Zorlamış tradutor Português
254 parallel translation
Oturursam güzel konukseverliğinizi zorlamış mı olurum?
Cobraria pela sua notável hospitalidade se eu me sentasse?
- Olmaz, onu zorlamış olurum.
- Não, seria um abuso.
Onu piyano koltuğuna oturmaya zorlamış sonra da ona "Chopsticks" çaldırmış.
Obrigou-a a sentar-se no banco do piano e obrigou-a a tocar os "Martelinhos".
Sidney Pythias'ı polis yapmaya gelince, bence işi biraz zorlamış oluruz.
Mas fazer do Sidney Pythias um polícia, não acha que é ir longe de mais?
Acaba kendisini buradan çıkarmaları için onları zorlamış ve sonra da öldürmüş olabilir mi?
Você acha que ele os forçou a levá-lo daqui e depois os matou?
Görünüşe göre, zorlamış.
Obviamente, que o fez.
Daima seni buna zorlamış hissedeceğim.
Sempre pensaria que te casou obrigado.
Korkum, işgalcileri İtalya'dan atan papa olarak değil ; ikimizin de çok ötesinde bir değeri olan eserini bitirmek istemeyen bir sanatçıyı buna zorlamış olan adam olarak hatırlanmak.
Temo que serei conhecido não como um Papa que expulsou os invasores de Itália... mas como um que forçou um artista renitente a completar um trabalho... que é muito maior que ambos.
Diyorlar ki nasıl hükümet seni zorlamış intihar etmen için.
Contam te levou quase a pôr termo à vida.
Görünüşe göre, Tono, Tanner'ı silah kaçakçılığına zorlamış ve Tanner da malları teslim edememiş.
Parece que Tono convenceu Tanner a contrabandear umas armas, e o Tanner não pôde cumprir o prazo.
BU pozisyon kısa süreli olmasına rağmen onu oldukça zorlamış olmalı.
A posição deve ser extremamente desconfortável mesmo para um período curto de tempo.
Dedi ki... Bunu yapması için Livia zorlamış.
Ele disse... que L-Lívia a tinha obrigado.
Kendini çok zorlamış.
Ele tentou fazer muita coisa.
Birsürü fedakârlıkta bulunmuş olmalısınız... Kızınızı tıp okuması için zorlamışsınız.
E posso perguntar-lhe... sobre os sacrifícios que fez para custear os estudos dela.
Seni zorlamışım gibi davranıyorsun ve artık o jakuziyi istemiyorum bile.
- Tu ages como se eu... te tivesse forçado, mas eu já nem quero isso.
- Kimin aklına gelirdi? - Biri onu zorlamış olmalı.
Alguém a obrigou a fazer aquilo.
Onu çok zorlamış olmalılar.
Acho que abusaram dele.
Anlaşılan biri zorlamış ama açamamış.
Parece que alguém a tentou arrombar mas não conseguiu.
"Columbus, asilleri zor işlerde çalışmaya zorlamış..."
Colombo obrigou a nobreza a trabalhos forçados.
- Biri seni buna zorlamış, düzenbaz inek!
- Alguém a influenciou, sua vaca aldrabona!
Onu iş birliği yapmaya nasıl zorlamış olabilirler?
Como é que o podiam obrigar a perder?
Gerçek şu ki, ısırma refleksi o kadar kuvvetliymiş ki kurbanın çenesini açmak için levyeyle zorlamışlar.
é real, o reflexo da mordida é tão forte que eles têm que abrir as mandíbulas da vítima com um pé-de-cabra.
Kim zorlamış seni, meleğim?
Quem o obrigou, meu anjo?
Suçlu vicdanınız sizi demokratlara oy vermeye zorlamış olabilir.
A vossa consciência pesada pode forçar-vos a votar Democrático.
Onu itirafa zorlamış ve sonra da öldürmüş olabilirler.
Podem tê-lo obrigado a confessar e depois mataram-no.
O çocuğa kucak açmakla yapabileceklerimin sınırlarını zorlamıştım.
Esforcei-me muito por ajudar o puto.
Plazma fırtınası onları bu yöne doğru zorlamış olmalı.
As tempestades de plasma podem tê-los forçado nessa direcção
- Rivayete göre üç aylık hamileyken, Ruth onları evlenmeye zorlamış.
- Rumor, é o que é. ... ela estava de três meses quando a Ruth os fez casar.
- Ablasını zorlamış mı? - Hayır.
- Ele forçou a irmã?
Adamı öldürdü ve suç ortağı olması için onu zorlamış.
Ele matou o marido e forçou-a a colaborar com ele.
Çekilip tekrar toplanmaya zorlamış.
Causou que elas se retirassem para reagrupar.
Reaktörü çalıştırmak için kendimizi biraz fazla zorlamışız.
Estamos a esforçar-nos muito para preparar o reactor.
Bu hareketle dinlerimizden vazgeçmeye zorlamış oluyorsunuz.
Senhora, votando esta Lei. Forçais-nos a renunciar ao juramento de fidelidade ao Santo Padre.
Hazirandaki Normandiya Çıkarması'ndan bu yana Amerikan ve Müttefik kuvvetleri savaşa savaşa Kuzey Avrupa'ya ulaşmış ve Almanlar'ı kendi sınırları içine çekilmeye zorlamışlardı.
Desde o desembarque na Normandia em Junho, Os americanos e as forças aliadas combateram pelo norte da Europa, e empurraram os inimigos alemães para o seu próprio território.
Diğer çocuklar onu zorlamış olmalılar.
Os outros miúdos devem tê-lo incitado.
Doktoru insanlar üzerinde deneyler yapmaya zorlamış.
Obrigou-o a fazer experiências com pessoas ou coisa assim.
Zaman dilimimize geçiş onları oldukça zorlamış.
A transição para nossa estrutura de tempo foi um pouco severa para eles.
Ama birisi onu fazla zorlamış.
Mas alguém esteve a arranjá-lo todo.
Bak! 14.000 İtalyan'a karşı 8.000 kişiyle onları geri çekilmeye zorlamışız.
Oito mil soldados nossos contra 1 4 mil italianos e obrigámo-los a retirar.
Doris'i benim suç fikrime katılması için zorlamış olan bir şeytani adamdım.
Eu era um manipulador que tinha obrigado a Doris a juntar-se ao meu empreendimento criminal.
Adli tıptan alınan verilere göre ; Walker, onları içeri girmeleri için zorlamış.
Walker forçou as duas a entrarem em casa.
Beni buna zorlamış olmandan nefret ediyorum.
Tu obrigaste-me a fazê-lo... Eu queria mesmo...
Normal olarak denizin uzağında yiyecek arar, fakat kıtlık onu sahile kadar inmeye zorlamış.
Normalmente vaga terra adentro a procura de comida, Mas a seca o fez digigir-Se a praia.
Birmingham'da balkon kapısını zorlamış... Atlanta'da elmasla camı kesmiş.
Forçou a porta de um pátio em Birmingham, usou um cortador de vidro em Atlanta.
İnanıyorum ki Devlin Bowman Sırların Efendisi olmaya daha fazla zorlamıştır dünyadaki en nadide hazineleri çalmak için.
Acho que o Devlin Bowman obrigou o meu pai a tornar-se, uma vez mais, Mestre do Disfarce, para poder roubar tesouros raros por todo o mundo.
Büyük olasılıkla birşey yapması için zorlamış olmalısınız.
Se calhar obrigaram-na a fazer algo contra a vontade.
Eğer Yale'e başvurmazsa bundan çok incinecek gibi göründün o da çok hassas bir kız böylece onu güzelce zorlamış oldun.
- Fizeste parecer que ficarias magoado, se não concorresse a Yale e ela é sensível... - é o mesmo que forçá-la.
Goa'uld ile mücadele eden Shak'ran, bu gezegeni ele geçirmiş ve Ra'yı burayı terketmeye zorlamış.
Seculos mais tarde, um rival Goa'uid chamado Shak'ran capturou este mundo, forçando Ra a abandoná-lo.
Bu, evliliklerini oldukça zorlamış olmalı.
Deve ter sido duro para o casamento deles.
Bu saçmalığı yapmaya zorlamış olabilirsiniz,
Não é a primeira pessoa que me diz isso.
Görünüşe göre yapmak istemediği bir şeye zorlamış ha?
Parece que conseguiu a sua parte.