English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çatlak

Çatlak tradutor Português

2,549 parallel translation
Çatlak yüzeyindeki dalgalar, saldırganın 124 ve 135 libre arasında bir ağırlıkta olması gerektiğini gösteriyor ; bu da sanığın ağırlığı.
As linhas radiais de fractura mostram que este agressor devia ter entre 56 e 61 kilos... O peso da arguida.
Golf sopasını bırak, çatlak orospu!
Larga o taco de golfe, sua cabra varrida!
Şu yaptığına bak, seni çatlak orospu!
Olha o que fizeste, sua doida varrida!
Ne için özür diliyorsun, çatlak olduğun için mi?
Lamenta o quê, o facto de ser louco?
Karanlıkta her zaman bir çatlak bulunur.
Na escuridão há sempre uma racha.
Silindirde çatlak olabilir.
Pode ser uma fractura no cilindro.
Oh, Lizzy, sen çok çatlak bir kızsın.
Lizzy, é completamente doida.
Çok çatlak.
Completamente, miúda.
Ian, dışarıda üniformalı polisleri vuran çatlak bir özel kuvvet elemanı var.
Ian, temos as Forças Especiais a trabalhar com os agentes.
Contadan olabilir çatlak vanadan ya da borudan da olabilir.
Sim, pode ser uma porca, uma válvula partida, um cano rachado.
Omurgada çatlak ve iç kanama var.
Sinais vitais? Coluna fracturada, hemorragia interna.
Kadında daha fazla olmak üzere bir çok çatlak var.
- Fracturas múltiplas. Mais graves na mulher.
Kafatasının tepesinde bastırılmış bir çatlak var gibi görünüyor.
Há uma fractura com depressão no vértex craniano.
Çatlak çizgisi, çok yüksek hızlı bir travmanın göstergesidir.
As linhas de fractura indicam um impacto a alta velocidade.
Dahası, göğüs kafesinde de o obez kızın seni vurmasından kalma bir çatlak var.
E há a fractura no esterno da miúda obesa que atirou em ti.
Septumdaki kıkırdak ezilmiş, çene kemiğinin ön kısmında da başka bir ince çatlak var.
A cartilagem do septo foi esmagada. E há outra fractura estreita na parte frontal do maxilar.
Tibiotarsus'taki ince çatlak kafası koparılmadan önce ayaklarından tutulmuş halde mücadele verdiğini gösteriyor.
Micro fractura no tibiatarso, indicando que lutou quando os pés foram imobilizados, e antes de ter a cabeça decepada.
Sağ şakak kemiğinde boylamsal bir çatlak var.
Há uma fractura longitudinal na temporã direita.
Sol dirsek kemiğinde cop darbesiyle oluşmuş ciddi bir çatlak var bu da onun kendini korumak adına kollarını kaldırmış olduğunu işaret ediyor.
Grave fractura isolada na ulna esquerda, sugere que levantou os braços, numa postura defensiva.
C-4'te ezilerek oluşmuş bir çatlak.
Uma pequena fractura de compressão na C4.
Marsha Dean, seni ve Marsha Dean Düğünleri'nin çatlak elemanlarını tutmamın sebebi, özgün düğünler üzerinde uzmanlaşmış olmanız.
Marsha Dean, quando a contratei, a si e à sua equipa horrível dos Casamentos Marsha Dean, fi-lo porque você é especialista em casamentos únicos.
Çatlak İnekler Buy More'u havaya uçurdu.
Aqueles nerds malucos rebentaram com a Buy More.
Belki bir çatlak açabilirsin ama diğerleri olmadan gücünü- -
Podes conseguir abrir uma brecha, mas sem os outros para aumentar o teu poder...
Geçidi açık tutmak için. Olivia'nın çatlak açtığı yerdeki kapıyı.
Algo para manter a porta aberta, onde a Olivia já abriu a brecha.
Geçitte bir çatlak açıyor ama açık tutacak yeteri kadar güce sahip değiliz. - Tutabiliriz.
Está a abrir uma brecha na porta, mas não temos energia suficiente para a manter aberta.
Kafadan çatlak bir katil, nasıl olur da bu yerin kirasını ödeyebilir?
Como é que um assassino lunático arranja um lugar como este?
Dale'in dikkatini dağıtmak. Hem neden çatlak, narsist bir katil en büyük hayranını öldürsün ki?
E além disso, porque é que um narcisista louco mataria o seu maior fã?
Bir alay çatlak Güney Amerikalıdan kimyasal bir silah çalmak.
Roubar uma arma química a uns sul-americanos loucos.
Çatlak karılar!
Estas mulheres loucas.
Teşekkür ederim. ... "çatlak kaburga" yı çekersiniz...
Escolhes a costela partida.
Kim silahlı 100 polisin önünde ateş edecek kadar çatlak olabilir ki?
Só alguém maluco para sacar uma arma à frente de 100 policiais armados.
- Neden araçta olduğunu söyleyemem ama aradığımız vampirin tam bir çatlak olduğunu söyleyebilirim.
Não sei poque faziam carpooling, mas posso dizer-te que o vampiro que procuramos está doente.
Bu insanlar çatlak birinden daha kaçık.
Estas pessoas são completamente loucas.
- Seni çatlak pislik!
- Estás doido, filho da puta!
Bir çatlak damgası yemek korkusuyla bu konuda konuşmaktan kaçınırdım.
Eu evitava falar sobre isso por temor de ser rotulado como um esquisito.
- Zırhlarında bir çatlak biliyorum.
Vamos ter que os vasculhar. Acho que já estou a ver uma fenda na armadura.
Gene Templer, "çatlak" Gene şu Internet günlüğünde ondan soruşturmaya dahil olmasını istediğini yazmış.
O Gene Templer... aquele doido. Escreveu no blog que você pediu para ele ajudar na investigação.
Yakalanırsam, hâlâ deliyim demektir, nasıl derler, "şu bizim çatlak Hannah" temiz bir sayfa açmak istiyorsan şayet.
Se me apanharem, já sabes, a velha Hannah louca... - e tu, irão ter que limpar a lousa.
Bu çatlak mürettebatla mı?
Com esta tripulação?
Çatlak kuşlardan biri motora girmiş olmalı.
Um daqueles pássaros malucos deve ter entrado e ficado lá.
Çatlak var mı?
Lasquei algum?
Şu çatlak seni rahatsız ediyor mu?
Aquela fenda incomoda-a?
Artık gitmelisin, çatlak surat.
Tens de ir embora agora, maluca.
Burada taşralı çatlak çok.
Tem muitos vândalos viciados por aí.
Bir çatlak oluşur ve bu çatlakta, karın altından su akar. Bu su hiç donmaz.
A água vai escorrer para debaixo da neve por uma fissura e esta água nunca gelará.
Rebecca çatlak bir orospunun teki ama bebeğin benden olduğunu söylüyor, muhtemelen öyle de.
A Rebecca é uma maluca do caraças, mas diz que eu sou o pai, e devo ser mesmo.
Bir tane çatlak kaburga sadece. Veya üç tane.
Acho que parti uma costela ou três.
Çatlak bir fizikçi.
Um físico louco.
Benim çatlak hücre arkadaşım bir cinayet işlediğimi söylüyor, sonrasında bir tanık çıkıp bunu başkasının yaptığını söylüyor ve siz ikiniz de buraya kadar gelip bana bu işi benim yapıp yapmadığımı söylemem için bana bir fırsat tanıyorsunuz, öyle mi?
O meu colega drogado acusou-me de assassinato, uma testemunha diz que foi outra pessoa, e vieram dar-me a oportunidade de dizer que não fiz nada?
Geldiğim günden beri tüm Haven'da meydana gelen çatlaklar gibi bir çatlak vardı.
Foi uma racha como as que afligem Haven desde o dia em que aqui cheguei.
Peki, baba. Maggie'yle... 292 00 : 16 : 41,680 - - 00 : 16 : 43,890... çatlak patlak oynuyorsun.
Pai, agora estás a brincar às palmas com a Maggie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]