Yılda tradutor Português
5,678 parallel translation
Seni yılda birkaç kez kasabanın etrafında görüyorum ama hiç resmi olarak tanışmadık.
Vi-te na cidade algumas vezes nestes anos, mas nunca nos conhecemos oficialmente.
1531, 1607 ve 1682'de görülenlerin aynı ve her 76 yılda bir dönen tek bir kuyrukluyıldız olduğunu bulan ilk kişiydi.
E foi o primeiro a saber que os cometas vistos em 1531, 1607 e 1682... eram um e um só- - um único cometa que regressa a cada 76 anos.
Kuyrukluyıldız, o zamandan beri her 76 yılda bir geri geldi.
Tem sido bem-vindo todos os 76 anos desde então.
Işığın bir yılda katettiği mesafeyi belirtir.
É a distância que a luz viaja num ano.
Büyük Patlama'dan sonraki birkaç yüz milyon yılda muazzam hidrojen ve helyum bulutları yoğunlaşarak ilk yıldızları ve galaksileri oluşturdu.
Algumas centenas de milhões de anos depois do Big Bang, vastas nuvens de hidrogénio e hélio condensaram nas primeiras estrelas e galáxias.
John Michell 18. yüzyılda karanlık yıldızları ilk kez böyle hayal etmişti. Einstein da İzafiyet Kuramı'nı kurgularken...
Foi assim que John Michell primeiramente imaginou as estrelas escuras no século XVIII, e como Einstein concebeu a sua Teoria da Rela...
Bu tür yıldızlar bizim galaksimizde yaklaşık olarak yüzyılda bir defa süpernova olurlar.
Na nossa galáxia, uma supernova ocorre uma vez a cada 100 anos.
Tapınak öyle inşa edilmişti ki yükselen Güneş ışığı mabede yılda sadece iki gün vurabiliyordu.
O templo foi concebido de forma a que a luz do nascer do Sol só pudesse entrar no santuário dois dias por ano.
Birkaç yılda bir, Sicilya'daki Etna Dağı zıvanadan çıkıverir.
De tantos em tantos anos, o Monte Etna, na Sicília, entra em erupção.
Artık yılda yaklaşık 15 metresi kayboluyor.
Agora está a desaparecer ao ritmo de cerca de 15 metros por ano.
Dünya'ya 1 saatte gelen güneş enerjisi medeniyetimizin 1 yılda tükettiği enerjiden fazladır.
E entra mais energia solar na Terra numa hora do que toda a energia que a nossa civilização consome num ano inteiro.
Evet, bir yılda en fazla konuştuğum yer orası.
Sim, bem, deve ter sido quase tudo o que disse num ano.
Doğduğu yılda yapıldı.
Foi pintado no ano em que ele nasceu.
Yılda üç dört defa bir düzine Çinli yüklü miktarda para ile geliyorlar.
3 ou 4 vezes por ano trazem uma dúzia de chineses com dinheiro para gastar.
-... bizi ayırmayacak. - Onları son 10 yılda bir araya getiren şey çoğunluğu sağlama başarımı.
O que os uniu na última década foram os meios para atingir a maioria.
Tüm zamanların ünlü birleşik yazılan mastarlardan biri olan,... Star Trek'le dillere plesenk olmuş,'to boldly go'yu bile popüler American televizyon dizileri yazarları bile o yazım hatasını kırk yılda giderebilmiş bence, hepimiz yapabiliriz.
Claro, uma das mais famosas divisões de infinitivos de todos os tempos apareceu numa das frases introdutórias de Star Trek, "ir com ousadia," e... Creio que se os escritores de uma popular série de televisão americana conseguem safar-se com isto durante 40 anos, então, na verdade, qualquer um de nós pode.
Son birkaç yılda tarif ettiğin her şey gerçekleşiyor.
Tudo o que descreveste nos últimos anos, está a acontecer.
Geçtiğimiz iki yılda sadece üçümüzün izinlerini toplasan 18 ay ediyor.
Entre nós três, tivemos uma baixa de 18 meses nos últimos dois anos.
20-30 yılda bir kendimize tekrar kimlik vermemiz gerek.
A cada décadas, temos que nos reinventar... e isto sou eu.
Her dört yılda bir kuru temizlemede ki... adamların çok heyecanlandıkları şey bu.
É com isso que os tipos nas lavandarias ficam tão excitados a cada quatro anos.
Bu projeleri kaldığı 2 yılda yapmış.
Bom. Esses são os projetos que ele propôs durante os últimos dois anos em que esteve aqui.
Sana son birkaç bin yılda özümsediğim kitapları, filmleri, dizileri yükledim.
Acabei de te dar todos os livros, filmes, e programas de televisão que consumi nos últimos dois milénios.
291 yılda çok şey değişti.
Muita coisa pode mudar em 291 anos.
Çok fazla bilgisayar oyunu oynadığını düşündüğünüz çocuk, belki de yılda 250 bin dolar maaş aldığı bir konuma ulaşacak.
Aquele miúdo que tu achas que passa muito tempo a jogar videojogos pode muito bem chegar ao ponto de ganhar um salário de 250.000 dólares por ano.
- Yeni yılda Janeler'de uçmuşken görmüştüm seni.
Vi-te a passear na Jane no Ano Novo.
Geçen 3 yılda neler olduğunu konuşacağız, siz de biz düşüncelerinizi anlatacaksınız.
Vamos falar sobre o que aconteceu nos últimos três anos, e você pode dizer-nos o que pensa.
Yılda bir kez bedelini ödemelisin.
Uma vez por ano tens de pagar o meu preço.
"Yılda bir kez sana uğrayacağım..."
"Virei até ti uma vez por ano e dar-me-ás o que quero."
Yılda bir kez.
Uma vez por ano. - O que é que ele quer?
Babam eskiden yılda birkaç kez ava getirirdi.
O meu pai, ele... Ele costumava levar-me a caçar algumas vezes por ano.
- Hayır, hayır ama sizin de yok zaten? Çünkü Google'da ki arkadaşlarıma göre yangınlarda yüzde 80 oranında azalma olmuş son 40 yılda.
Não, não, mas tu também não tens, porque segundo os meus amigos no google, o número de fogos diminui em 80 % nos últimos 40 anos.
Coney Adası'ndaki yarışlara kırk yılda bir gitmek keyif verir fakat her gün olursa tadı kaçar.
É divertido andar nos carrosséis de Coney Island de vez em quando, mas não todos os dias.
- 6 yılda.
- Cerca de seis anos.
Çünkü CoverFest yılda sadece bir kere oluyor.
Vamos, pois a CoverFest só acontece uma vez por ano.
Ara sıra, kırk yılda bir de olsa o formların içinden bir tanesini biraz daha öne itme şansım oluyor.
Ocasionalmente, quando o rei faz anos, tenho a oportunidade de dar um empurrão a um desses formulários.
Ama kırk yılda bir gelmek yerine düzenli olarak telefon açıp neler yaptığını söyleyebilir aslında.
Embora bem que podias pegar no telefone e avisar-nos como tens passado em vez de vires só de tempos a tempos.
O zaman yılda 35 dolarlık primleri ne diye veriyoruz?
Porque pagamos 35 dólares por ano em prémios de seguro?
Yılda yaklaşık 120 milyon dolar kazanıyorlar.
Eles ganham cerca de $ 120 milhões por ano com o sistema PACER...
Balık pulu işinden yılda 20 milyon dolar gelir bekliyoruz.
Esperamos 20 milhões por ano no meu bolso, pelo negócio da "fishscale".
Geçtiğimiz beş yılda insan ırkının tedavisi konusunda öğrenilenler, son 500 yılda öğrenilenleri aştı.
Nos últimos 5 anos, descobrimos mais tratamentos para o corpo humano do que nos 500 anos que os antecederam.
Bunun gibi bir kaç yılda onları tamamen günah keçisi ilan ediyorsun. Tanrım, her birini.
Passar uns anos naquilo... faz qualquer um odiar aquelas cabras malvadas, Deus e o resto.
Son birkaç yılda günlük işlerden adım adım kendimi geri çekiyorum.
Nos últimos anos tenho-me mantido afastado das operações no terreno.
Son iki yılda Dallas ve Phoenix arasında altı iş yaptılar ve yaklaşık 100 milyon dolar değerinde sanat eseri kaçırdılar.
Eles fizeram uns seis assaltos entre Dallas e Phoenix nos últimos dois anos, levaram cerca de... 100 milhões de dólares em obras de arte e artefactos. Estamos na profissão errada.
Sadece son yılda DNA'dan kanıt çıkarma yolunda 17 yeni metot bulundu...
Só no ano passado, apareceram 17 novos métodos para extrair vestígios de DNA de...
Ayrıca bana oranın müşterilerini ve son 6 yılda satın aldıklarının listesini de çıkar.
E descobre as empresas e os clientes a quem venderam nos últimos seis anos.
Sadece son 3 yılda 27 evlat edinme işlemi yapılmış.
São 27 adopções nos últimos três anos. - Isso é muito?
Ve bunlar için son bir yılda sadece 8 doktor reçete yazmış.
E destas, só oito médicos a prescreveram no último ano.
Kungur 6'lısının hâlâ aktif olduğu ve son 30 yılda sızdırılan en önemli istihbaratların arkasında olduğu söyleniyor.
Os Seis de Kungur continuam activos e diz-se que são responsáveis por algumas das maiores violações de informação dos últimos 30 anos.
Ancak son 3 yılda, yeteneklerini genişletmesine yardım etmek için çok çalıştık.
Mas ao longo dos últimos três anos, trabalhámos duro para ajudá-lo a aproveitar os seus dons.
- Yok mu bir şey? Hükümet penis pompalarına yılda 20 milyon harcamış.
O governo gasta 20 mil dólares, em bombas para pénis.
Son üç yılda Cumhuriyetçilerin gücüne hepimiz şahit olduk. Niyetimin hakaret olmadığına sizi içtenlikle temin ederim Vali Reston.
Sarcástico ou não, estou a ser sincera, governador.