Zevkine tradutor Português
282 parallel translation
Gelecekte bir zaman onunla tanışma zevkine nail olacaksınız.
Irá ter o prazer de a conhecer.
Bu mücevher senin zevkine ve uzmanlığına bir övgü niteliğinde, Pépé.
Essa gema é uma homenagem ao seu gosto e à sua perícia, Pepe.
Artık Haziran gelmeden İngiltere'de denize girme zevkine eremiyorum, ya siz?
Nunca lembro de aproveitar para nadar até Junho, e tu?
Sizinle tanışma zevkine erişmeyi ne kadar uzun süredir arzuladığımı anlatamam.
Não posso dizer o quanto esperava a ocasião de a conhecer.
Rio de Janeiro'yu zevkine uygun bulamayabilirsin.
Você pode achar que o Rio de Janeiro não lhe agrade.
Senin gibi editörlere. Bir yayıncının zevkine.
E aos jornalistas que deliciam os seus patrões!
Biliyorsunuz, bu hanımefendinin zevkine kalmış.
Isto depende da aprovação da senhora.
Ve halihazırdaki bu olay tam da Goodfellow'un zevkine göreydi.
Do tipo que gostava o Goodfellow.
Zevkine hayran kaldım.
Admiro o teu bom gosto.
Her şey senin zevkine göreydi!
Era tudo para você!
Küstah olmak istemem ama siz karılarla daha önce tanışma zevkine ermiş miydim?
Não quero ser atrevido, mas não tive já o prazer de as conhecer?
Başkanınız Dr. Braun, konuşmanızı dinleme zevkine...
O vosso presidente, Dr. Braun, diz-me que terei o prazer...
- Zevkine bir iki el oynayayım.
- Sim, vou jogar algumas, só pelo prazer.
Bu savaşta çok sayıda İngiliz subayıyla tanışmanın zevkine eriştim.
Já tive o prazer de ter conhecido muitos oficiais Ingleses nesta guerra.
Evini de kendi zevkine göre yapmış.
Construiu esta casa para satisfazer a sua mente.
Kiminle konuşma zevkine varıyorum, bayım?
Com quem tenho o prazer de estar a falar?
Bundan böyle, onun zevkine göre hareket etmeliyiz.
De agora em diante, será melhor fazermos o que ele quer.
Zevkine davranabileceğinizi ve her şeyi yapacağınızı mı sanıyorsunuz?
Julgam que podem fazer o que querem, cometer todas as ofensas?
Bahse girerim bir sene içinde Marguerite hakkında kaba konuşan kişi sen, onun ne kadar çekilmez, yorucu, kendini beğenmiş tutumsuz, zevkine düşkün ve genel olarak ne kadar kurnaz biri olduğunu unutmuş olan da ben olacağım!
Daqui a um ano, será o senhor a ser rude sobre ela e eu já terei esquecido como ela é chata, fútil, gastadora, comodista e muito esperta.
Sadece güzelliğin zevkine varıyorum.
Podemos apreciar a beleza pela beleza.
En azından seni mutsuzluğumun dışında tutma zevkine erişeceğim.
Pelo menos vou ter o prazer de o abater.
Git, zevkine, keyfine bak.
Está bem, Gricha. Diverte-te.
Henüz bu hanımla tanışma zevkine varamadık.
Nós não tivemos o prazer de conhecer esta jovem.
Nazarene'i öldürün... babamın krallığının zevkine varacaksınız.
Matem o Nazareno, e vocês conhecerão o êxtase do reinado de meu pai.
Ama senin zevkine güvenirim.
Mas confio no teu gosto.
Böyle şeylerde zevkine güvenirim.
Tu sempre tiveste bom gosto nisso.
- Tanışma zevkine varmadık sanırım.
- Não o conheço.
Ben ruha inanırım... Penis ve vajina kadınların küçük kıçları kavisli top sallama, beşlik çakma, iyi viski bütün bunlar zevkine düşkün ve aşırı saçma olan Susan Sontag romanları gibidir.
Eu acredito na alma, no pênis, na vagina... nas curvas de uma mulher... nas bolas com efeito, nas fibras, no bom whisky... que os romances de Susan Sontag são auto tolerantes, uma grande porcaria.
Zevkine göre bak işte!
Escolhe-a a teu gosto, mas que não seja fraca
Arpacık soğanının Lilith'in damak zevkine uymadığını biliyorum.
Sei que a delicada condição de Lilith não tolera cebola.
Çoğumuz bu şansı bir kez elde ederiz. Zevkine varamadan her şey bir anda sona eriverir.
À maioria só acontece uma vez e tudo acaba antes de o poder desfrutar.
Belki de şimdi küveti ovalamanın zevkine varacağım.
Talvez agora tenha o prazer de limpar a banheira.
Seçim kişinin zevkine göre değişir.
A escolha depende do gosto pessoal.
Biliyorsunuz, bu geceye dek sizinle tanışma zevkine erişemedim. Ama Bo'nun size aşık olduğu çok açık.
Não tive o prazer de conhecê-la antes mas, obviamente, Bo está apaixonado.
Onun nesi olduğuna gelirsek, çok az sayıda erkeğin seviyesine yaklaşabildiği ve tecrübe etme zevkine eriştiği inanılmaz bir cinsel dürtü, teknik, anatomi ve dokunma konularında tecrübe ve bilgiye sahip.
O que ela tem é uma grande apetência sexual e um grande conhecimento das técnicas, anatomia e sensibilidade que poucos homens tiveram o prazer de experimentar ou a habilidade para igualar.
Üzgünüm hapishane hücrelerimiz onun zevkine uygun değil.
Lamento que as nossas celas não sejam do agrado dele.
Şarkıları söylemeyi seviyordu. Tartışılabilir bir edebiyat zevkine sahipti.
Gostava de cantar e seu gosto pela literatura deixava a desejar.
Üzgünüm, odalar senin zevkine uygun değil.
Lamento que te desagrade o alojamento.
Tetik, Roger Palomino tetiği. Otomatiktir. Tam zevkine göre.
Um gatilho à Roy Rogers e cão automático com suporte para máximo prazer.
Belki şu zevkine daha uygundur.
Talvez ela faça mais o teu gosto.
Zevkine varana kadar.
Desde que seja com gosto.
Şov dünyasının sersem edici çekiciliğinden vazgeçip semtin mütevazı bakkalı olmanın zevkine dönmeliyiz.
Temos de renunciar ao encanto do mundo do espectáculo e voltar aos prazeres humildes da loja de bairro.
Zevkine düşkün bir eşek olarak tatlı tatlı kaşınmak istiyorum.
Sou um asno muito delicado. Se um pelo faz cócegas, tenho de coçar.
Kendi zevkine bak.
Só queres saber de ti.
Sınıf ; bugün, Hindistan Panteistik kültürünün keşfinin zevkine varacağız.
Clase, hoje temos o prazer de explorar... a cultura panteísta da Índia.
Damak zevkine uyuyorlar mı?
"Esposas" no plural? Você é terrível...
Size bir içki sunmanın zevkine varmama izin verin.
- Deixe que lhe sirva uma bebida.
Senin zevkine nasıl uyduğunu gör.
Toma.
Bir kasabın zevkine sahip, ama Roma imparatoru oldu.
Ele tem gostos de vagabundo.
Narai'nin zevkine göre.
- Estás vivo.
Sıradışı zevkine.
Pelos seus gostos excêntricos.