English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Z ] / Zorlukla

Zorlukla tradutor Português

292 parallel translation
O kadar yoğundu ki yataktan lambayı zorlukla görüyordum.
Era tão densa... que eu só conseguia ver a lâmpada, da cama.
Şimdiye kadar hiç zorlukla karşılaşmadı.
Até agora safaste-te bem. Sobe para ali.
Bir balık bile bu kayalıklardan zorlukla geçer.
Há tantas rochas que nem um peixe passaria sem arrancar as escamas.
Zorlukla nefes alıyordu, sonrasında da bir daha hiç almadı.
Num momento estava a respirar, e no minuto seguinte, já não.
Her zaman o kadar sessiz geliyorsunuz ki sizi zorlukla duyabiliyorum.
É sempre tão silencioso que mal o ouço, Sr. Adams.
Kalbi epey hızlı çarpıyor, zorlukla sayabiliyorum.
O coração bate tão depressa que mal consigo contar.
- Gelirken zorlukla karşılaştınız mı?
- Teve algum problema em chegar aqui?
Zorlukla nefes alıyor.
Ele mal consegue respirar!
- Aynı zamanda bin bir zorlukla elde ediliyor.
- É obtida com extrema dificuldade.
- İyi, zorlukla değil.
- Quase nenhum.
Oğluma zorlukla bakardı.
Mal podia olhar para ele.
Gözlüklerim olmadan seni zorlukla görüyorum.
Eu mal o enxergo sem os óculos.
O hızdayken, verdiğiniz reaksiyonlarla yön değişimine zorlukla ayak uydurabiliyorsunuz.
A essa velocidade, mal se consegue reagir com estas repentinas mudanças de direcção.
Her şekilde, yetişkin bir adamın bütün hayatını hayvanlarla oynayarak geçirmesine zorlukla inanıyorum.
Em todo caso, acho difícil de acreditar que um homem crescido... pode desperdiçar a vida inteira brincando com animais para começar.
Ve ben madam, yetişkin bir kadının bütün hayatını hiçbir şey yapmayarak geçirmesine zorlukla inanıyorum.
E eu, senhora, acho igualmente difícil de acreditar... que uma mulher crescida pudesse gastar a vida inteira não fazendo absolutamente nada.
Biraz para veya sohbetin çözemeyeceği hiçbir zorlukla karşılaşmadım.
Näo há nada que um pouco de dinheiro ou uma conversa näo resolvam.
Kötülük, zorlukla karşılaşınca geri çekiliyor.
O Mal bate em retirada, quando é confrontado.
İlkindeki ses şiddeti düşük seviyede 5 desibel iken yüksekte 12 desibel çıkıyor fakat ikincideki değerler, zorlukla 4-10 desibel arasına çıkıyor.
A primeira tem 5 decibéis nos graves e 12 nos agudos, Ao passo que a segunda apenas tem 4 e 10.
Onu kafesten dört kez zorlukla kurtardım.
O tiraram três, não, quatro vezes da jaula.
Uzlaşmaz bir tavır sergiliyor zorlukla gülümsüyordu. Bana matematik öğretmenimi hatırlatıyordu.
Bastante intransigente, de sorriso difícil, lembrava a minha professora de Matemática,
Şimdi düşününce görüyorum ki Fiyat Kontrol Dairesi bunu zorlukla göğüslemiştir.
Deve ter sido difícil aceitar a Secretaria de Gestão de Preços.
Zorlukla uyuyor.
Mal dorme.
Buradan oldukça ufak görünüyorsun, seni zorlukla görebiliyorum.
Pareces tão pequeno daqui de cima, que mal te vejo!
İnsanları zorlukla asılıp çekerek yığından çıkarmalıydılar.
Tiveram de puxar com muita força para soltarem os corpos.
Harris buraya, zorlukla biraraya getirebildiği her uçağı muazzam bir prestij saldırısı için yolladı.
Harris enviou todos os bombardeiros disponíveis, num ataque monumental.
* Ama bir zorlukla karşılaştığımız her defa *
But every time we get into a fix
Toz birikimi yüzünden oldukça kötü durumdaydım, zorlukla hareket ediyordum.
Tenho um grande problema de contaminação por pó, que mal me mexo!
Geri dönüş yolunu zorlukla saptayabiliyorum.
Mal consigo manter uma rota de regresso.
Ve zorlukla ulaşılabilecek bir yer.
E os homens quase não vão lá.
Bu uzak ve yoğun uzayda egzotik bir takımyıldızı ve sönük sarı bir yıldız belki de zorlukla görülebiliyor ve sadece teleskopla seçilebiliyor.
Em todos esses céus, ricos e distantes, com exóticas constelações, pode haver uma tímida estrela amarela, talvez difícil de observar a olho nu, talvez apenas visível pelo telescópio.
O zaman büyük zorlukla söylemeye çalıştığı şeyi işittim, fısıldayarak söylüyordu.
Ouvi a palavra que ele estava a tentar desesperadamente dizer, um sussurro.
Kendi düşünceleri içinde kaybolmuş, ama zorlukla nefes alıyor.
Está perdida nos seus pensamentos, e respira pesadamente.
- Çok güçsüz düşmüş, zorlukla yemek yiyor.
Quase não tem comido. Não é isso.
Zorlukla kazandığım Amerikan dolarlarının Yen'e çevrilmesini istemiyorum. Bak.
Veja.
Zorlukla. Eğer çıkabilirsek.
Com alguma dificuldade... se conseguirmos sair.
Ve bir zorlukla karşılaştığımızda aptal gibi davranıyorsun.
E se temos que ser os idiotas e entrar em apuros para isso, que seja!
Onu bulduklarında, zorlukla yaşıyormuş ve çocuğu varmış.
Quando eles a encontraram, ela estava quase morta... e grávida.
Şu an zorlukla yürüyor.
Ainda hoje, ele mal pode andar.
Çocukken kekeliyordu... zorlukla konuşuyordu.
Que ele era tão gago em criança que mal podia falar?
Fakat bu zorlukla yüzleşmeden önce,... yolumuzdan temizlememiz gereken bir taahhüt daha var.
Mas antes de abordarmos essa dificuldade, temos de resolver outro assunto.
Onu motorda zorlukla tutuyordum.
Mal consegui mantê-la na mota.
Zorlukla nefes alıyormuş.
"Mal pode respirar".
- Evet, düğmesini zorlukla kapatıyorum.
- Sim. Mal conseguirei abotoá-lo.
Bu aile çok zorlukla karşılaştı ama asla bıçak dövüşü yapmadık, bunun için bu evi suçluyorum.
Esta família já teve os seus problemas mas nunca tivemos guerra de facas, e eu acho que é desta casa
Sakin ol kalbim zorlukla nefes alıyorum...
Passar por ele Eu mal respiro
Yerleşik sistemlerde sorun yok gözüküyor ama sizi zorlukla okuyabiliyorum.
Os sistemas da bordo não parecem alterar-se, mas mal lhe recebo.
- Sebep olduğunuz zorlukla ilgili, en küçük bir fikriniz var mı, Bayan...
Faz ideia dos problemas que causou, Sra...?
Kendimi, zorlukla dışarı atıyorum.
Quase que vou embora a chorar.
- Evet ama zorlukla.
Sim, mas muito fracos.
Bununla birlikte, bu gemideki altı yaşam formu hayatta, zorlukla da olsa.
No entanto vivem 6 formas de vida dentro desta nave, ainda que mal.
trafik o kadar yoğun ki, zorlukla kurtulabiliyoruz..
O tráfico tentacular, que nos impede de viver... e nos torna inimigos, família contra família.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]