English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Z ] / Zehir

Zehir tradutor Português

3,006 parallel translation
Harold'ın yemeğe sızma planı ben düzenledim. Ama zehir asla bu planın parçası olmadı.
Orquestrei a infiltração do Harold no banquete, mas o veneno nunca fez parte do plano.
Brandt bardağı alıyor. Zehir Vallance içindi.
O veneno era para o Vallance.
Adamın tişörtünün arkası zehir kazanından çıkmış gibi.
Pelas costas da camisa deste tipo, parece que foi a um espectáculo do Poison.
Zehir kanında birikmeye başlar.
Os venenos vão começar a acumular-se no teu sangue.
Bir zehir değil de ya bir enfeksiyonsa?
E se não for um veneno, mas uma infeção?
Seçim yarın ve bu dava bir zehir.
A minha eleição é amanhã e este caso é veneno. Credo.
Gözdeki sıvıyı zehir taramasından geçirdim. Sonuç negatif. Yani ölüm nedeni zehirlenme değil.
Fiz uma análise toxicológica ao fluido ocular, e deu negativo... o que elimina veneno como causa de morte.
Berlin'e çağırıldı, ama zehir almış.
Ingeriu veneno depois de Hitler o ter convocado.
- Ama otopsi yapılana kadar ve zehir raporunu görmeden, kullandığını bilemeyiz.
Mas, só saberemos quando sair a autópsia e o exame toxicológico. - De quem estás à procura?
"Dargınlık zehir içip, başka birinin ölmesini beklemeye benzer."
"Guardar ressentimento é como beber veneno e esperar que a outra pessoa morra."
Zehir gibisin, güzelsin.
É perspicaz.
Tanner'ın kazara zehir yuttuğu ve panzehirin de bir tek sende olduğu... -... hikâyesini de denedin mi hiç?
Já pensou em usar aquela em que ele ingeriu veneno acidentalmente e o senhor é o único com o antídoto?
Biri Ashley'nin Gerçek Sarışın Rengi'ne mi zehir koydu?
Então alguém colocou veneno na tinta de cabelo da Ashley?
Ye zehir değil de enfeksiyonsa?
E se não é um veneno, mas uma infecção?
Sadece iş konusunda kurnaz değildir bildiğin zehir gibidir.
Ela não só é uma cobra quando se trata de negócios, ela é absolutamente maluca.
Zehir. Haklıymışsın.
Veneno, tinhas razão.
Zehir mi bu?
Isso é veneno?
Zehir?
Veneno?
Bu zehir pahalı cinsten.
O veneno... foi caro.
Zehir testinden sonra öğreneceğim.
- Saberei isso depois dos testes.
Cam'in zehir testi, Santiago'nun uyuşturucu kullandığını doğruladı.
Os testes confirmaram que o Santiago tinha drogas no corpo.
O da işe yaramazsa, çayına zehir katacağım.
E se isso não resultar, vou colocar veneno no chá dele.
Bu silah bir zehir, Beck.
Essa arma é veneno, Beck.
Az önce Lanie'den bir telefon aldım ve başlangıç zehir sonuçları Odette'nin uyuşturucu kullanmadığını göstermiyor en azından bildiğimiz bir tür değil.
- Pode ser anfetamina. - Sim, mas acabo de falar com a Lanie e os resultados preliminares mostram que a Odette não usava drogas, não as mais usadas.
Beni, danışmanın yemeğine zehir katarken gördü.
Ela viu-me a colocar o veneno na comida do conselheiro.
Zehir etkisini, Price yoldayken gösterir sandım. Olağan bir araba kazası olacaktı.
Calculei que fizesse efeito, quando o Price estivesse a conduzir e que ele tivesse um acidente!
Danışmanın kahvesine zehir koyarken Arlene seni görmüş.
Disseste-me que a Arlene te viu a envenenar o café do conselheiro.
Tanrım... Gerçek bir erkek çorbaya zehir katardı.
Um homem a sério teria simplesmente envenenado a sopa.
Dokunaçlarından ölümcül zehir zerkederek değdiği herşeyi felç eder.
Os seus tentáculos imobilizam tudo que os toca, injetando um veneno mortal.
Ne tür bir hastalık, ya da ne tür bir zehir?
Que tipo de doença? Ou veneno?
Carlene, Stonewall'a zehir içirip karaciğerinin yok olmasına neden olan cadının tekiydi.
"Carlene era uma bruxa que deu a Stonewall uma poção que transformou o fígado em vermes."
Bakır madeninden gelen zehir suya karışmış.
As toxinas do escoamento da mina de cobre contaminaram o riacho.
Etrafta zehir yok, ilaç yok, tertemiz doğa.
Natureza pura, sem fungicida, sem veneno, em qualquer lugar.
O yüzden Ethel Poughkeepsie'ye gidince Devery pastaya zehir koyar. Elek'i öldürme ve bunun suçunu karısına yıkma planı yapar.
Então, Ethel foi para Poughkeepsie, e o Devery envenenou o bolo de frutas, planeando matar o Elek e culpar o Devery pelo crime.
Hızlı etki eden bir zehir enjekte edilmiş.
Sim, injectaram-lhe uma toxina de acção rápida.
Zehir yap.
Pode ser tóxico.
Tamam, çantasındakileri inceleyelim bakalım zehir testi pozitif çıkacak mı? Tamam.
Está bem, vamos testar as coisas da bolsa dela, ver se algo dá positivo para veneno.
Zehir mi?
Veneno?
Ona hayatını zehir ettin.
Aterrorizavas.
Ne kadar zehir kullanıyorsunuz?
Que quantidade de veneno é que vai usar?
Bir tür zehir.
- Curare.
Bir fincan zehir doldurdum.
Preparei um copo de veneno.
Bir zehir.
É um veneno.
Bulundukları ortamda ne varsa besin maddesi, zehir, doğal madenler... hepsini emiyorlar.
O que quer que esteja no seu ambiente, nutrientes, toxinas, metais elementares eles absorvem tudo.
Pençelerinden çıkan şeffaf bir zehir ile tüm vücudunun kaplandığını söylüyorlar.
Dizem que ele está numa espécie de invólucro transparente feito do veneno que sai das suas garras.
- Onun yerine gününü zehir etmeme ne dersin?
Que tal acabar com o seu dia?
- Zehir dolu bir tür hayvan sakinleştirici kullandın mı?
Advogado!
Sinir zehir gibidir.
E a raiva é como uma toxina, envenena tudo o que toca.
Adam zehir gibi.
Ele não presta.
Zehir mi?
- Veneno?
- Çık içimden seni zehir!
Sai de mim, veneno!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]