English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Z ] / Zorlanıyorum

Zorlanıyorum tradutor Português

788 parallel translation
Normal boyutları elde etmekte zorlanıyorum.
Tenho tido dificuldades com o tamanho normal.
Ne kadar önemli olduğumuzu anlamakta bazen zorlanıyorum.
É difícil compreender como somos importantes.
Yerlerini bulmakta zorlanıyorum.
Custou-me tanto localizá-los.
- Seni çözmekte zorlanıyorum. Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
- Não posso imaginá-la longe daqui.
Neden günümü çadırımda geçirmeye zorlanıyorum?
Porque sou obrigada a suportar o calor da minha tenda?
Hayır, sadece bir şey söylemeye çalışıyorum, ama zorlanıyorum.
Não, está a ser-me difícil tentar dizer algo.
İnanmakta zorlanıyorum.
Acho isso difícil de acreditar.
Öyle güzel ki, inanmakta zorlanıyorum.
É tão espectacular que nem acredito.
Ama inanmakta zorlanıyorum.
Mas mal consigo acreditar.
San Francisco'dan getirmekte zorlanıyorum. Geldiklerinde hemen gemiyle yollayacağım.
Tivemos problemas com o envio de São Francisco.
Hakim olmakta zorlanıyorum.
É difícil aguentá-lo.
Kendime şapka bulmakta çok zorlanıyorum.
- Sim,. - Que sorte!
Raymond'un evlendiğini düşünmekte zorlanıyorum.
Preciso fazer um esforço para imaginar o Raymond casado.
Sayın vekilin ne demek istediğini anlamak ta zorlanıyorum.
Não estou entendendo a que ponto a defesa deseja chegar?
Şu kız kardeşlerim. İşle ilgili makul şeyleri bile, kabul ettirmekte zorlanıyorum bugünlerde. Yabancı birisiyle evlenen bir İngiliz olduğum için.
Há-me flanco horrores convencera minhas irmãs de que já está aceito que um inglês case-se com uma estrangeira.
- Bu kadar çabuk olunca zorlanıyorum.
- Não consigo, assim de repente.
Bense artık seni sevmekte zorlanıyorum ama yine de hâlâ özel biri olduğunu düşünüyorum.
Eu quase já não te amo, mas mesmo assim considero-te especial.
Sen söz konusu olduğunda, kendimi ifade etmekte zorlanıyorum.
Contigo, não é fácil explicar-me em palavras.
Afedersin, nefes almakta zorlanıyorum.
Sim, Nicole. Desculpa, mal consigo respirar.
Onu tok tutmakta zorlanıyorum. Fiyatlar bu günlerde çok arttı.
E custa a encher, ao preço a que está tudo.
Ama bunların nasıl olduğunu anlamakta zorlanıyorum.
Mas acho difícil de entender como este género de coisa vai acontecendo.
Söylemekte çok zorlanıyorum.
- Quase não consigo dizer isto.
Geçen 24 saatte meydana gelen olaylara inanmakta zorlanıyorum, özellikle de Mr. Spock'ın mahkemede suçlamayı kabul etmesine.
Custa-me a crer nos acontecimentos das últimas 24 horas, ou na declaração do Sr. Spock perante um tribunal militar.
Orduda genç kızların olması fikrine alışmakta zorlanıyorum.
Não consigo me acostumar que as mulheres estejam no exército.
Öncelikle, bilgisayar kayıtlarındaki hataları açıklamakta zorlanıyorum.
Primeiro, não sei explicar os erros no excerto do registo do computador.
Kaptan, Deneva'ya ileti sağlamakta zorlanıyorum.
Capitão, estou a ter dificuldade na chamada para o transmissor de Deneva. Continue a tentar.
Geçen her dakikayla beraber çaresizlik ve büyük bir kayıp duygusunu savuşturmakta zorlanıyorum.
Continuamos a busca, mas torna-se cada vez mais difícil afastar uma sensação de grande futilidade e grande perda.
Korkarım size güvenmekte zorlanıyorum
Considero difícil confiar em si, Sr. Oxmyx.
Bay Seven'ın insan olduğuna inanmakta zorlanıyorum. Ya insansa?
Acho difícil de acreditar que o misterioso Sr. Seven possa ser humano mas, mesmo assim, vamos supor que seja?
Bunun mizah yönünü görmekte zorlanıyorum.
Não vejo onde está o humor. Obviamente.
Buna inanmakta zorlanıyorum.
Não acredito nisso.
Hiç umut olmamasını kabul etmekte zorlanıyorum.
Custa-me aceitar que não haja esperança.
Bazen kendim olduğumu hayal etmekte bile zorlanıyorum, anlıyorsundur.
É difícil. Por vezes nem consigo imaginar que sou eu, se percebe o que quero dizer.
- Korkarım öyle efendim. Yakınlarını bulmakta zorlanıyorum.
Estou a ter alguma dificuldade em localizar um parente.
Bunları kabul etmekte biraz zorlanıyorum
Estou a achar isto tudo um pouco difícil de aceitar.
- Evet. Ama hasta olduğum için zorlanıyorum.
Sim, mas é muito difícil, porque sou muito doente.
Şey, bu varsayımsal duruşmayı gözümün önüne getirmekte biraz zorlanıyorum.
Tenho alguma dificuldade em imaginar este hipotético caso em tribunal.
Yukarıya rahat çıktım, ama aşağı inmekte zorlanıyorum.
Sabes... Subi, mas acho que vai custar-me descer.
Doğrusunu istersen, ona şefkat göstermekte çok zorlanıyorum.
Para ser sincera, Júlia, custa-me ser afectuosa com ele.
Dudaklarından çıkanlara... inanabilmekte çok zorlanıyorum.
Mal acredito no que vi. Dos seus próprios lábios.
Lanet oyunu yazmakta zorlanıyorum, ama sen aldırmıyorsun bile!
Estou com problemas com a minha maldita peça e tu não ligas.
Affet Charlotte hala biraz zorlanıyorum.
Perdoe-me, por favor, mais ainda é muito difícil...
Bu tür şeyleri hatırlamakta zorlanıyorum. Çok insanla tanışırım.
Tenho dificuldade em lembrar estas coisas, conheço muita gente.
Çok zorlanıyorum.
Estou aqui em trabalhos.
Yetişmekte zorlanıyorum.
Não consigo ter pedalada.
O günlerden konuşmakta zorlanıyorum.
Tenho dificuldade em discutir essas coisas.
Nefes almakta zorlanıyorum.
Está abafado aqui.
Karının seninle yattığını Hayal etmekte zorlanıyorum.
Eu já acho difícil imaginar a tua mulher dormindo contigo.
Rusça'yı takip etmekte zorlanıyorum.
É-me difícil compreender russo.
- Konuşmakta biraz zorlanıyorum Bink.
É difícil falar, Bink.
Giderek zorlanıyorum, doğru düşünmek bile çok zor.
PENSAR COMO DEVE SER

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]