Zorladım tradutor Português
1,076 parallel translation
Neyimi zorladım?
Forcei-me a quê?
Onu olmasını istediğim kişi olmaya zorladım.
Pressionei e fi-lo tornar-se naquilo que eu queria que ele fosse.
Adeta zorladım beni getirmesi için.
Quase tive que forçá-la para me levar.
Seni buna ben zorladım. Hayır.
Eu obriguei-te a isso.
Yazmak için kendimi zorladım, ama çok korkuyordum
Nunca vou estar ao nível dele.
Zorladım seni.
- Lamento.
Baldır egzersizi yapıyordum-- - belki de çok zorladım- - Fakat çalışma saatlerim dışında bu sandıkların üzerinden...
Tentei um novo exercício para o tendão - talvez tenha exagerado - mas o exercício físico é a única coisa que me impede de um caso grave de "febre de cabine".
Onu fırfırlı bir şapka giymesi için zorladım. 'Yolların Kraliçesi'adı denen mavi bir bebek arabasının içinde.
Passeava com ele, com um chapéu decorado de papoilas... num carrinho chamado A Rainha da Rua.
İnanmak istemiyor bir türlü iki kez gördüğümüz o korkunç şeye. Onun için zorladım kendisini bizimle gözcülük etmeye bu gece. Hayalet çıka gelirse yine, inanır bize o zaman, konuşur da onunla.
Mas a aparição medonha vimos por duas vezes... portanto, o convenci a nos acompanhar esta noite... para que, se ela aparecer, ele se fie em nossos olhos e com ela fale.
Beni getirmesi için Ozzie'yi ben zorladım.
Pedi ao Ozzie para me trazer.
Kendimi her şeye baştan başlamaya, yeni bir hayat sürmeye zorladım.
Tive de me obrigar a recomeçar, a criar uma nova vida.
Bir keresinde, Jaceyi çatının içersine yığın bırakması için zorladım.
Uma vez, desafiei-o a saltar de um telhado e cair sobre um pilha de folhas.
O beni zorladı ve ben onu zorladım, böylece ikimizde yaptık.
Desafiámo-nos mutuamente e fizemo-lo ambas.
Ben zorladım. Sadece kıyafetlerini değiştirmek istemişler.
- Queriam trocar de disfarce.
Buna seni ben zorladım.
Forcei-te a isso, eu sei.
Bu meseleyi duyan olursa, gerçekleri söyle. Seni gelmeye ben zorladım.
Se os outros ouvirem falar disto, já pode dizer a verdade... que foi obrigada a vir.
İçeride bağırırken sesimi zorladım.
Sinto a minha voz presa cá dentro.
Seni ben zorladım.
Eu pressionei-te.
Seni bu hayata ben mi zorladım?
Obriguei-te a fazeres essa vida?
Boynumu fazla zorladım sanmıştım,...
Pensei que tinha torcido o pescoço...
Korkarım zamanın şartları beni seni kara et illetine alıştırmaya zorladı.
Lamento que tenha sido forçado pelo curso do tempo a receitar-te aquele maldito pó de Carne Preta, para te iniciar.
Çiftçi seni fellatio yapmaya mı zorladı?
O rancheiro obrigou-a a cometer sexo oral?
Adam onu zorladı mı?
Ela gritou? Ele obrigou-a?
Polise, sana yardım etmemiz için bizi zorladığını söyleyeceğiz.
A minha família pode falar com a Polícia e dizer que fui obrigada a ajudar-te. Por favor, Porco.
- Yok yok.. bir kahve arası vereceğim.. - Sen de kendini çok zorladın canım..
- Estás a exagerar, neste momento.
Buna zorladığımız için üzgünüm Andy.
Lamento que o tenhamos envolvido nisso, Andy.
Ama siz ikiniz beni bu kuralımı bozmaya zorladınız.
Mas vocês me forçaram a quebrar minha regra.
Bileti Bayan Biasi ile bölüşmek için karınızı zorladınız mı?
Obrigou a sua mulher a dividir o bilhete com Miss Biasi?
Sanırım kendimi çok fazla zorladığım için çok güç zamanlar geçirdim.
Acho que passei um mau bocado, porque pus muita pressão sobre mim.
Seni okul için fazla zorladığımı mı düşünüyorsun?
Achas que te incentivo na escola para seres uma criada... e servires a vida toda?
Hayatımı kurtarmak, kendimi savunmak için öldürmeye zorladınız beni.
Vejam o filme de Douglas Sirk, Tudo o Que o Céu Permite, de 1955 ou o de Nicholas Ray, Atrás do Espelho, de 1956.
Hollywood'u her zaman çok sevdim. Ama sevgime karşılık bulamadım. Kariyeri boyunca Welles, yaratıcılık sınırlarını değişik şekillerde zorladı.
A fim de marcar as ambições políticas de Kane, inventou documentários e para lhes dar um ar realista o o montador Robert Wise tinha de arrastar a película pelo chão de cimento.
Arada bir cüzdanı ona göndermek için kendimi zorladığım oldu ama sürekli erteledim ve hiçbir şey yapmadım.
De vez em quando, pensava em devolver-lhe mas fui adiando, adiando e nunca o fiz.
Lezbiyen eğilimlerine karşı seni sapıkça sevişmeye zorladı. Öyle değil mi, yalan mı?
Aposto que tinhas muito sexo com ele, apesar da tua fufice.
Seni zorladı mı?
Não.
Kadını buna zorladığımı söyledi.
Disseste que a agarrei.
Nicole, uçuyordum tamam mı? Beni zorladı.
Nicole, eu estava pedrada.
Çünkü senin gibi insanlar sınırlarımı zorladı, Vanessa.
Porque cheguei ao meu limite de pessoas como tu, Vanessa.
Başpiskopos seni kızarkadaşını ve diğerlerini kendi izlerken seks yapmaya zorladı mı?
O arcebispo obrigou-lhe a si, à sua namorada e outros a ter relações sexuais enquanto ele assistia?
Peki siz ve Sean Nokes çocuklardan birini zorladınız mı?
E o senhor e Sean Nokes alguma vez abusaram de algum rapaz?
"Kitabımı yazmaya zorladığın için teşekkürler." Jeff!
"Obrigado por me chateares para escrever o livro." Oh Jeff!
Ailen gerçekten de seni Yıldızfilosuna gitmeye zorladı mı? Bu onların dileğiydi ve ben de kendimi yerine getirmek zorunda hissettim.
Tuvok, você realmente quis dizer isso?
Sanırım onu fazla zorladık.
Acho que abusámos demais.
Ne yaptıklarını sanıyordun, insanları burada kalmaya zorladıklarını mı, Joshua?
Que pensas que eles fazem? Que nos obrigam a ficar?
Umarım ufaklık kendini ne için zorladığını biliyordur.
Espero que ele saiba no que se está a meter. Olha para o número 8 esta tarde.
- Sanırım biri beni zorladı.
- Alguém se antecipou.
Onlara seni kaçırdığımı ve yardıma zorladığımı söyle.
Diz-lhes que te raptei e que te obriguei a ajudar-me.
Khamba çocuklarımızın eline silahları verip... çocuğu anne babalarını vurmaya zorladılar. Geber!
Põem armas nas mãos das nossas crianças Khamba e obrigam-nas a matar os pais.
Sana Jake'in onu kendisiyle evlenmek için nasıl zorladığını anlattı mı?
Ela contou-te a história de o Jake a ter forçado a casar com ele?
Şeytan mı bunu yapmaya zorladı?
O diabo mandou-o fazê-lo?
Seni buraya gelmeye zorladığım için özür dilerim ama başka yolu yoktu.
Lamento tê-la forçado a vir até aqui... mas não havia outra maneira.