Zümrüt tradutor Português
292 parallel translation
Zümrüt Şehir'de yaşıyor ; buradan çok uzakta.
Vive na Cidade Esmeralda, muito longe daqui.
Ama Zümrüt Şehir için nereden başlayacağım?
Como sigo para a Cidade Esmeralda?
Oraya dönmeyi öyle istiyorum ki, Zümrüt Şehre gidiyorum ; Oz Büyücüsünden yardım almaya.
Quero muito voltar e por isso vou à Cidade Esmeralda pedir ajuda ao Feiticeiro de Oz.
İşte, Zümrüt Şehir!
É a Cidade Esmeralda!
Zümrüt Şehir!
A Cidade Esmeralda!
Zümrüt Şehir her zamankinden daha yakın ve güzel!
A Cidade Esmeralda está mais perto e mais bonita!
Zümrüt Şehre yıldırım hızıyla!
Para a Cidade Esmeralda, imediatamente!
Bu iyi bir zümrüt. Hem de çok iyi.
É uma esmeralda boa, mesmo muito boa.
İyi zümrüt dünyadaki en güzel şeydir.
As esmeraldas boas são as coisas mais bonitas do mundo.
Bugün sırf zümrüt ve yeşimler içindeydi,... ve ceketinin, tıpkı büyükannemin taburesi gibi,... solgun menekşe renginde harika bir deseni vardı.
Hoje é todo jade e esmeraldas, e o casaco é do mais maravilhoso padrão com pálidos riscos em violeta, tal como o banquinho da minha avó.
Yiyecek, içecek, biraz cep harçlığı, zümrüt?
Comida, bebida, dinheiro, uma esmeralda?
Gözlerindeki mavi-yeşil renge ancak bir safirle bir zümrüt beraber ulaşır.
Levará uma safira e também uma esmeralda Para combinar com os seus olhos.
Yeşil, zümrüt gibi yeşil. Yeni doğmuş gibi.
Dos verdes e dos púrpuras do lugar onde nasceste?
Sadece bir Amerikalı zümrüt yeşilini düşünebilirdi.
E só um a americano pensaria usar esse verde esmeralda.
İşte dışarıdaki zümrüt çayırlar
E os anúncios esmeralda prado
Zümrüt, elmas ve inci.
E rubis e diamantes e pérolas.
- Elmas ya da zümrüt olur mu?
- Diamantes ou esmeraldas servem?
Şey, sadece şu merkezdeki zümrüt en azında 10 karat olsa gerek.
Ora, este centro de esmeralda, sozinho, deve ter, pelo menos, dez quilates.
Opal, zümrüt, safir.
Opalas, esmeraldas, safiras.
Elmas ve zümrüt kullanılmış.
Diamantes e esmeraldas.
Kader işte, randevusu bir kuyumcuylaydı, yeşil cam da zümrüt çıktı.
Como se fosse o destino, ela encontrou-se com um joalheiro e o vidro verde era uma esmeralda.
Tabii ki zümrüt daha çok hoşuma gitti, ama çaresizlik içine düşmüştüm.
Claro que eu preferia a esmeralda, mas fiquei confusa.
Zümrüt gerdanlık.
Um colar de esmeraldas.
-... zümrüt gerdanlık.
-... um colar de esmeraldas.
Zümrüt gerdanlık bulundu mu?
Recuperaram o colar de esmeraldas?
11 zümrüt.
Onze esmeraldas.
- Benim zümrüt broşum.
O meu broche de esmeraldas.
Eğer hayatın tadını "Sunny Dunes Relax" ile birlikte çıkarabiliyorsan zümrüt yeşili çimlerin üzerinde tenis oynamak, çölün ortasında gezinmek çocuklarını vahşi gezintilerde ava çıkarmak bir dağ aslanını bile vurabilirsin.
Ajogar ténis sobre a relva esmeralda beber água fresca das nascentes. Respire o ar despoluído do deserto profundo. Leve o seu filho a caçar codornizes em campo aberto.
Bunlar gerçek zümrüt.
Estas são esmeraldas reais.
Gözlerin, bir zümrüt kadar yeşil... Beni hülyalara salan gözlerin...
Os teus olhos verdes... os teus olhos enganados...
Portekizli. Zümrüt madencisi.
Um português, prospector de esmeraldas.
Zümrüt ve kokain.
esmeraldas e cocaína...
D sınıfı, kusursuz, 3.2 karat, zümrüt kesim.
- D, sem inclusão, 3.2 quilates.
San Mirada'nın zümrüt madenlerini işleten Amerikalı bir yatırımcı, ve muhtemelen onun suç ortağı.
Este é David Burns. Um americano com investimentos nas minas de esmeraldas de San Mirada. E o conspirador mais provável.
Senin yönetimin ve dostlarınla sağladığın güvenceye dayanarak, sahip olduğum her şeyi San Mirada zümrüt madenlerine yatırdım.
Empenhei tudo o que tenho nas minas de esmeraldas de San Mirada. Com base na tua garantia de que os teus amigos continuariam lá no poder.
Ben sana Kale'nin yerini nasıl bulacağımı bildiğimi söyledim... bu da ancak kör Zümrüt Kahinine ulaşmakla mümkün olabilir.
O que eu te disse é que eu sabia como encontrar a Fortaleza e isso é ir à procura da visão do cego Vidente Esmeralda.
Zümrüt Tapınak.
- O Templo Esmeralda.
Zümrüt yeşili.
Verde esmeralda.
Ama şimdi zümrüt rengi... ve şimdilik parlak turuncu... ve kimin bulduğunu biliyor musun? Mavi gümüş, görüyor musun?
É azul prata, vês?
Gördüğün gibi sağ elinin üçüncü parmağından kaybolan zümrüt yüzüğüyle ile ilgili olarak Hampstead Bölgesi'nden bu genç bayan gelmiş.
Como pode ver, Dawson, esta jovem senhora acabou de chegar, vinda do bairro de Hempstead, e está preocupada com o misterioso desaparecimento de um anel de esmeraldas do terceiro dedo da mão direita.
Zümrüt ayakkabılar.
São de rubi. Calça-os e diz :
- Zümrüt yüzük!
O seu anel. O anel da esmeralda.
Plunkett Şatosu'na yürekten bir restorasyon yapılırsa güzel İrlanda sahili burasıyla kıyaslanamaz bile. Üstelik burası Zümrüt Adası'nın en hayaletli yeri olarak bilinir.
O castelo Plunkett... a grande restauração do edificio no coração... da incomparavel e formosa campina irlandesa... também conhecido como o lugar mais assombrado... da ilha Esmeralda.
Çimenliğin ilerisinde... iki saf kum kapanı ve zambaklarla dolu gölet zümrüt yeşili geçide açılıyor. Yaz rüzgârı deliği çimenlerin üzerinden usulca gölede doğru taşıyor adeta. Yeşillik giderek daha da genişliyor.
Além dos campos verdejantes, duas armadilhas de areia imaculadamente brancas e um lago cheio de lírios bocejam em direcção a um liso campo esmeralda... o buraco parece lentamente arrastar-se pelo relvado... até o lago, carregado pela brisa de Verão... o relvado cresce cada vez mais...
Onları değerli taşlara çevirdim... Elmas, zümrüt, bunun gibi şeyler.
Converti-o em pedras preciosas, diamantes, esmeraldas, tipo isso.
- Güzelim zümrüt kolyem!
- O meu belo colar de esmeraldas!
- Benim güzel zümrüt kolyem!
- O meu belo colar de esmeraldas!
Annie o zümrüt diyor.
A Annie diz que é uma esmeralda.
Çoğu zamanını zümrüt bir duvarın bakımıyla ilgilenerek geçirirdi.
" E passava todo o seu tempo tomando conta dum muro de diorite,
Reihi'nin duvarı güçlü tutmasına yardımcı olmak için halk aydan aya koca bir parça zümrüt getirirdi. "
"uma vez por mês esse povo tra - zia um grande pedaço de diorite, " para ajudar Reihi a manter o muro seguro.
- Zümrüt.
Esmeraldas...