English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Z ] / Ziyade

Ziyade tradutor Português

1,370 parallel translation
Yaşadığımız sorun Ay'a insan göndermekten ziyade, Plüton'u sömürgeleştirmeye çalışmaya benzemektedir. J.F. Kennedy : "On yıl içinde, 100.000 insanı Plüton'da 3 yatak odalı evlerde yaşatacağız." deseydi, tabii ki böyle bir şeyi başaramayacaktık.
Bem o problema que nós enfrentamos é mais do tipo..., colonizar Plutão do por um Homem na Lua se JFK tivesse dito, nós vamos por 100.000 pessoas a viver em Casas T3 em Plutão em 10 anos, bem obviamente que não teríamos conseguido.
Hayır, sen daha ziyade zırlak oluyordun.
Não, tu eras mais do tipo triste e chorão.
Ben daha ziyade hobi veya ders dışı etkinlikler anlamında söylüyorum.
Bem, eu estava a falar acerca de hobbies ou actividades extra-curriculares.
Ve açız. Daha ziyade açız.
E com fome, maioritariamente com fome.
Ben daha ziyade burada görülmeyen şeyler ilgilendiriyor.
Estou mais interessado no que não está aqui.
Ama Moskova halkı sağlık tehlikesinden ziyade... Başkan Alexandrov'un toplu olarak dışarıda bulunmayı yasaklamasından yakınıyor.
Mas os cidadãos de Moscovo, estão menos preocupados com os riscos de saúde..... do que com a recente decisão do presidente Russo, Alexandrov em banir todas as reuniões públicas.
Sen daha ziyade Erik sayılırsın.
Tu pareces mais um Erik.
Eski karılarını dinlemek güzel olsa da, Lucius, daha ziyade Atlantis'ten bahsetmeni tercih ederim.
Por muito que goste de ouvir acerca da sua ex-mulher, Lucius... eu prefiro ouvir mais acerca do que sabe de Atlantis.
Aslında canımın yanmasından ziyade daha çok korktum.
- Bem, penso eu. Eu acho que estava mais assustada que magoada.
Anlatmaktan ziyade uygulamalı olarak göstereceğim.
É mais uma demonstração, na verdade.
Dünyevi olana ve olmayana ait olan sınırların büyülü bir şekilde askıya alınması, fantazi dünyasında özgürce dolaşması, bizim realiteyle aramıza.... bir mesafe koymaktan ziyade,
Essa suspensão mágica das limitações temporais e espaciais, esse flutuar livremente em um espaço de fantasia, longe de nos distanciar da realidade,
Yada daha ziyade, İnandığıma göre, Birisi bu odanın Ölcekli bir kopyasını yaptı.
Ou, mais verosímil ainda, e é essa a minha convicção, alguém construiu uma réplica desta sala.
Bu çakra akan bir dereden ziyade geğiren bir bizon gibi açıldı.
Esse chacra abriu-se menos como um riacho fluente e mais como um bisonte que arrota.
- Patlamadan ziyade yangın.
Mais exactamente um fogo que uma explosão.
Bence bu makina onlara Wraith'le savaşta yardım için değildi daha ziyade onlardan kaçmaya yardımcı olmak içindi.
Acho que esta máquina não era para ajudá-los na guerra... contra os Wraith mas sim para ajudá-los a escapar dela.
Daha ziyade 3.000 kadar.
Quanto muito, temos aqui três mil. A sério?
bu en olası sonuçtan ziyade tek mümkün ihtimal.
Certamente. Mas os fins justificam os meios, e não havia outro meio.
- Sopadan çıkma sert bir darbeden ziyade arka arkaya inen yumruklar sebep olmuş gibi.
Parecem mais resultar de pancadas repetitivas de impacte médio do que de um único grande impacte dum taco.
Dikine hücumlardan ziyade daha çok dalışlar denemeli.
Ele devia fazer mais "dives" do que "counters"...
Herkes bize kızgın. Daha ziyade sana.
Todos estão chateados connosco.
Daha ziyade Summer eve geliyor ve ben de burada onunla baş başa kalmayı umuyorum.
É mais porque a Summer vem cá a casa, e eu estava com esperanças que o pudéssemos fazer aqui em cima. - Percebes?
Birinin kafasını kesmek odun kırmaktan ziyade küçük bir ağacı kesmeye benzer.
Decapitar é como cortar uma arvorezinha, não rachar um cepo.
O bir ödülden ziyade ceza olur.
Porque isso não é um prémio, é um castigo
Turtacı, keşke katilin Kara Hindi SX'in geleceğin çevre dostu arabası olmasından ziyade bir ölüm kapanı,... karahindiba yakıtlı saatli bir bomba olduğunu açıkladığını duysaydı.
Era bom que o "Fazedor de Tartes" tivesse ouvido o assassino dizer que o Dandy Lion SX era bem mais do que um carro do futuro amigo do ambiente. Que era também uma armadilha letal. Uma bomba relógio alimentada a dente-de-leão.
Kesinlikle, hala onu kullanan gençler için kaygı duymalılar. Ama gençlerin alkol kullanması, sigara içmesi, araba kullanması gibi şeylerle ilgili de endişe duyuyoruz. Ama bunun için düzenlemeden ziyade şimdiki gibi bir yasak mı olmalı?
Com certeza, ainda devem se preocupar com jovens consumidores, mas também nos preocupa que consumam álcool, tabaco, que dirijam, etc., mas deveria ser tão proibida como é agora, ao invés de regulada?
Daha ziyade Bombaya benziyor.
- Parece mais uma bomba.
Benim için orası, bir yerden ziyade bir ülkü.
Para mim, é mais uma ideia do que um lugar.
Derdim konserden ziyade öncesindeki partiydi.
Eu sabia que chegava ao espectáculo a tempo, mas estava preocupado com a festa antes.
Bundan sonraki kısım benden ziyade senin için daha zor olacak.
A próxima parte vai ser difícil para si... pelo menos, imagino que seja mais difícil para si do que para mim.
Daha ziyade yaşayan bir insanın taze etini tercih ediyorlarmış.
Preferem o sabor da carne do corpo de um humano vivo.
Aramizda daha ziyade, sanatci - ilham perisi iliskisi vardi.
Era mais uma relação entre artista e musa.
Daha ziyade bizden önce gelenlerin arkasına geçiyoruz.
é mais uma coisa "nós-estávamos-aqui-antes-de-você".
Önerim işbirliği içinde çalışmak çatışmaktan ziyade.
Por isso, sugiro que trabalhemos em cooperação, e não em conflito.
Uymaktan ziyade, bodoslama sokmak olur.
Bem, estaria a forçar.
Daha ziyade kuklaya benziyorlar.
Parecem fantoches.
Orda ne olduğundan ziyade kim olduğu önemli.
O que está lá em baixo? É mais quem está lá em baixo.
Böylelikle, düşündüğümüzün aksine en büyük baskıyı yazarlardan ziyade gerçekten de matbaacılar yaşadı.
Então nós pensamos na perseguição dos autores mas foram os impressores quem mais sofreram.
Bu araştırmayla Laing, ailenin kollayıp gözeten bir kurum olmaktan ziyade insanların birbirleriyle bencilce oyunlar oynadığı karanlık bir arena olduğunu söyledi.
Desta investigação, Laing concluiu, que a família moderna, longe de ser uma instituição atenciosa e protectora. É na realidade uma arena negra, onde as pessoas jogam continuamente, jogos egoístas contra cada um.
Hikâyeyi aslından ziyade, olmasını istediğim şekilde yazmaya çalıştım.
Estava mais interessado em escrever a história tal como eu a queria do que como ela foi realmente.
Bana karşı olan yakınlığının, genç bir kadınla yatmaktan, ziyade güven duymakla ilgili olması?
Que a atracção dele por mim não é sobre dormir com uma mulher mais nova, mas sobre segurança?
Kızlar oynamaktan ziyade izlemeyi tercih ediyor.
As raparigas que conheço preferem ver a jogar.
Ricadan ziyade bir teklif.
É mais uma proposta que queremos apresentar-te.
Hayır. Ondan ziyade sana daha çok ilgi duyar, anlarsın ya.
Não, ela está mais interessada em ti do que nele, se é que percebes...
Bu köşeyle ilgili planlardan ziyade hayata dair planlardan söz edeceğim.
Não tanto dos planos para esta coluna, mas mais dos planos de vida.
Dikkatinden kaçmış olabilir dâhi çocuk, ama yıldızlar işlerini daha ziyade geceleri yapar.
Deve ter escapado à tua genialidade, mas é nesta altura que as estrelas têm mais que fazer.
Aslında burada tarif edilen şey tipik bir kabile ritüelinden ziyade böylesi bir dadının ortaya çıkma hikayesidir.
Ok, então o que aqui está descrito não é o típico ritual de uma tribo, mas o decifrar de uma ama em especifico.
Hepsi şişko, kel, biftek yiyici, puro içici ve seksi bir dadıdan ziyade Bloomberg ekonomi kanalı izlerken tahrik olan, A-tipi domuzlardır.
São gordos, carecas, carnívoros, fumadores, porcos de primeira classe que se excitam mais com o canal Bloomberg do que com alguma ama escaldante.
Onun 3 nafaka ödemesi var. Ben ve kız arkadaşım da başka bir eve taşınmaya karar verdik. Ama bu, fiziksel ihtiyaçtan ziyade zihinsel bir ihtiyaç aslında.
Ele tem três pensões de alimentos para pagar, e eu e a minha namorada decidimos que preciso de arranjar outro apartamento, mas é mais uma necessidade espiritual do que física.
Seni de sevdim. Ama senden ziyade yaşamayı sevdim.
E amei-te, mas acima de tudo, ainda mais do que a ti, adorei estar vivo.
"Aşktan, paradan, inançtan, şöhretten ve hakkaniyetten ziyade bana gerçeği verin."
"Mais do que amor, do que dinheiro, do que fé, do que fama, do que justiça, dêem-me a verdade."
Daha ziyade köftelerle ilgili bir sorun.
É mais nas bolas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]