Yunus tradutor Português
558 parallel translation
Ve Tanrı'nın takdiriyle, büyük bir balık Yunus'u yuttu.
E Deus preparou um grande peixe para que engolisse a Jonas.
Denizciler ; Yunus'un hatası Tanrı'nın emrine uymamaktı.
Marinheiros o pecado de Jonas, foi desobedecer a vontade de Deus.
Fakat Yunus önemsemedi ve Efendisinden kaçmaya kalkıştı.
Mas Jonas zomba de Deus, tentando escapar dele.
Yunus, insan yapısı bir gemiyle Tanrı'nın onu görevlendirdiği mülkünden çıkabileceğini sanıyordu.
Jonas pensa que um barco construido pelo homem, o levará a países onde Deus não reina.
Ve Yunus denizcilerden kendisini denize atmalarını istedi. Çünkü bu büyük fırtınanın onun yüzünden patladığını anlamıştı.
O desgraçado Jonas lhes implora que o joguem borda a fora, porque ele sabia, que por sua causa essa grande tempestade, caíra sobre eles.
Ve Yunus'u bir çapa gibi kaldırıp azgın dev balıkların beklediği denize attılar.
Agora, observem Jonas,... levantado como uma âncora e atirado ao mar... para dentro das terríveis mandíbulas que o esperavam.
Ve Yunus, balığın karnından, Rabbine yalvardı.
E Jonas implora a Deus, a partir da barriga do peixe.
Ve balina denizin derinliklerinin buz gibi karanlığından ışığa çıktı ve Yunus'u kuru topraklara kustu.
Então da fria e terrível obscuridade das profundezas, a baleia saltou para a luz e vomitou Jonas em terra firme.
Ve yara bere içindeki Yunus okyanusun salyangoz kabuğu gibi uğultusunu hala kulaklarında hissediyordu.
E Jonas mal tratado, e abatido as suas orelhas, como duas conchas que faziam ressoar o rumor do oceano,
Yunus Allah'ın emrini yerine getirdi.
Jonas cumpriu a vontade do "Todo Poderoso".
İki yunus kayığın etrafına geldi, onların oynarken çıkardıkları sesleri duyabiliyordu.
Dois porcos-do-mar cercaram o barco, | e ele os ouvia rolando e soprando.
Hava kararmadan hemen önce sargasso otlarıyla çevrili büyük bir adayı geçerlerken sanki okyanus sarı bir battaniyenin altında bir şeyle sevişiyormuş gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken küçük oltasına bir yunus takılmış ve onu kayığına çekmişti.
Pouco antes de escurecer, enquanto | passavam pela grande ilha de sargaços... que balançava como se o mar... estivesse a fazer amor com alguma | coisa sob um cobertor amarelo... a sua pequena linha tinha sido | levada por um golfinho... e ele o recolheu | para dentro do esquife.
Pişmiş bir yunus balığı yemek ne kadar lezzetliyse pişmemişi o kadar kötüdür.
Que delícia é o golfinho... quando cozido... e que peixe horrível quando cru.
Aslanları düşlemedi, onun yerine 10-15 km genişliğindeki bir yunus okulunun hayalini kurdu. Tam da çiftleşme zamanlarındaydılar.
Ele não sonhou com leões, mas com | um grande grupo de porcos-do-mar... que se estendia por 13 ou 16 km... e estava na época de acasalamento. |
İhtiyar Yunus'a yetmişti
Se era boa para o velho Jonas...
İhtiyar Yunus'a yetmişti bana da yeter
Se era boa para o velho Jonas ela é que é boa para mim.
İhtiyar Yunus'a yetmişti
"Se foi boa para o velho Jonas"
Bu bölüm Yunus Peygamber'in balina tarafından yutulmasından bahsediyor.
Fala de Jonas, sendo engolido por uma baleia.
Bir uzman olarak bana söyleyebilir misiniz bu da Yunus Peygamber'inki kadar gerçek mi?
Como perito, acha que isto está tão certo como a questão de Jonas?
Kötü ve tanrıtanımaz bir kuşağın bulacağı tek alamet Yunus peygamberinki olacaktır. Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa,.. ... İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacak.
Geração má e adúltera pede um sinal, mas não lhe será dado... outro sinal do que aquele do profeta Jonas... que esteve 3 dias e 3 noites no ventre de uma baleia... assim o Filho do homem ficará 3 dias e 3 noites na terra.
Ninova halkı, hüküm günü bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Yunus'un çağrısıyla tövbe ettiler. Yunus'tan üstün olan buradadır.
No dia do juízo, ninivitas se levantarão contra esta raça... e a condenarão, pois fizeram penitência à voz de Jonas.
Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simon! Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam'dır.
Feliz és, Simão, filho de Jonas... pois nem a carne, nem o sangue que te revelaram isto... mas meu Pai que está nos céus.
Geçen yıl, yeni bir hava pompası icad etti ve Yunus adında bir İngiliz şirketi tarafından işe alındı.
No ano passado ele inventou um novo tipo de bomba de ar e foi contratado por uma empresa inglesa, a Jonas Limitada.
Ben de Yunus Şirketini bulmaya çalıştım.
A seguir tentei encontrar a Jonas Limitada.
Yunus'la çalıştığın zaman, soru sormamanda fayda var.
Quando se trabalha para a Jonas, é melhor não colocar questões.
Sınırlardan söz etmişken, Yunus ne şirketi oluyor?
Falando em limites, o que é exatamente a Jonas Limitada?
Yunus Peygamber'in kitabını okuduğunuzu farkettim.
Vejo que estão lendo o livro de Jonas.
Tuhaf, daha bu sabah, Yunus hakkında konuşuyorduk.
Engraçado, ainda esta manhã estávamos a falar de Jonas.
Yanımda oturan Yunus'un kitabını okuyordu.
O que estava ao meu lado lia o livro de Jonas.
"Ve Yunus o balığın karnında, üç gün üç gece yaşadı."
"E Jonas ficou dentro do peixe três dias e três noites."
Majestelerinin Gemisi Yunus.
O Barco Jonas de Sua Majestade.
Hazreti Yunus'tan kalan şeyler onlar.
É tudo o que resta do navio HMS Jonas.
Üçüncü gün teknemle oraya gittim, her zamanki gibi ıslık çaldım ve yunus geldi yine.
No terceiro dia, fui para lá com o meu bote, assobiei como sempre, e apareceu um golfinho.
Kırtasiye, deri eşya, burun yaralanması kriket sopası, film yıldızları, yunus havuzu.
Segundo andar. Papelaria, artigos em pele, lesões nasais, tacos de críquete, estrelas de cinema, aquários para golfinhos.
Önce Dünyamızda yaşayan maymun, yunus ve özellikle balina gibi zeki canlılarla iletişim kurmanın yollarını arasak daha iyi olmaz mı?
Não seria um bom começo o melhorar-se, a comunicação com a inteligência terrestre, com outros seres humanos de culturas e línguas diferentes, com os grandes macacos, com os golfinhos, mas muito especialmente com as baleias?
Yo, hayır. Yunus.
Não, aos golfinhos.
Bizim tenorumuz, fuciletto, yunus olmak ister misiniz... ve iki şarkı efendisi, balina avcıları
O nosso tenor, Fuciletto, gostaria de ser um golfinho, os dois Mestres de canto, caçadores de baleias
GENERAL ALLENBY'in KARARGÂHI, HAN YUNUS
QUARTEL GENERAL DE ALLENBY, KHAN YUNIS
- Bir yunus çalmıyoruz değil mi?
Não estamos a roubar um golfinho?
Şanslı yunus, ha?
Golfinho sortudo, não?
Ağa takılmış yunus balıklarını öldürüyorlar.
Matam os golfinhos que apanham nas redes do atum.
- Şu yunus meselesi mi?
- Estás a pensar nos golfinhos?
- Yunus öldü.
- O golfinho morreu.
Üstelik onu yalnız başına bir yunus havuzuna koydunuz.
E depois puseram-no sozinho num tanque de golfinhos.
Bir yunus ve devekuşumuz var mı?
Vários golfinhos.
Sevincin ve acının ötesinde, yargıdan uzak, bir zamanlar bir kız olduğunu, bir yunus, bir ağaç ve bir maymun olduğunu hatırladı.
Ele foi além de si mesmo. Estava além da alegria e da dor... afastado do julgamento... e podia lembrar que havia sido... uma menina, um golfinho, uma árvore, um macaco!
Içinde insanlar var, Incil'deki Yunus peygamber gibi.
E tem gente lá dentro, como o Jonas da Bíblia.
Kayıp bir yunus, bizim için şu an pek önemli değil.
Um golfinho desaparecido não é propriamente prioritário.
Rüzgâr sesleri ve insan feryatları arasında haykırdı Yunus : Yunus çıktı.
O vento sopra, os homens gritam...
Yunus.
Jonas.
Salak yunus.
Golfinho estúpido!