Zooey tradutor Português
168 parallel translation
Franny ve Zooey'e?
Frannie e Zoey?
- Hayır, Rory'nin kitaplarına bakıyordum. "Franny ve Zoey" var mı diye baktım.
- Não, estava a ver os livros da Rory. Queria ver se ela tinha o Franny and Zooey.
Zooey, bu çocuğun dayanıklılığını arttırmalısın.
Zooey, tens de endireitar o miúdo.
Zooey, biliyorum sadece 8 ay oldu ama ben delice, manyakça, inanılmaz bir şekilde sana aşığım.
Zooey, sei que só se passaram oito meses, mas estou loucamente, incrivelmente, ridiculamente, apaixonado por ti.
- Zooey az önce nişanlanmış!
- A Zooey está noiva!
Tanrım, çok eski kafalısın, Zooey.
És mesmo à moda antiga, Zooey.
Pekala, Zooey, açığa kavuşturmak gerekirse babam IBM'de çalıştı, o yüzden küçükken çok taşındık.
Está bem, olha, Zooey, apenas para esclarecer isto. O meu pai trabalhou na IBM e mudávamos de casa frequentemente.
Mesele şu ki, Zooey, Peter hep bayanlarla daya iyi anlaşmıştır.
O que quero dizer, Zooey, é que o Peter sempre lidou melhor com as mulheres.
Ayrıca anlamalısın, Zooey.
Além disso, tens de perceber, Zooey.
Zooey, bak ne dicem. Peter hep "kız arkadaş hastası" oldu.
Zooey, o que quero dizer é : o Peter sempre foi mais amigo de mulheres.
Zooey, dinleme onu, tamam mı?
Zooey, não o ouças, está bem?
Bilmiyorum, ama Zooey'in nişanlısı bu yüzden kes sesini ve kibar ol.
Não sei, mas é o noivo da Zoeey, portanto, vê se te calas e sê simpático.
Evet, ve hemen ertesi gün Zooey ile tanıştım.
Sim, e conheci a Zooey no dia seguinte.
Zooey mükemmel biri ve harika bir seks hayatımız var.
Olha, a Zooey é impressionante e temos uma vida sexual óptima.
Zooey geçen haftasonu arkadaşlarıyla Pasadena'ya alışverişe gittiler ve o zaman yaptım.
A Zooey foi à feira da ladra com as amigas, na semana passada, e eu masturbei-me nesse dia.
Zooey'nin Cabo San Lucas'ta tatildeyken çektiğim bikinili bir fotoğrafını kullandım.
Usei uma foto da Zooey em biquíni que eu tirei quando estivemos de férias em Cabo San Lucas.
Demek Zooey'e onun fotoğrafına boşaldığını söyledin.
Então, disseste-lhe que te masturbaste, com uma foto dela, na semana passada.
Aslında birkaç ay önce Zooey ile golf oynadık.
Sabes que mais? Eu e a Zooey jogámos golfe há uns meses.
Zooey ve ben HBO izliyoruz.
Eu e a Zooey assistimos habitualmente a HBO.
Zooey, bu Sydney.
Zooey, este é o Sydney.
Sydney, bu benim nişanlım, Zooey.
Sydney, esta é a minha noiva, Zooey.
- Zooey'nin arkadaşıyım.
- Sou amiga da Zooey.
İlk çıktıkları gece Zooey'i buraya getirmesi gerekirdi.
Portanto, claro que ele trouxe a Zooey no primeiro jantar deles.
Peter, Zooey sizi seviyoruz ve hayat boyu mutluluklar dileriz.
Peter, Zooey, amamos-vos e desejamos o melhor para vós.
- Peter ve Zooey için.
- Ao Peter e à Zoeey.
Peter'ın arkadaşları, ailesi, Hailey, Robbie'nin sevgilisi, Robbie, Oz, Joyce... ile birlikte burada olmak büyük şeref.
É uma honra estar aqui sentado com os amigos e família do Peter e da Zooey, Hailey, namorado do Robbie, Robbie, Oz, Joyce.
Ve son olarak, Zooey.
E por fim, temos a Zooey.
Zooey, hayatımda tanıdığım en iyi ve eğlenceye düşkün insanla evlilik yolundasın.
Zooey, estás prestes a casar-te com a pessoa mais honesta, mais engraçada, mais adorável, que alguma vez conheci.
Peter'ın arkadaşı olarak, sırdaşı olarak ve sen güzel Zooey, Peter'a karşılığını ver.
Sou amigo do Peter, confidente dele, apenas te quero dizer, bela Zooey. Faz-lhe isso. Está bem?
Bu yüzden Pete ve Zooey için kadeh kaldırıyorum.
Findo isto, gostaria de fazer um brinde ao Peter e à Zoeey.
- Peter ve Zooey için.
- Ao Peter e à Zooey.
Zooey ve ailenle tanışınca çok heyecanlandım ve birden...
Estava tão empolgado em conhecer a Zooey e a tua família, e quando lá cheguei, fui apenas...
- Zooey, süper atıştı.
- Zooey, foi uma boa jogada.
Zooey ile HBO izleyeceğiz.
Estou a assistir à HBO com a Zooey.
Dostum hayatın boyunca oturup Zooey ile TV seyredebilirsin.
Meu, tens a vida toda, para te sentares e assistires televisão com a Zooey.
Zooey'i de çağırayım mı?
Posso convidar a Zooey?
Zooey.
Zooey.
Çok iyi hissediyordum ama Zooey ve ben son zamanlarda çok kavga ediyoruz.
Bem, tu sabes, sentia-me bastante bem, mas eu e a Zooey temos discutido, ultimamente.
Bana göre sen ilişkiden ilişkiye koştun ve Zooey asıl olan mı yoksa sıradaki mi?
Bem, parece-me que tens andado de relação em relação, portanto, a Zooey é a definitiva, ou é apenas mais uma?
Hayır, Zooey asıl olan.
Não, ela é definitiva.
Biraz... zor olabilir biliyorsun Zooey'in babası düğün masraflarına yardımcı olmayacak.
Mas talvez... talvez seja um bocado complicado, porque o pai da Zooey está fora de questão, e, tu sabes, vamos pagar nós próprios o casamento.
Doğrusu Zooey ve ben nişanlanana dek bu konuda pek düşünmedim.
A verdade, é que nunca pensei nisso até me comprometer com a Zooey.
"Niye Zooey?" Ve ben ne diyyeceğimi bilemedim.
"Bem, porquê a Zooey?" E eu não lhe soube responder.
Zooey, yapma!
Zooey, então!
Zooey!
Zooey!
Zooey çekip gitti çünkü ona neden evlendiğimizi sordum.
A Zooey foi-se embora, porque lhe perguntei a razão de nos casarmos.
Zooey'le herşeyimi paylaşmayı seviyorum.
Gosto de partilhar as coisas com a Zooey.
Son beş yılda geçirdiğim en güzel gece neydi biliyor musun Zooey ile bir şişe şarap açtığımız ve yaz salatası yapıp birlikte "Chocolat" ı seyrettiğimiz gece.
Sabes qual foi a melhor noite que tive nestes últimos 5 anos? Foi a noite em que partilhámos uma garrafa de vinho, fizemos uma salada de Verão, e vimos o "Chocolat", juntos.
Bence Zooey ve ben evlendikten sonra akşamları senle vakit geçirmeyeceğim diye korktun.
Sabes que mais? Acho que te sentes ameaçado com o que eu e a Zooey temos, porque tens medo que eu não possa sair contigo todas as noites.
Zooey henüz bunları izlemedi de o ambarda neler olduğunu çok merak ediyor.
É só porque a Zooey ainda não os viu todos e ela está curiosa em saber o que existe dentro da escotilha.
- Ben... Zooey'i çağırayım.
- É... vou chamar a Zooey.