.
Ayrıca zarar gören bişey yok, tatlım.
Além disso, não é nada sério, querida.
Endişelenicek bişey yok. Sıradan bir el çantası hırsızlığı.
- Foi só um assalto de puxão.
Bişey olduğu yok.
Não está a acontecer nada.
Bozuk paradan başka bişey yok...
Só trocos...
- Onun gibi diye bişey yok.
- "Mais ou menos" não.
- Yok öyle bişey.
- Não, não é verdade.
Bilecek fazla bişey yok.
Não tem nada que saber.
Çok bişey istediğimiz yok Sadece dünyaya hükmetmek isteriz
Não queremos nada de mais, apenas governar o mundo das artes marciais.
Bişey yok.
Está tudo bem.
Yok bişey.
O que é que tens a ver com isso?
Lanet ılık bir bira kadar dayanamayacağım bişey yok!
Se há uma coisa que não tolero É cerveja choca!
Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin? Hadi ama, korkacak bişey yok.
- Tens a certeza que é uma boa idéia?
Um, Evet bişey yok!
Sim.
Yok bişey.
Nada.
Bişey yok, biraz sürtülmüş, o kadar.
Nada. Só ficou um bocadinho rasgada.
On ultimatom verdim, ve yapabilecek bişey yok.
Fiz-lhe um ultimato. Não há nada a fazer.
sevdiğim çok fazla bişey yok. Sanırım dışarısının manzarasını tercih ederim.
Acho que eu gosto mais... da vista... do lado de fora da janela.
Ama başka yapacak bişey yok.
Mas não há outra opção.
Korkacak bişey yok.
Olha. Não temas.
Korkacak bişey yok.
Não há nada que ter medo.
- Duracak bişey yok.
- Pare, pare! - Já não podemos parar.
- Yapacak bişey yok.
Consegue superar-me.
Onun için kimsenin yapabileceği bişey yok.
Já ninguém o pode ajudar.
Pekâlâ millet, dağılın, burada görecek bişey yok.
Muito bem, pessoal, circulem, não há nada para ver aqui.
'Burada görülecek bişey yok've'dava kapanmıştır'diyorsun.
"Não há nada para ver aqui" e "Caso encerrado".
Endişelenecek bişey yok.
Não estejam preocupados.
Bişey yok.
Nada.
- Çok bişey yok. Berbat durumdayız.
Alguma novidade?
- Tamam. Bişey yok, adamım.
Tudo bem, meu.
Bişey yok bebegim.
Está tudo bem, fofo.
Hayır, yok böyle bişey.
Oh não, nada disso.
Fransızlarının üstünde bişey yok.
Não têm nada a ver com as francesas.
- Pek bişey yok
- Não muito.
Hey, Lois, Chrisin üstüne bu kadar gitme Ne demek TV yok o sınıfta kaldı, yani şükran gününde garajda kuzenine saldırması gibi bişey değil ki bu.
Ei, Lois, dá uma chance ao Chris. Quero dizer, não há TV? Ele falhou uma disciplina, não é o mesmo que apalpar um primo na garagem naquela ceia de Natal quando tinha 19.
- Hayır yok öyle bişey
- Não! Ninguém cantar.
Bişey yok Kenny.
Podes vir, Kenny.
eğer isterseniz. önemli bişey yok.
Não tem muito que ver.
Sey, isteğinizde kötü bişey yok.
Pedir não custa...
Ama, elbette bunda ilegal bisey yok.
Isso nada tem de ilegal.
Ölümcül Ajan 1 ve 2 ´ den daha kötü bişey yok.
Pior que o "Agente Mortífero" só vi o "Agente Mortífero 2".
Heyır, hayır bişey yok.
Não me deves nada.
Hung, kafamda husumetle ilgili hiç bişey yok.
Hung, eu não mantive a hostilidade em mente.
Şaşılacak bişey yok, hamilesin.
Não admira estares grávida.
Bişey yok.
Não é nada.