Zevkleri tradutor Português
259 parallel translation
- İnsanların farklı zevkleri vardır.
Diferentes pessoas têm gostos diferentes.
Her zaman söylerim, İngiliz erkeklerinin tuhaf zevkleri var.
Sempre digo que os ingleses tem um gosto estranho.
Sapıkça zevkleri ya da para için binaları ateşe veren kimseye denir.
Um incendiário é uma pessoa que coloca fogo a edifícios por lucro ou por diversão perversa.
Leydimin, bir kadının hayatındaki tüm zevkleri tatmasını istedim, bu yüzden bir amacımız olmadan bu dünyaya geri döndük.
Quis que ela conhecesse os prazeres de uma mulher... O amor ardente da juventude. Eu tirei-a da campa e trouxe-a de volta ao mundo dos vivos.
Ne var ki, kadın kendisine kur yapılmasından hoşlanıyor ve çok pahalı zevkleri var.
O único problema é que ela aprecia ser cortejada... e também tem gostos muito caros.
Basit zevkleri olan bir kızım.
Sou muito simples :
Her şeyde ince zevkleri olan birine benziyorsunuz.
É, sem dúvida, um homem de bom gosto, em tudo.
Anlaşılan Oliver'in zevkleri genç kızlara uymuyor.
Os gostos de Oliver não parecem envolver mulheres jovens.
Elektronik mucizesi bir çok yeni zevkleri mümkün kılıyor.
O milagre da eletrónica torna possível muitos novos prazeres.
Bedensel zevkleri!
No prazer!
Senin gibi seçkin zevkleri olan bir kadın onun için kolay bir yemdir.
Uma mulher como tu, com um gosto sofisticado é presa fácil para o género.
Crassus'un pahalı zevkleri vardır.
Crassus tem um gosto extravagante.
Tüm zevkleri paylaşacağız, ikimiz!
Que maravilhas compartilharemos!
Müzik zevkleri de çok iyi.
Têm bom gosto, devo acrescentar.
Elveda dünya zevkleri.
Adeus, prazeres da carne.
Hayatı yaşa, zevkleri tat bu şekilde zevkin tadını alan bedenin aklını rahatlatacak.
Deleita-te de prazeres até à náusea. Assim a tua carne satisfeita libertará o teu espírito.
Zevkleri zevk yapan fiyatlarıdır.
Mas há outra coisas a considerar, além dos prazeres do matrimónio.
Kesinlikle iyi zevkleri olan bir adamsın.
Obviamente, um homem de bom gosto.
Ve Paris'in bu tarafına geldim. Şunu fark ettim bütün kadınlar kendi zevkleri vs. için aynı şeyi yapıyor.
Atravessando Paris, percebi que todas as mulheres tinham feito o mesmo... para seu próprio prazer, ou para o dos outros.
Şeytan onlara asla bilemeyeceğin zevkleri öğretti. Cezayı uygulamak ve cezaya çarptırılmak. İşkence ve ölüm.
Adoravam o diabo e ele ensinava-lhes prazeres inauditos, de punições, dadas e recebidas, de tortura e morte.
Biliyor musun sevgili Milo, televizyonun olmadığı eski güzel günlerde insanlar kendileri için hayattaki zevkleri yaratırlardı.
Antigamente, quando não havia televisão, as pessoas construíam os prazeres da vida.
Başlangıçta kendisini eşimin pahalı zevkleri olduğuna, kendisinin gerçekten yoksul bir adam olduğuna ve bu sorunu kasamda duran birkaç değerli mücevheri çalarak çözebileceğine ikna ettim.
Primeiro, convenci-o de que a minha mulher tem gostos caros e que ele é pobre. E que ele poderia resolver isso, roubando umas jóias valiosas que tenho no meu cofre.
Aslında, bir erkeğe gücünü zevkleri verir.
De facto, a força de um homem flui dos seus apetites.
Bazen dünyevi sorunlar aklımızı o kadar meşgul eder ki gerçek mutluluğun kaynağı olan küçük zevkleri unuturuz. Evet, evet, evet.
Às vezes na nossa preocupação com os assuntos mundanos, tendemos a esquecer-nos dos prazeres simples que constituem a base da verdadeira felicidade.
Onun zevkleri edebiyatla hiç örtüşmedi.
Os gostos de Livila nunca foram literários.
Dünyevi zevkleri fazla olan bir adam için en uygun son oldu.
Um final apropriado para um homem que viveu pela carne.
Oğlumun zevkleri olduğunu biliyordum ama bu kadar iyi beklemiyordum.
Já sabia que o meu Laurent tinha gosto, mas não a este ponto...
Siz, çok özel zevkleri olan bir adamısınız, Çavuş.
É um homem com um gosto excepcional. Um gosto excepcional.
Egzotik zevkleri vardı.
Ele tinha gostos exoticos.
Diğer bütün zevkleri yokedeceğiz.
Todos os prazeres serão destruídos.
Kızın pahalı zevkleri var, ama bakalım şarkı söyleyebiliyor mu?
A miúda tem gostos caros mas saberá cantar?
Tüm zevkleri tadacaksın, yavrum!
Falando nisso... Há muitos mais prazeres por aí.
Bu eşimin küçük bir ricası, ve kadınların zevkleri, sevgili bayan, bayanların zevkleri hesaba katılmalıdır.
É uma pequena fantasia da minha mulher. E as fantasias das mulheres, minha cara senhora, as fantasias das mulheres devem ser tomadas em consideração.
Kız kardeşlerinin ikisinin de müzik zevkleri iyidir.
As tuas irmãs têm bom gosto musical. O que correu mal contigo?
Ben kitap konusunda antika zevkleri olan yoksul bir yazarım.
Sou uma pobre escritora, com um gosto antiquário por livros.
O sade zevkleri olan sade bir kız.
É uma rapariga simples, com gostos simples.
Ama, bazı kadınların acayip zevkleri vardır.
Mas, você sabe, algumas mulheres têm um gosto estranho para homens.
Diğer taraftan, ben'Hayat Üniversitesi'tahsilimle'Zalim Darbeler Okulu'diplomamla, ve'Hayatın Zevkleri Anaokulu'nda aldığım üç altın yıldızla, çok yönlü biriyim.
Eu, por outro lado, sou um ser humano experiente com um curso da universidade da vida, um diploma da escola das pancadas fortes, e três estrelas douradas do jardim escola'Tira a merda de cima de mim'.
Bir babanın zevkleri.
Os prazeres de um pai.
Sanki dünyanın bütün zevkleri bize veda ederek geri çekiliyorlar.
São os prazeres do mundo que nos dizem adeus ao retirar-se.
Onun pahalı zevkleri vardır.
Tem gostos dispendiosos.
Beni insanlarla görüşmeye hasret bıraksa da, dışarı çıkarmayı seviyordu. Çünkü sonsuza dek mahrum kaldığım basit zevkleri hatırlamamın bana ne kadar acı verdiğini biliyordu.
Apesar de me manter longe de qualquer contacto humano, gostava de me levar a passear porque sabia o quanto eu sofria ao recordar os simples prazeres que me eram para sempre negados.
Belki insanlar, bunca zaman evlilik aleyhtarlığı yaptığım için benimle alay edebilirler, ama insanların zevkleri değişemez mi?
Poderá acontecer que ouça alguns sarcasmos e gracejos por ter sido um acérrimo adversário do casamento. Mas os gostos modificam-se.
Ortaklarımın senden daha gelişmiş zevkleri var.
Os meus conhecidos têm mais bom gosto do que aquilo a que está habituada.
Damak zevkleri ana okulundan beri değişmemiş bunların.
Ficaram sem dentes na mesma escola.
Viyanalıların harika zevkleri olduğunu duymuştum.
Disseram-me que os vienenses tinham bom gosto.
Kendine özgü zevkleri var.
Ele tem gostos particulares.
Çok çeşitli damak zevkleri, her zamanki gibi.
Uma grande variedade de delícias culinárias, como de costume.
Evet, ama biz her zaman buradaki varlığı ve sunduğu zevkleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
Sim, mas estamos sempre ansiosos por esta existência e pelos seus muitos prazeres.
Romalı atalarımıza, onların hassas zevklerine borçluyuz. Bu hassas zevkleri onları Apenines dağlarının doruklarına sürükledi.
que ficamos a dever aos nossos antepassados romanos, à sua volúpia de viver, que os incitava a mandar buscar neve
Fakat zevkleri nelerdir, tutkuları, peşinden gittiği şeyler?
Mas quais säo os seus gostos, as suas paixöes, os seus objectivos?