English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Z ] / Zaafım

Zaafım tradutor Português

256 parallel translation
- Sana karşı da zaafım var.
- Também sinto debilidade por ti.
Benim tek zaafım.
São a minha única fraqueza.
Kaybedilen davalara hep zaafım olmuştur, gerçekten kaybedilince.
Porquê? Sempre tive um fraco por causas verdadeiramente perdidas.
Asla öyle bir zaafım olmadı.
Nunca bebo álcool!
Eğer zaafım olan bir şey varsa o da koca bir kavanoz içinde konyakla konserve edilmiş şeftalidir.
Se tem algo que me agrade, são pêssegos em calda.
Ne şanslıyım o zaman. İyi bir hindiye olduğu kadar hiçbir şeye zaafım yoktur.
Então é uma sorte para mim,... porque não há nada que eu goste mais que peru.
En büyük zaafım.
É minha grande debilidade.
Çiçeklere karşı zaafım var.
- Como? Tenho um fraco pelas flores.
Bilirsin, benim en büyük zaafım, sabırsızlık.
Sabes, essa é a minha maior fraqueza, a impaciência.
Benim sana karşı bir zaafım var.
Pode dizer-se que tenho uma fraqueza.
Sana olan zaafımı kullanıyorsun çünkü kölen olduğumu sanıyorsun.
Mas eu também tenho alma, lembra-te. Olha...
Orada $ 50,000, vardı ve benim dolarlara karşı zaafım var. Adios!
Vamos levar o dinheiro para um sitio mais seguro para ele... vamos!
Ayrıca, fakirlere karşı da özel bir zaafım var.
Além disso, tenho um fraco pelos pobres e os operários.
Suçlu adamlara hep zaafım vardır.
Homens acusados são meu fraco.
- Afyona karşı zaafım var.
- Tenho um fraco pelo ópio.
Bu zaafımı nasıl yargılarsın?
Julgas-me na minha infelicidade?
Sonuç olarak, deniz kıyısındaki yerlere zaafım vardır.
E sempre quis uma casa na praia.
Smokinli erkeklere karşı her zaman zaafım olmuştur.
Sempre tive um fraco por homens em ternos.
Daima sanatçı, ressam, yazar ve kaşiflere karşı bir zaafım olmuştur.
Tive sempre um fraquinho por artistas e pintores, escritores, inventores.
Ona zaafım var diyebiliriz.
Tenho paixäo por ele.
Ümitsiz vakalara karşı zaafım var. Bu yüzden balinalarla çalışıyorum.
Tenho uma fraqueza por problemas sem causa.
.. adamlara karşı bir zaafım var. Hiç kel bir adamla oldun mu?
Tenho é pena de tipos que estão a perder o cabelo.
Kel adamlara zaafım var.
Sinto-me atraída por homens carecas.
İyi adamlara zaafım vardır.
E tenho um fraquinho por bons homens.
Klasiklere karşı zaafım var.
Gosto dos clássicos.
Bıçaklara karşı zaafım var.
Tenho uma tara por facas.
Bu da geceye zarafet katar. Böyle şeylere... biraz zaafım olduğu doğrudur.
Dá-lhe elegância, pela qual confesso ter um certo fraco.
Bir tek... korkunç zaafım vardı. Onlar da cüppemi elimden aldılar!
E por causa da merda dum único deslize, puseram-me na rua!
Biliyorum, odamda kalmalıydım fakat bu da benim zaafım.
Eu sei que devia ter ficado aqui, mas é uma fraqueza minha.
Böyle bir zaafım hep olmuştur.
Tenho uma grave fraqueza humana...
Üzgünüm. Sömüreceğiniz hiç bir zaafım yok.
Lamento, não tenho vícios que possa explorar.
- Güzel şeylere karşı zaafım var.
Tenho um fraco por coisas boas.
Dans benim zaafım.
Dançar é minha debilidade.
Sana karşı hep zaafım vardı, Garak.
Eu sempre gostei de si, Garak.
Görğyorsun ya, parasına bowling... bu benim tek zaafım.
Sabem, jogar por dinheiro é o meu único vicio.
Çoğu kişi onun gibi birini asla fark etmez,... ancak benim sanatçılara karşı zaafım var.
A maioria das pessoas nunca repararia em alguém como ele, mas eu tenho um fraquinho por artistas.
Sanatçılara karşı zaafım var. Daha önce söylemiştim.
Tenho um fraquinho por artistas.
Zaafım var.
Sou fraco.
Çünkü zaafımızı güç haline getireceğiz.
Porque fazemos da nossa fraqueza a nossa força.
Elmas bileziklere müthiş zaafın var mı hala?
Põe-te à vontade, querida. Vou encomendar uns cocktails.
Yoksa sanata karşı zaafınız mı var?
Terá sido um grande interesse em arte?
Zaaf mı?
Vícios?
Seni tanıyorum, Henry. Sendeki her zaafı biliyorum. Ve her köşe başında seni bekliyor olacağım.
Eu conheço todas tuas manhas e estarei à tua espera.
Ve kapıldığımız zaafın.
E nossa fraqueza.
Bıyıksız kadınlara ve sarışınlara karşı zaafım var.
e mulheres sem bigode.
Dikkat et, bana zaafın olduğunu düşünmeye başlayacağım.
Cuidado, vou pensar que estás babada por mim.
Ama senin zaafını kullanmalıyım.
Mas devo gostar de si.
Herhangi bir maçtaki hatanı umursamayabilirsin. Ancak burada ölümüne oynadığımızdan zaafının sonuçları çok korkunç olabilir.
O que é fatal em qualquer disputa, como sabes, pode ser desastroso neste jogo.
İşte bu deneyin amacı da bu. Birbirimizle ilgili bilmediğimiz şeyleri, bir zaaf anımızı anlatmak.
É esse o objectivo desta experiência, dizer um ao outro algo que ainda não saibamos, algo vulnerável.
- Sen buna zaaf anı mı diyorsun?
- É isso? Chamas a isso vulnerável?
Babam zaafımızın bilincindeydi...
O meu pai viu que frágeis éramos e que podíamos cair nas mãos da tirania.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]