Youssef tradutor Português
63 parallel translation
1973 yılında, bu dokümanda Büyük Haham Yusuf bizim Yahudi olduğumuzu kabul etti. Bu yazı, açıkça şunu kanıtlıyor.
O Grande Rabino Youssef reconheceu a nossa condição de judeus em 1973 nesta carta.
Abu Youssef.
Abu Youssef.
Kemal Adwan, Kamal Nasser ve Abu Youssef.
Kemal Adwan, Kamal Nasser e Abu Youssef.
Adwan ve Abu Youssef.
Adwan e Abu Youssef...
Adwan, Nasser, Youssef.
Adwan, Nasser, Youssef...
Abu Youssef, tüm Filistin şebekesinin üç numaralı adamı gibi bir şey.
Abu Youssef é o no 3 na organização palestiniana.
- Salameh'e yakın... Abu Youssef, peşinde olduğumuz en beter herif, tamam mı?
- Depois do Salameh, o Youssef é o pior deles todos?
Festivalin 50. yıldönümünde Yaşam Boyu Başarı Ödülünü bütün yapıtlarıyla Youssef Chahine kazanıyor.
O prémio do 50.º Aniversário... é entregue a... O 50.º... Youssef Chahine pelo conjunto da sua obra,
- Merhaba Yusef.
- Salve, Youssef
Yusef!
Youssef!
Oran'ın Cezayir'de olduğunu biliyorum. Bir arkadaşım var, adı Yusef. Ailesi orada oturuyor.
Mas sei que Oran fica na Argélia pois tenho um amigo, Youssef os seus pais vivem lá.
- Yusef gitmiş.
- O Youssef foi-se embora.
Yusef dönecek, göreceksin.
Youssef vai voltar.
Yusef bilir ki, ne varsa eskide vardır!
Mas o Youssef sabe que panela velha é que faz comida boa.
Ayrıca bunu bilen sadece Yusef değil.
O Youssef não é único, há outros.
Aferin Yusef, ekmek lazım ama kuru olsun.
Muito bem Youssef, mas não te pedi pão molhado
Yusef gibi davranıyorsun!
Não me vais fazer como fez o Youssef!
Adım Farid Yusuf Abdul Rahman.
Chamo-me Farid Youssef Abdul Rahman.
Merkezden Youssef'i arayabilsem harika olurdu ancak Youssef artık yok, biz de öyle.
Seria canja, se pudesse ligar ao Youssef, na sede, mas o Youssef já não existe, nem nós.
Sen, Youssef.
Tu, Youssef.
Youssef!
Youssef!
Youssef Daoud dedim!
Youssef Daoud!
"Benim adımYoussef" de!
Diz, "O meu nome é Youssef."
Benim, Yusuf.
Sou eu, o Youssef.
Özellikle ben, Yousuf.
Especialmente eu, o Youssef.
Youssef, senin şansın yok.
O chefe Youssef decide!
Youssef.
Youssef.
Niels ve Youssef'i gördün mü?
- O Niels e o Youssef já chegaram?
Youssef.
Prontos?
Arkaya at.
- Youssef. - Apoia. Vera.
Sesimizi duyuralım. bu durumda, Youssef ve Nienke.
o Youssef e o Nienke têm vozes.
Ve bu benim oğlum, Yusuf.
E este é o meu filho, Youssef.
"Yusuf"
Youssef.
Oğlum Yusuf... Oda madende sıkıştı.
O meu filho, Youssef, está lá preso, também.
Biliyorum başınıza çok bela açtık, Sinyor, ama oğlum Yusuf...
Eu sei que temos muitos problemas, senhor, No entanto o meu filho Youssef...
Yusuf?
Youssef?
Esad'ı değiştirme planınız varsa yerine geçecek kişinin General Youssef olmasını makul buluruz.
Se tivessem um plano para substituir Assad, sabemos que seria pelo General Youssef.
Youssef iyi bir seçim olurdu.
O Youssef seria uma boa escolha.
- General Youssef? - Evet?
- General Youssef?
Bayan Youssef?
- Sim? Mrs. Youssef?
- Bayan Youssef'i ambulansa götürür müsünüz?
Ajuda Mrs. Youssef a entrar na ambulância? Com certeza.
General Youssef.
General Youssef.
Eğer Esad'ı değiştirme planınız olsaydı onun yerine General Youssef'u koymanızı anlayışla karşılardık.
Se tivessem um plano para substituir Assad, sabemos que seria pelo General Youssef.
General Youssef'un kızının ameliyatına giren tüm sağlık elamanları şu an sorgulama odasında.
Tenho todos os membros da equipa médica que operaram a filha do general Youssef numa sala de interrogatório.
Ya da General Youssef'u temizlemekten.
Ou em ter o general Youssef fora dele.
General Youssef'in uçağını havaya uçuran bomba mıknatıslıymış.
A bomba que abateu o avião do general Youssef era magnética.
General Youssef'un uçağının patladığı gün.
No dia em que o avião do general Youssef caiu.
Suriye'de General Youssef'u lider yapacağımız planını biri öğrenmiş. Nasıl?
Alguém se apoderou do nosso plano de instalar o general Youssef na Síria.
De biz Genel Youssef uçağını havaya uçurdu demek olabilir.
- Porquê? Mais vale dizer que fizemos explodir o avião do general Youssef.
Yusuf!
Youssef!
Youssef.
- Youssef.