Yürek tradutor Português
904 parallel translation
Yürek hafif, pantolon sıkı. Çıktık yola.
De coraçäo leve e culotes apertados.
O zamanlar buralara gelmek yürek isterdi.
Naqueles dias, apenas os duros atravessavam o país.
Onda cesur bir yürek var.
Ela tem algo de heroína.
Yürek parçalayıcı?
Bonito, não é?
Beni kandırdın, bunu yapmak yürek ister.
Enganaste-me, e é preciso um ás para me enganar.
Diller anlatamaz, yürek tasarlayamaz bunu!
Tanto a língua como o coração não podem imaginar nem nomear o ocorrido.
Kimde seven bir yürek olur da, tutabilir kendini. - Yardım edin, tutun beni.
Quem poderia se abster, tendo um coração para amar?
Göğsümde öyle bir yürek çarpmasın da, bütün bedenim kirlere, çamurlara batsın.
Eu não teria um coração assim no peito... nem por todas as honras que a foram concedidas.
Fakat yalnız gitmek yürek ister.
Mas é preciso aguentar a solidão.
# Milyonlarca yürek orada daha hızlı çarpar #
" Batem forte os corações...
Sende o yürek yok.
Não tens coragem.
Yürek isteyen bir savaştı bayım.
Uma valente luta, senhor.
Tek bir yürek olarak halk Firavun'un çağrısına cevap verdi.
Como um só coração, o povo responderá à chamada de seu Faraó.
Çünkü o sende ne akıl bıraktı, ne de yürek, değil mi?
Pois ele nunca saiu da sua mente nem do seu coração.
Yalnızca tebaa olarak değil, yürek ve aklın uyumu ve birliği içinde birlikte yaşayıp, birlikte gelişecek insanlar olarak.
Não apenas súbditos, mas pessoas vivendo e construindo juntas... em união e harmonia de corações e mentes.
Anlayışlı bir yürek.
Um coração compreensivo.
Yürek gerektiği kadar, beceri de gerekir.
Precisa tanto de perícia como de coração.
Bu yürek ısıtan küçük bir öyküydü, değil mi?
Esta foi uma comovente e pequena história, não foi?
On iki farklı yürek.
Doze corações diferentes.
Bende dileğini kabul ediyorum. Sana açık bir yürek ve bilge bir akıl veriyorum. Böylece karşılaştığın her şeydeki iyilikle kötülüğü aklınla ve kalbinle ölçebilirsin.
Dei-te um coração sábio e compreensivo, e se andares pelos meus caminhos, guardando minhas leis e mandamentos, conceder-te-ei ainda riqueza e honra.
Sizi bütün kirlerinizden ve putlarınızdan arındıracağım. Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım.
De toda a imundície dos falsos ídolos, tenho que te limpar e um novo coração te darei e um novo espírito em ti porei..
İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim.
... e arrancarei do teu corpo o coração de pedra e um de carne te darei.
Bazen yaşamak, ölmekten daha çok yürek ister.
Por vezes, é preciso mais coragem para viver do que para morrer.
Jim'in gidişi onlar için yürek parçalayıcı oldu ; yakında birbirlerini bıraktıkları gibi bulabileceklerinden emin değildiler.
partida foi difícil para eles sem a certeza de que se reveriam em breve, intactos, tal como se tinham deixado.
Böyle bir seyi yapmak "yürek" ister ama.
É preciso ter tomates.
Hanımda onluğu harcıycak yürek yok.
A senhora näo teria coraçäo para gastar dez.
At gitsin demesi kolay... ama bende o yürek nerde?
É fácil dizer deita-o fora... mas näo tenho coragem.
Hayır, sevgiyle dolu bir yürek vermiş ama başka türlü bir sevgiyle.
Não, cheio de amor, mas de um tipo diferente.
- O domuzda bu yürek yok.
- Aquele porco não tem coragem.
Bu akşam ispatladın. Gerçekten kadınların ve yaşlıların evlerini yakmak için yürek lazım.
Demonstrou esta noite... que tem coragem de queimar casas de mulheres e velhos.
Ama bende bunu yapacak yürek yok.
Mas falta-me coragem.
Tüm insanlığa, uzay uçsuz bucaksız olmasın, gezegense çok soğuk, yürek ve akılsa sevgi ve sıcaklıkla dolduramayacağımız kadar boş olmasın.
A toda a Humanidade! Que não haja espaço tão vasto, planetas tão frios, coração e mente tão vazios que não os possamos encher de amor e calor.
Kalibimi basarim, onu kullanacak yürek yoktur sende.
Não tinhas coragem de usá-lo.
Benim sordugum, bizimle banka isleri çevirmek için gereken yürek var mi?
Mas o que eu quero saber é se és capaz de assaltares bancos connosco.
Bende bunu tek başına yapacak yürek yok sanki.
Acha que não tenho coragem de fazer isso sozinho.
Yürek.
Diga-me É o coração.
Bu nedir : Yürek.
É o que é, o coração.
Yürek. Evet.
O coração, sim.
- Tek yürek.
- Um coração.
Ne yürek gücü, ne kişilik.
Sem coragem! Sem determinação!
Bu da her zaman bu işin en yürek yakan tarafıydı.
Isso sempre foi o mais triste.
Bugünün sirki zor ve yürek parçalayıcı bir kalıntıdır.
Os circos não de hoje não são mais que restos, sutis e desgarrados.
Kalplerimizi yeniden bir araya getirip tek yürek yapacağım.
Eu reuni outra vez os nossos dois corações numa só vez.
Yakında değerli kalplerimiz tek yürek olarak atacak.
Pronto a unirem os nossos preciosos corações... num único momento.
Hepimizin tek yürek olmasını umdu güçlü olmak ve ülkemizi sevmek için.
e era suposto fortalecer a nossa personalidade. E agora todos nós, cada um de nós, deve viver assim.
Bayağı yürek ister.
É preciso ter muita coragem! - Esperem até que o Shack veja isto.
Gerçekte, göğsünde soylu bir yürek atıyormuş.
Na realidade, um nobre coração bate no peito dele.
50 pazarlamacıda bile olmayan yürek ister.
Iniciativa.
Evet, yürek.
- Sim, um ás.
Yürek mi? !
Aqui dizem "ter figados"...
Boşverin, nerede onda o yürek!
Ela nunca virá...