Yumuşak tradutor Português
4,390 parallel translation
Pek fazla insan patatesleri nasıl yağlı ve yumuşak hâle getireceğini bilmez. Her taraf onlarla dolu biliyorum ama yakın zaman sonra baba olacağım bu yüzden de benim için bir iş bulmak son altı saatte en büyük öncelik oldu. Yeteneklerimden biri.
Poucos sabem evitar que a batata fique gordurosa... requer talento.
Yumuşak elleri olan adamlar.
Homens com mãos suaves.
- O yumuşak bölgeyi hissettin mi?
Estás a sentir esse ponto macio?
Kemikteki yoğun yaralanma ve yumuşak doku enfeksiyonun derecesi sıkıntı yaratıyor.
O dano nos ossos juntamente com a infecção é perturbante.
Çok yumuşak.
É mole.
Yumuşak, adli tıp uzmanı görünüşüne rağmen tam anlamıyla savaşçı.
Atrás de um educado médico legista, bate o coração de um verdadeiro guerreiro.
Şu anda duvarları yumurta kabuğu rengine mi yoksa yumuşak mavi rengine mi boyamaya karar vermeye çalışıyoruz.
Neste momento estamos a decidir-nos entre casca de ovo e menta clara para a cor das paredes.
Bence yumurta kabuğu ağır basıyor yumuşak mavi rengine bir şey uydurmak zor.
O meu instinto diz-me que casca de ovo é pedir de mais, mas menta clara é complicado de fazer combinações.
Kötü olduğunun farkındayım ama geçen sene komşulara dekorasyonumuzun daha "yumuşak" olacağına söz vermiştik.
Sei que é lamentável mas, depois do ano passado, prometemos aos vizinhos... que teríamos decorações mais simpáticas.
"Bunlar bir aristokratın yumuşak elleri değildi."
Estas não são as mãos leves de um aristocrata.
Çok şey yaşadık ve minik, yumuşak bir dostun varlığı acımızı hafifletebilir diyorum.
Nós passámos por muito e talvez... a presença de um pequeno amigo fofinho nos possa ajudar a mitigar a dor.
Yumuşak çizgilerle elbiseye özellikle kadınsı hava kazandırılmış.
O vestido é apropriado para festas, senhora, porque é utilizado sem um espartilho,
Belki de bu her yeri ele geçiren kapitalistin yumuşak yanının olduğunu da göstermeye çalışıyordur.
Quero que seja visto. E que seja adorado. Entendido?
Yumuşak doku tamamen parçalanmış.
O tecido mole ficou danificado.
Ayıların böğürtlen yemek için kullandıkları yumuşak dişleri vardır.
Os ursos adoram bagas.
Reklamda ihtiyar adamın hiddetli kırmızı ses dalgaları yumuşak maviye geçiş yapıyordu.
No anúncio, as ondas sonoras vermelhas do velhote ficam num azul calmo.
Bas grubu biraz daha yumuşak.
O baixo é mais... mais suave.
- Ama bunu yumuşak şekilde yap.
Muito devagar.
Aynen öyle, seni gidi yüreksiz yumuşak! Anneciğini dinle öyle.
Isso mesmo, "bolinhos de natal sem espinha"!
Asıl mesele onlara yumuşak davranamayız.
O que quero dizer é que não podemos ser fracos.
Suça karşı yumuşak davrandığımı söyleyen bir karalama kampanyası başlattın, doğru olmadığını da bal gibi biliyordum.
Atacou-me ao dizer que eu não lutava contra o crime, quando sabia muito bem que não era verdade.
Şimdiki kanunlar çok yumuşak.
- As leis atuais são muito permissivas.
Tabi, başlangıç silahları, taklidi, yumuşak havalı silahlar..
Claro! Armas de estalos, replicas, pistolas de ar.
Yumuşak bir dokunuşun var.
És muito elegante.
Bu yumuşak boğazını kesiversem ve kızın ruhunu cennete göndersem o zaman nereye gidersin, seni rezil şey?
E se eu te cortasse a garganta e libertasse a alma dela para o Céu? - Para onde irias então?
Bence çok yumuşak bir tat alacaksınız.
Vai achá-lo excecionalmente suave.
Doğal kum daha yumuşak, yıpranmış olur.
A areia natural é mais macia e resistente.
Annem ilk hapse girdiğinde. Hayatımdaki tek yumuşak şey, eski yastıkların olduğu bir çöp torbasıydı. Büyük annem evcil bir hayvanın bana yardımı olacağını düşündü.
Eu costumava passar muita fome quando a minha mãe foi presa e a única coisa fofa na minha vida era um saco cheio de almofadas velhas.
Böyle yumuşak bir yanın olduğunu bilmiyordum.
Não sabia que tinhas um lado tão meigo.
Göğüs kafesi ile pelvis arasında çoğunlukla yumuşak dokuyu içine alan ve bel kemiğine zarar veren şiddetli bir kesim gerçekleştirilmiş.
A violenta secção ocorreu entre a caixa torácica e a pélvis, penetrando o tecido mole, mas também cortou a coluna.
Güzel, yumuşak ellere sahip annemsi birisin.
És um tipo maternal com mãos lindas e macias.
Cennetteki babamız, bu çocuğu kutsa bu çocuğun yüzüne gül ve onu yumuşak sevgi kabuğunla sar, Tanrım.
Querido Pai que estás no Céu, abençoe esta criança... Sorria sobre esta criança e rodeie esta criança, Senhor, com o manto macio do Seu amor...
Bir yıl sonra haftada 46 saat çalışmış vücudumun her santimetresi çamurla kaplanmış halde 16 kilometre koşuyu henüz bitirmiştim üstüne bir de bir telefon direği büyüklüğünde bir kütüğü yumuşak kumların üzerinde taşımak zorundaydım.
Um ano depois, estava nas 46 horas no inferno, lama seca por toda a parte do meu corpo. Acabei uma corrida de 16 km, e agora, tenho de fazer um relatório do tamanho de um poste, sob areia macia.
Fazla aşınma olmaması yumuşak bir şeyle asıldığını gösteriyor, kumaş gibi.
Aquelas sem escoriações foram feitos provavelmente por algo leve, como tecido.
Dışı kıtır kıtır, içi yumuşak ve yapış yapış.
Crocante por fora, suave e peganhento por dentro.
Homer, kasvetli görünüşün yumuşak, rahat...
Homer, a tua cara pálida provoca-me arrepios...
Hafif yumuşak kaçıyor.
Isso é meio afeminado.
Ellerin kuzu etinden yumuşak.
As tuas mãos são mais suaves do que vitela.
Sanatçı, Monet'nin alışkanlığına uygun şekilde yumuşak bir zemin kullanmış.
O artista usou um fundo claro fiel ao costume de Monet.
"Ve uyuyamayan yaralılar arasında sohbetin yumuşak, istikrarlı..." "... uğultusu vardı. "
E havia o zumbido suave e firme das conversas entre os feridos que não conseguiam dormir.
Sıkı, yeterince yumuşak.
Dura, mas macia.
Kapısından çıktığımız andan beri, yumuşak yatağı ve sıcak ocağını düşündü hep.
Desde que saiu porta fora, só pensa na sua cama fofa e na sua quente lareira.
Hepsi çok yumuşak.
O que significa que o nosso inimigo não está pronto para se dar a conhecer.
Şimdi bu amcık, Jack Valliant herifi önüne gelmesi halinde böyle bir hikayeyi kullanmak için haddinden fazla yumuşak olabilir ancak personeli hiç tereddüt etmeyecektir.
Este maricas, este Jack Valliant, pode ser demasiado macio para usar esta história se ela lhe aparecer na secretária. Mas a sua equipa não hesitará.
Sanırım biraz yumuşak bir konuşma olacak.
Acho que vou ser um pouco moderado.
Ellerin çok yumuşak.
Tem mãos muito macias.
- Yumuşak iniş jetlerini denedin mi?
Tentou os jactos de aterragem?
Peki, yumuşak iniş jetleri inişten üç metre önce otomatik olarak harekete geçer.
Os jactos de amortecimento da aterragem accionam-se a 3 metros do solo...
Ama artçı koruman çok yumuşak.
Mas a tua defesa é muito fraca.
Evet, ve hiç birini kabul etmiyor yemin edeirm sakin, yumuşak
Sim, e nao se casar, eu juro. Calma.
Yumuşak mı?
É tenro?