Zahmetli tradutor Português
292 parallel translation
Elbette ama buraya çok uzak ve gitmesi oldukça zahmetli.
Claro, Mas é um caminho longo e dificil.
Olay yerindeki SWAT ekipleri bir dakika huzur bulamıyor. Vardiya başlarken bile sanki nöbetleri bitiyormuş gibi yorgunlar! İşimiz yıldırıcı, bir o kadar da zahmetli ve teferruatlıdır..
Apresentam-se ao serviço quase mais cansados do que quando saem, devido à natureza do trabalho e como este os afecta psicologicamente, e 80 % - se não mesmo 90 % - das nossas pistas são falsas.
Köprücük kemiği dört yıllık zahmetli uğraştan sonra nihayet yarın geliyor.
A clavícula chega amanhã, após quatro anos de trabalho.
O kadar yol çok zahmetli olur.
Isso seria demasiado para ti.
Ne zaman zahmetli bir iş olsa... mesela zatürreye yakalanma riski içeren bir şey... Michael Callahan görevi alır.
Quando há um serviço... que envolve inconvenientes, como arriscar apanhar uma pneumonia, é sempre para o Michael Callahan.
Zahmetli oluyor ama!
É um problema.
Oldukça zahmetli bir iş koruculuk.
Este agente tem um trabalho realmente difícil.
Bunu eyerle birlikte taşımak çok zahmetli oluyor.
Estou cansando de puxar esta sela.
O, "temizlenmiş". Hiçbir Amerikan ordusu o zahmetli mahkumları kaçabilir zaman söylüyor?
"Ponham-nos no lixo", não dizem isso quando se querem ver livres dos prisioneiros?
Chih-hao, geçen yıl, zihnini ve azmini yetiştirmek... amacıyla sana zahmetli görevler verdim.
Chih-hao, no último ano, dei-te tarefas difíceis... a fim de treinar a tua mente e a tua determinação.
"zahmetli"?
"estrénuo"?
Şu zenginler nasıl zahmetli oluyor bilirsin.
As pessoas ricas são exigentes.
Ve bu zahmetli bir iş.
Isso requer trabalho.
Yanlış, zahmetli yada mücadele ederek başarmışsın gibi çalmalısın.
Deve parecer errado. Trabalhado e triunfante.
Çok yorucu ve zahmetli olur.
É muita confusão.
Onu zahmetli kişisel tasarrufa iteyim.
Dar-lhe a provar um pouco do seu próprio remédio.
.. böyle mütevazı dairelerin performansına katkıda bulunmak.. .. böylelikle siyasi dayatmalardan kurtararak, daha zahmetli görevleri.. .. yapması ve onların yüce konumlarına layık..
deixando a cargo dos superiores os deveres e deliberações mais exigentes que são a razão última do seu elevado cargo.
Uzun zaman zahmetli pozlamalarla görüntü almalarına rağmen galaksilerden net imajlar almak pek mümkün olmuyordu.
A própria galáxia era demasiado ténue para ser vista através do telescópio, ainda que pudesse ser registada fotograficamente, numa longa exposição prolongada.
Milton Humason'un zahmetli incelemeleri sonucu astronom ve eski katır sürücüsü evrenin genişlemesini tespit etti.
As cuidadosas observações de Milton Humason, astrónomo e ex-condutor de mulas, estabeleceram a expansão do universo.
İlerlemenin yavaş ve zahmetli olacağı konusunda sizleri uyarmıştık.
Mas advertiram-nos que os progressos iriam ser lentos e trabalhosos.
Oh, dostum bu iş çok zahmetli.
Oh, meu, isto é muito árduo.
Zahmetli bir yolculuk sonrası, boş bir terminal bile ailesinin evine dönermişçesine hoş gözükebilir.
Depois de uma viagem exigente até o terminal mais impessoal pode parecer tão acolhedor como uma casa ancestral.
Bu kadar sıkı ve zahmetli çalışmanın sonunda, Güneş başka bir gün belirledi.
Doutor, nem por isso... mas o sol já se pôs e surge um novo dia... de trabalho árduo e labuta aqui na herdade.
Zahmetli olacak, ama eğer bu soğukta evi dekore etmeye kararlıysam..... doğru ve ihtişamlı bir şekilde yapacağım.
Tenho certeza que temos muito trabalho, mas eu estou cá fora ao frio e estou comprometido a decorar a casa Eu vou fazer certo e vai ser grande.
Pis, zahmetli, gereksiz ve klişe olsalar bile.
Embora elas sejam sujas e façam lixo e sejam um "clichê"?
İlişkiler çok zahmetli kardeşim.
As pessoas dão trabalho.
Kapı zilini tamir etmek ne kadar zahmetli bir iş?
Que trabalho dá consertar a campainha?
Doymamış C24 ve 26'yı kolza yağından ayrıştırmak çok zahmetli bir iştir.
Extrair C24 e C26 do óleo de colza... É complicado. O nosso melhor químico levaria pelo menos um ano.
Eti pişirmek daha zahmetli, ama bunu da hallediyoruz.
A carne ainda precisa de mais tempo, mas é fácil.
O kadar zahmetli olsaydı gelmezdim.
Se me custasse, não teria vindo.
Istakozlar yeteri kadar zahmetli zaten.
As lagostas já estão a dar muito trabalho.
-... zahmetli bir iş.
Bastante.
Belki sadece dinlemek için.Şarkı söylemek benim için biraz zahmetli
Para a próxima, fico calada. Não grito nem canto.
Yolculuk zahmetli olmaz.
A viagem não seria um problema.
Bu zevklerden bazıları, biraz daha zahmetli olur.
De certos deleites basta por vezes um pouco.
Doğrusu çok zahmetli bir iş.
- Parece muito complicado.
- O kötü değil... biraz zahmetli.
Não está mal. Um pouco desajeitada.
"Hayır, bu çok zahmetli olur."
"Não. Seria um grande incómodo."
Maymunu tokatlarken zahmetli oluyordur.
Deve ser dificil quando bates no "macaco"...
Kesinlikle, onun yorucu ve zahmetli bir deneyim yaşadığını söyleyebilirim.
E isso é mal? Isso certamente sugere que ela está a passar por uma experiência física cansativa.
Sizi zahmetli dava işlemlerine sokuyor!
Arrastando-a num doloroso processo litigioso!
Restorasyon çok zahmetli ama çok da verimli oldu.
O restauro foi fatigante, mas compensador.
- Evrendeki tek favorisi olmak biraz zahmetli ama idare ediyorum işte.
É duro ser o favorito absoluto dela, mas lá conseguirei aguentar-me.
Bu uzun zahmetli yolculuğu... sadece tek bir kişiyi öldürmek için planlıyorsun.
Planeias viajar este tempo todo, uma viagem cansativa com um único objetivo de matar alguém.
Ne zahmetli işmiş?
Mas para que me dou ao trabalho?
Sığırları pazara sokmanın bile ne zahmetli olduğundan haberin var mı?
Faz ideia de quanto custa um camião, para levar seus bois até ao mercado?
Bu çok zahmetli bir iş.
- Isto é um trabalho "manual".
Doğayı kurtarmak zahmetli ve eziyetli bir iştir.
Salvar o ambiente é um trabalho duro e penoso.
Bu çok zahmetli olur.
Eu precisaria de uma nova carteira de motorista, mudar meu RG... Isso seria muito trabalhoso.
Zahmetli ve uzun bir doğum oldu.
Foi um parto difícil e longo.
Zahmetli ve uzun bir doğum oldu.
O parto foi difícil e longo.