Yuvarlan tradutor Português
644 parallel translation
Yuvarlak. Elbette. Kare olsaydı yuvarlanır mıydı sizce?
- Se fosse quadrada não rolava.
İçinde yuvarlanın!
Rebolem nela!
Bulutlar yuvarlanıp geçtiğinde Bırakıp giderler gökyüzünü.
Quando as nuvens passam, elas vão embora e deixam o céu...
Ağaçlara tırmanıyorlar, çayırlarda yuvarlanıyorlar... Karıncalara yakınlar... ve kuşlar kadar özgürler.
Elas trepam às árvores, rebolam-se na relva, estão perto das formigas, são livres como os pássaros.
# Düş yuvarlan, vur kafanı duvara öyle yap ki sökülsün giysilerin #
" Deita-te ao chão, bate na parade parte a'tóla'...
Herzamanki gibi... Yuvarlanıp gidiyoruz.
O mesmo de sempre... a matar tempo.
Ah, hayır, gıdıklama... Yoksa küçük Liz yuvarlanıp üstüne...
Oh, não, nada de cócegas... ou a pequena Liz vai rolar e...
Bu Melisande... o kadar güzel, saçları o kadar uzun ve kıvırcıktı ki... kral ne zaman baksa... yere yuvarlanır ve ölürdü.
Essa Melissa... Era tão linda, e seu cabelo era tão longo e encaracolado... por isso, cada vez que ele olhava para ela... ele simplesmente caía e morria.
Onlarla birlikte çamurda yuvarlanıp, onlar gibi kokmalı mısın?
Tens de chafurdar com o teu povo? Cheirar ao que cheiram?
- O ve şu sarı köpek içme suyumuzun içinde yuvarlanıyorlardı.
Deixou que esse cão velho e sujo... - entrasse na água de beber.
Samanlıkta yuvarlanıyordunuz.
- Os dois a rebolar no feno.
Öyle patikalar var ki, bir yanlış adımda uçuruma yuvarlanır insan.
Há carreiros muito estreitos onde é fácil escorregar.
İzleyiciler yerlerde yuvarlanırdı.
Punha o público a rolar.
Topların yuvarlanışını hissedersin.
Sentir aquelas bolas rolando.
Ceset olsaydı buradan yuvarlanır ve duvarda dururdu.
Se foi mesmo o corpo, terá caido e batido de encontro a este muro,
Rampalardan Niyagara şelalesi gibi yuvarlanıyorlar.
Descerão por aquelas rampas como as Cataratas do Niagara.
Ancak ikimizin de kellesi yerlerde yuvarlanırsa, pek de güzel bir görüntü olmaz...
Não seria uma bela vista se ambas vossas cabeças rolassem...
Birbirlerini ısırıp yerlerde yuvarlanıyorlardı.
Começaram à dentada, rolaram no chão.
- Hmm. Üçe kadar sayınca, duvara doğru yuvarlanın.
Quando eu disser três, role para a parede.
Hemen, hafifçe yuvarlanın.
Rebole ligeiramente.
Dizlerini bük ve yuvarlan, anladın mı?
Dobre os joelhos e deixe-se cair. Entendeu?
Yuvarlanıp gidiyorum işte. Değişik birşey yok.
Nunca fica melhor, nem pior.
Ya kuyu çok derindi, yada Alice çok yavaş yuvarlanıyordu çünkü düşerken çevresine bakınacak, arkasından neler gelecek bakalım, diye düşünecek vakit buldu. Lewis Carroll Alice Harikalar Diyarında
Ou o poço era muito profundo, ou sua queda foi muito lenta, porque enquanto ela caía, teve tempo de olhar ao redor e se inquietar pelo que iria acontecer.
Sonra şöyle yerde yuvarlanın :
Depois podem rebolar pelo chão e fazer :
Sallan, yuvarlan, müthiş öpücükler.
Agitação, murros, beijos inesquecíveis.
# Sen yollarda yuvarlanırsın #
Well, you roll on roads Bem, você rola pelas estradas
İster sallan, ister yuvarlan Tepin, pistte gezebildiğine gezin
Você pode deitar e rolar Pise firme, passo a passo
Hep beraber içinde yuvarlanırız.
Poderíamos rolar nela um pouco.
Sallan, yuvarlan ölesiye sallan
Rock-and-roll até morrer.
Bütün giysilerini giy ve arabanın bir ucundan diğerine yuvarlan.
Vestes toda a tua roupa e rebolas sobre os carros.
Yokuş aşağı yuvarlanıyorum.
Estou a ficar velho.
Gazetenin ekini gördüğümde neredeyse yuvarlanıp düşecektim. İmparatorun ABD ve İngiltere'ye savaş ilân ettiğini yazıyordu.
Quase caí para o lado quando vi nas manchetes que o Imperador havia declarado guerra à América e à Grã-Bretanha.
Köpürerek yükselmeye de devam ediyordu. Yuvarlanıyor ve köpürüyordu.
E a nuvem estava lá e continuava a subir em ebulição, como se estivesse a rolar e a ferver.
Yuvarlan, yuvarlan Samanlarda yuvarlan
Rola, rola, rola na palha.
Daha sonra kıçına öyle bir tekme vurur ki... zavallı şey odanın bir ucundan diğer ucuna uçarak... açık pencereden aşağıdaki kilere yuvarlanıp... gözden kaybolur.
Depois dá-lhe no traseiro, um pontapé tão forte que a pobrezinha voa pela sala, atravessa a janela aberta e desaparece na cave.
Çığlık attı, sonra yuvarlanıp yatağın üzerine düştü. - O öldü!
Deu um grande grito, retorceu-se e depois caiu da cama e... morreu, morreu!
Ve Ay, dilediği gibi yuvarlanıp gidebilir.
E a lua pode continuar a girar.
Yuvarlanıp gidiyoruz.
Faz-se o melhor que se pode, sabe.
Adam yürümüyor, adeta balon gibi yuvarlanıyor!
Ele não anda, rola como uma bola!
Bir travelo gibi yuvarlanıyor!
Ele move-se como um castor!
Arazide yuvarlanıyordum.
Passeava pelos campos.
Unutmayın, yere temas ettiğinizde şoku azaltmak için dizlerinizi iyice kırın ve yuvarlanın.
Não se esqueçam de dobrar os joelhos para reduzir o choque quando caírem e enrolar...
Ve Majesteleri Hükümeti'nin projesi de onunla beraber dibe yuvarlanıyor.
E se o barco dele se afundar, afundam-se também os encargos financeiros que ele contraiu.
Uçurumdan yuvarlanınca hafıza kaybına uğradım.
Fiquei com amnésia quando caí do penhasco. Está a ver?
Bu erkekler ve onların sert, sığ yanakları için... Şefkatin dalgalarında yuvarlanıyorum.
Rebolo-me em ondas de ternura por estes rapazes... mais as suas duras faces frívolas.
Şimdi yuvarlanın, baş aşağı dönün ve takla atın.
Agora role, vire-se, e faça um flip-flop.
Yollarda yuvarlanıp kendinden geçmeye "biraz" mı diyorsun sen?
Chamas a perder o equilíbrio e desmaiar na rua "um pouco"?
* Bak, daha önce imkansızın gerçekleştiğini gördüm * belkide bir kere daha gerçekleşmesi tanrının isteğidir * yanlış bir hatta giden bir tren gibi hissettiğim için * durmanın ya da geri gitmenin imkanı yok * tıpkı bir tepeden aşağı yuvarlanırken hız kazanan
Vejam, eu já vi o impossível acontecer antes... Talvez, que Deus o queira, isso aconteça uma vez mais... Pois eu sinto-me levado por um caminho perigoso...
İşte Bailey geliyor! Bailey topa sert vurdu. Top duvara yuvarlanıyor!
Bailey tenta apanhar a bola que rola até à parede!
( Çavuş Dedektif Ricardo Tubbs ) Yemek kuponları, sağlık sigortası... ( Çavuş Dedektif Ricardo Tubbs ) emeklilik maaşın, yuvarlanır gidersin.
Com senhas de alimentação, seguro de saúde e a sua pensão do Estado, vai dar para viver.
Adı Yuvarlan-Zor.
Chama-se Rolls-Mal-Consegue.